Türkiye’nin en aktif fay hatları üzerinde bulunan ve geçmişte yaşadığı acı tecrübelerle sarsılan İzmir, geleceğini güvence altına almak için tarihi bir adım attı. İzmir Büyükşehir Belediyesi, kenti sadece fiziksel olarak değil, sosyal ve idari yapısıyla da afetlere karşı dirençli hale getirmek amacıyla kapsamlı bir çalışma başlattı. Şehrin kaderini değiştirecek olan yeni Deprem Master Planı için bilim dünyasının kapılarını çalan yerel yönetim, Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) ve İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü (İYTE) ile stratejik bir ortaklık kurdu. Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörlüğü’nde düzenlenen ve kentin geleceğine yön verecek olan protokol törenine İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, DEÜ Rektörü Prof. Dr. Bayram Yılmaz ve İYTE Rektörü Prof. Dr. Yusuf Baran katıldı. İmzalanan bu protokol, İzmir’in afet yönetiminde "birlikte yönetim" modeline geçtiğinin en somut göstergesi oldu.
Akademi ve yerel yönetimden güç birliği
Törende yaptığı konuşmada, projenin önemine dikkat çeken Başkan Cemil Tugay, İzmir için tarihi bir gün yaşandığını vurguladı. Kentte depreme yönelik en son kapsamlı çalışmanın, 1998 yılında Birleşmiş Milletler destekli RADIUS Projesi ile yapıldığını hatırlatan Tugay, aradan geçen 25 yıllık süreçte güncel bir master planının hazırlanmamış olmasının büyük bir eksiklik olduğunu ifade etti. Tugay, "Bu çalışma tamamlandığında İzmir halkına, yerel yönetimlere ve kentteki tüm kurumlara yapılmış en büyük iyiliklerden biri hayata geçmiş olacak. 30 Ekim’de yaşadığımız acılar hafızamızda taze. Amacımız, belirsizlikleri ortadan kaldırarak ne yapacağını bilen bir şehir yaratmak" şeklinde konuştu.
Kentin röntgeni çekilecek
Yeni dönemde hazırlanacak olan plan, sadece binaların sağlamlığını ölçmekle sınırlı kalmayacak. Bilimsel veri ışığında ilerleyecek olan proje, kentin zemin yapısından altyapı sistemlerine, hukuki düzenlemelerden finansman modellerine kadar 8 farklı ana başlıkta yürütülecek. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin 2025–2029 Stratejik Planı’nda yer alan "Çoklu Krizlere Dirençli Kent Belediyeciliği" vizyonuyla örtüşen bu çalışma, kentin adeta röntgenini çekecek. Oluşturulan Koordinasyon Kurulu sayesinde, proje yürütücülüğünü üstlenen akademisyenler, sahadan elde edilen verileri laboratuvar ortamında analiz ederek kentin risk haritasını güncelleyecek.
Üniversitelerden tam destek
İş birliğinin akademik kanadını temsil eden rektörler de projenin bir model oluşturacağı görüşünde birleşti. DEÜ Rektörü Prof. Dr. Bayram Yılmaz, üniversite bünyesindeki Deprem Araştırma Uygulama Merkezi’ni, Boğaziçi Üniversitesi’ndeki Kandilli Rasathanesi benzeri bir enstitüye dönüştürme hedefleri olduğunu açıkladı. Yılmaz, "Sadece deprem olduktan sonra değil, riskleri azaltmaya yönelik teknolojiler geliştiren bir yapı kurmak istiyoruz" dedi. İYTE Rektörü Prof. Dr. Yusuf Baran ise konuya "önleyici tıp" perspektifinden yaklaşarak, "Doğal afetler değil, tedbirsizlik öldürür. Bilimsel yöntemlerle can kayıplarını önleyebiliriz. Bu proje, Türkiye’nin diğer kentleri için de bir başarı hikayesi olacaktır" ifadelerini kullandı.
Hedef 2026 yılına kadar tamamlamak
Uzman ekiplerin titizlikle yürüteceği çalışmaların takvimi de netleşmeye başladı. İzmir’in yapı stoku envanteri, depremsellik araştırmaları ve mikrobölgeleme etütlerini tek bir çatı altında toplayacak olan planın, 2026 yılı içerisinde tamamlanması öngörülüyor. Bugüne kadar 94 bini aşkın yapının envanterini çıkaran ve 1 milyon hektardan fazla alanda jeolojik etüt yapan belediye, bu verileri yeni master planına altlık olarak sunacak. Planın hayata geçmesiyle birlikte, imar uygulamalarından kentsel dönüşüm stratejilerine kadar birçok alanda belirsizlikler son bulacak ve İzmir, bilimsel temellere dayalı, sürdürülebilir kent modeline kavuşmuş olacak.




