Özge Günerken / Antalya Manavgat’ta bir aslan parkından kaçan Zeus isimli aslanın geçtiğimiz hafta vurularak öldürülmesi ve daha öncesinde de İzmir Sasalı’da Pars isimli genç aslanın yetişkin bir aslanın saldırması sonucu yaşamını kaybetmesi hayvan hakları savunucularını harekete geçirdi. Sasalı Doğal Yaşam Parkı’nda bir araya gelen STK’lar ellerinde taşıdıkları “Tüm Türler İçin Adalet”, “Hayvan Hapishaneleri Kapatılsın”, “Tutsaklığa Bilet Alma” gibi dövizlerle, yeri vahşi yaşam olan hayvanların kafesler ardında esir tutulmasını protesto etti.

51 STK tarafından imzalanan basın açıklamasını grup adına İzmir Yaşam Hakkı Savunucuları platformundan Gizem Tarhan yaptı. Açıklamada şu ifadelere yer verildi.

“Bugün burada, kafesler ardında sessizce yaşamları çalınan bütün hayvanlar için toplandık. Hayvanat bahçeleri doğa değil; birer hapishanedir. Çocukları gezdirmek, doğayı tanıtmak, eğitim vermek bahanesiyle canlıların yaşam hakkı gasp ediliyor. Kaplanlar birkaç metrekareye hapsediliyor, kuşlar uçamıyor, filler asla adım atamayacakları genişlikte topraklara özlem duyuyor ve yaşam alanında koparılan türler esir tutuldukları bölmelerde özgürlük hasreti ile ölecekleri günü bekliyorlar ve bizden bunu normalleştirmemiz bekleniyor. Zeus ve Pars da bu sistemin kurbanlarıydı, ne ilkler ne son olacaklar. Onlar, doğalarından koparıldılar. Özgür, uzakları izleyerek, avlanarak, sürüleriyle iletişim kurarak yaşamaları gerekirken; birkaç ağacın gölgesine, belki ağaç bile olmadan, dört duvar arasına mahkum edildiler ve sonunda insanların sorumsuzluklukları sebebiyle öldüler, öldürüldüler.”

DEVLET HAYVANLARI GÖZDEN ÇIKARIYOR

“Devlet politikası hayvanları korumuyor, gözden çıkarıyor” denilen açıklama şöyle devam etti: “Devletin yıllardır izlediği politikalar, hayvanları mal gibi gören, yaşam haklarını yok sayan, göstermelik “refah” uygulamalarıyla toplumun vicdanını oyalayan bir anlayışın ürünüdür. Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, adında ‘doğa’ ve ‘koruma’ kelimeleri geçmesine rağmen; Zeus’un, Pars’ın ve daha nicelerinin acı içinde ölmesine seyirci kalmıştır. Ruhsat veren yer Tarım ve Orman bakanlığı olmasına rağmen sessiz kalmıştır! Hayvanlar sadece yasalarla değil, etikle, vicdanla ve toplumsal sorumlulukla korunur çünkü onları korumak, yalnızca nerede olduklarına bağlı değil; onlara nasıl davrandığımıza da bağlıdır. Yalnızca hayvanat bahçelerindeki esareti değil, hayvanların her alanda nesneleştirildiği bir sistemi de sorgulamak için de burada bulunuyoruz çünkü hayvanların yaşadığı zulüm yalnızca tel örgülerle sınırlı değil. Eğlence, gösteri, deney, giyim ve gıda gibi farklı başlıklar altında sürdürülen bu sömürü; milyonlarca canlının yaşam hakkını hiçe sayıyor. Biz bu adaletsizliğe her alanda karşıyız. Yaşam hakkı, koşullu bir ayrıcalık değil; her canlı için doğuştan gelen bir haktır. Hayvanat bahçelerine değil, yaşayan ormanlara, uçsuz bucaksız bozkırlara, özgür gökyüzüne ihtiyacımız var. Mücadelemiz devam edecek, tüm kafesler kırılana kadar dek.”

HAYVAN SEVERLER NE İSTİYOR

Psikiyatristlerden Meclis’e Kenevir uyarısı
Psikiyatristlerden Meclis’e Kenevir uyarısı
İçeriği Görüntüle

Basın açıklamasında hayvanseverler taleplerini ise şöyle sıraladı:

“Türkiye’deki tüm hayvanat bahçelerinin kapatılmasını, hayvanların bağımsız bilim kurulları tarafından değerlendirildikten sonra uygun olanların doğal alanlarına taşınmasını, olmayanların yaşamlarının sonuna kadar düzgünce bakılmasını, devletin hayvan politikalarının kökten değişmesini, hayvan karşıtı politikalardan vazgeçmesini, hayvan haklarını gerçek anlamda tanıyan, onları ‘mal’ değil ‘birey’ kabul eden bir yasal çerçevenin oluşturulmasını, belediyelerin, hayvanları ‘turistik obje’ olarak kullanmaktan vazgeçmesini, İzmir’deki Sasalı Doğal Yaşam Parkı da dahil olmak üzere, tüm hayvan teşhir merkezlerinin dönüştürülmesini talep ediyoruz.”

Kaynak: Özge Günerken