Memur ve emeklilerin maaş artışlarının belirlendiği toplu sözleşme süreci, bu yıl da sert tartışmalarla devam ediyor. Türkiye Kamu-Sen’e bağlı Birlik Sağlık-Sen İzmir Şube Başkanı Ahmet Doğruyol, görüşmelerin geldiği noktaya ve yetkili sendikaların tavrına yönelik ağır eleştirilerde bulundu. Doğruyol, 14 yıldır yapılan toplu sözleşmelerde memur ve emeklilerin gerçek anlamda bir kazanım elde edemediğini vurgulayarak, masadaki sendikaları “sessiz kalmakla” suçladı.
Basın açıklamasında konuşan Birlik Sağlık-Sen İzmir Şube Başkanı Ahmet Doğruyol, “Memur ve emeklilerimizin kimseye muhtaç olmadan geçinebilmeleri için hayati öneme sahip olan toplu sözleşmeler, mevcut hükümet ve siyasetin kontrolündeki sarı sendikalar arasında oynanan bir tiyatrodan ibarettir. 14 yıldır yapılan toplu sözleşmelerde verilen enflasyon farkı zam değildir. TÜİK’in enflasyon oranlarıyla memurlar son 15 yılda yaklaşık yüzde 50 fakirleşmiştir. Bugüne dek toplu sözleşme masalarından bir sonuç çıkmamıştır.” dedi.
“Yetkili sendikalar sorumluluk taşıyamıyor”
Açıklamanın devamında Doğruyol'ın açıklamaları şu şekilde:
"Toplu Sözleşme görüşmeleri her ne kadar mevcut hükümet ve siyasetin kontrolündeki sarı sendikalar arasında oynanan bir tiyatrodan ibaret olsa da, memur ve emeklilerimizin kimseye muhtaç olmadan geçinebilmeleri için hayati öneme sahiptir. Dolayısıyla, yetkili sendikalar başta olmak üzere toplu sözleşme toplantılarına katılan, yani masada bulunan sendikaların ve tüm sendikaların gündem oluşturması, kırmızı çizgilerini ilan etmeleri ve memurların, emeklilerin ve tüm kamuoyunun desteğini almak için çabalamaları şarttır. Ancak 7 dönemdir yapılan toplu sözleşmelerde, sözde alınan zamların enflasyonun altında kalması, enflasyon oranında verilen zamların içinde kalarak hiçbir anlamının olmaması, toplu sözleşmelerden beklentiyi de ortadan kaldırmıştır. Toplu sözleşmeler, “bilmem, görmem, duymam” diyerek üç maymunu oynayanlarla, “ekmek yiyorsa karnı toktur” diyenler arasında geçmektedir. Her toplu sözleşme döneminin başında sert çıkışlarla talepte bulunanların, sözleşme sonunda geldikleri nokta, 0.5 puanlık artışlara imza atmalarıyla sonuçlanmaktadır. 14 yıldan bu yana yapılan toplu sözleşmelerde verilen enflasyon farkı zam değildir. Enflasyon artı yüzde 3-5 zam istiyoruz bile diyemeyenler halen tiyatro oynamaya devam etmektedir. Reel verilerden uzak, hesaplayanların bile inanmadığı TÜİK’in enflasyon oranlarıyla memurlar son 15 yılda yaklaşık yüzde 50 fakirleşmiştir. Yani memurun alım gücü yaklaşık yüzde 50 düşmüştür. Dolayısıyla bugüne dek yapılmış olan toplu sözleşmelerden, toplu sözleşme masalarından bir sonuç çıkmamıştır. Soruyoruz: Öngörülen enflasyona göre zam pazarlığı yapmak nedir? Ülkemizde bugüne dek hangi ekonomik veriler tutmuştur ki, 2026 yılında öngörülen yüzde 12, 2027 yılında öngörülen yüzde 8’lik enflasyon oranları tutsun? 2026 yılı için yüzde 10+6, 2027 yılı için yüzde 4+4 zam teklif etmek memura hakarettir. Teklif edilen zamlar zaten enflasyonun altında kalacağı için hiçbir mantığı ve anlamı yoktur. Emekliler ise yaklaşık 15 bin TL’lik maaşlarıyla perişan durumdadır. Pek çok emekli aldığı maaşla kirasını bile ödeyememektedir. Toplu sözleşmelere taleplerini klasör klasör götürenler, toplu sözleşme sonunda ne ek zam, ne refah payı, ne bayram ikramiyesi, ne de defaten söz verilen 3600 ek gösterge sorununu çözüp masadan kalkmaktadır. Peki neden her dönem böyle olmaktadır? Eğer bir sendikanın varlık sebebi bir siyasi partiyse, o siyasi parti de iktidardaysa, siz hak arayamazsınız. Alanlara inemezsiniz. Sesinizi yükseltemezsiniz. “Biz şunu istedik, bunu dile getirdik, onu yazdık, bunu çizdik” demek sendikacılık değildir. Sendikacılık otelcilik değildir, kreşçilik değildir, taksicilik hiç değildir. Sendikacılık hak aramaktır, alanlarda olmaktır, eylem yapmaktır. Sendikacılık, rüzgârın yönüne göre yelken açmak değil, doğru bildiğin yöne yelken açmaktır. Sendikacılık istemek, dile getirmek değil, söke söke almaktır. Masada olan yetkili sendikalara soruyoruz: Aradan geçen 15 güne rağmen bu ölüm sessizliğiniz niyedir? Bir yerlerden talimat mı aldınız? Tehdit mi edildiniz? Yoksa diplomalarınız mı sahte? İçinde bulunduğumuz süreçte 19 Ağustos’ta ya uzlaşma sağlanacak ya da uzlaşmazlık zaptı imzalanacaktır. Yani kalan süre 5 gündür. Yetkili sendikalardan ses var mı, yok; eylem var mı, yok; gündem oluşturma çabası var mı? O da yok. Maalesef yetkili sendikalar, yaklaşık 3,5 milyon memur, 2,5 milyon memur emeklisi ve aileleriyle birlikte yaklaşık 25 milyon kişinin temsilini ve sorumluluğunu taşıyamamaktadır."