"Artık bu iş maksadına erişti, daha fazla sürdürmenin anlamı yok... Bunun yeri yollar değil, Meclis'tir. Kabak tadı vermeye başladı, bu işi miting sonrası bitirmek lazım."
Böyle buyuruyor Binali Bey. Ülkede bazı şeylerin kabak tadı verdiği bir gerçek. Ancak kabak tadı veren halkın adalet isteği değil. Neler mi?
Yargının siyasete bağımlı hale getirmeniz kabak tadı verdi. Saçma sapan gerekçelerle milletvekillerinin, kanıtsız, tanıksız gazetecilerin, keyfi olarak akademisyenlerin tutuklanması, insan hakları ihlalleriniz kabak tadı verdi.
Gazetelerin, televizyonların baskı altına alınması, kapatılması, açlık grevleri insanları ölüme götürürken kör ve sağır olmanız kabak tadı verdi.
Oslo'da PKK ile masaya oturup, 2010 referandumu ile yargıyı FETÖ'ye teslim ettikten sonra, adalet arayanları teroristlikle itham etmeniz kabak tadı verdi.
Durmadan uzattığınız OHAL ile topluma saldığınız korku rüzgarları, egemenliğinizi sürdürebilmek için verdiğiniz gözdağları kabak tadı verdi.
Ülkeye doldurduğunuz milyonlarca Suriyeli, elin Katar'ına verdiğiniz destek, anlamsız Suriye-Irak politikalarınız kabak tadı verdi.
Batı'dan yediğimiz her darbe sonrası (Sabrımızı test etmesinler), (Bu karar yok hükmündedir), (Elimizin tersiyle iteriz), (Dünyayı başlarına yıkarız), (intihar ediyorlar) gibi bütün dünyayı güldüren demeçleriniz kabak tadı verdi.
Evet Binali Bey daha ciltler dolduracak eylemlerimiz kabak tadı verdi. Bıktık, usandık. "Yeter artık " diyen halk yürüyor. Bu duyarsızlığınız karşısında duvara karşı mı yürüyorlar? Bunu zaman gösterecek. Ancak bilinen birşey var ki o da eğer bir duvar varsa bu duvarın da aşılacağı.(Tişorta adalet yazmakla adalet olmaz) buyuruyorlar. Peki nasıl olur? Muhalefete hayat hakkı tanımıyorsunuz. Meclis'te milletvekillerine verdiğiniz talimatla, (kaldır elini, indir elini) diyerek istediğiniz yasaları rahatlıkla çıkarmakla mı sağlayacaksınız adaleti?
Yürüyüşü her ne kadar Kemal Kılıçdaroğlu başlattıysa da, eylemi bir siyasi partiye mal etmenin ne kadar yanlış olduğunu yürüyüşçüler açıkça ortaya koydu. Her partiden, her sivil toplum örgütünden, her yaştan kadın, çocuk, gencin bu yürüyüşe katılması adalete susayan insanların bu susuzluğunu giderme çabasıdır.
Kızgın güneş, şiddetli yağmur altında, günlerce ayakları kan içinde yürüyen kitleleri "ikbal peşinde boy göstermek ve ucuz siyasetle " suçlayanlar tarihin çöplüğünde kaybolup gideceklerdir.