Doğadan ilham alan pek çok sanatçı vardır. Onlardan biri de yaptığı resimler öldükten sonra ünlenen Fransız ressam Claude Monet'dir. Monet'nin 1904 yılında yaptığı bir tablo 2004 yılında 20 milyon dolara satıldı. Öldüğü yıl (1926) yaptığı Japon Bahçesi tablosu sanat tarihine damga vuran ilk 50 eser arasına girdi. Resminde, ağaçların arasında kalan akarsuyun üzerinde, tam ortaya gelecek şekilde çizilen bir köprü görülmektedir. Bu köprüyü bir simge olarak algılayan pek çok kişi tabloya farklı anlamlar yüklemektedir. Oysa, "Çiçeklere karşı ressam olmak gibi bir borcum var" diyen Monet, çocukluğundan başlayarak doğaya karşı hayranlık duyduğunu gizlemez ve onlarca tablosunda hissettiği güzelliği yansıtmaya çalışır.
***
Ressamlar, yazarlar, şairler ne yaparlarsa yapsınlar tabiatın sahip oldukları güzelliklerin önüne geçemezler. Buna rağmen her şeyi paraya dönüştürmeye çalışan kapitalizm, size ormanda yaşamayı pazarlamaz. Yani hiç bir reklamda, "Gidin ormanlık arazide yaşayın, orada çok daha mutlu olacaksınız" denmez. En fazla, "Evlerimiz ormana 10 dakikalık mesafede" denir. Çünkü ormanda yaşarsanız sizin ne markete, ne manava ihtiyacınız kalır. Kendiniz yetiştirir, kendiniz yersiniz.
Doğada bulunduğunuz sürede ne trafik düşünürsünüz ne de birinden virüs kapıp kapmayacağınızı. Böylece stresiniz azalır. Ayrıca kilonuza daha fazla dikkat eder, doğal ürünlerle besleneceğiniz için sağlığınız kontrol altına alınmış olur ve dikkat bozukluğunuz varsa bunun da önüne geçersiniz.
***
Doğa müthiş bir eğitimcidir... Her gün tipik düz zeminde organize ve kuralları olan çocuk oyun bahçelerinde oynayan okul öncesi çocuklarla, onlarla aynı sürelerde ama ağaçların ve kayaların arasında toprakta, doğal alanların engebeli zeminlerinde oynayan çocuklar karşılaştırılmış. 1 yıllık sürenin sonunda doğal alanlarda oynayan çocukların başta denge, çeviklik ve konsantrasyon olmak üzere hareket testlerinde psikomotor gelişimlerinde çok daha başarılı oldukları gözlemlenmiş.
Çocukların duygusal sağlıkları için sağlam bir ailesel ilişkisinin yanı sıra en az onun kadar değerli olan doğa deneyimine de ihtiyaçları var. Fiziksel hareketsizliğin çocuklarda kalp hastalıkları ve benzeri olumsuzlukların etkilerini ortaya çıkarması yıllar alabiliyor. Ama hareketsiz yaşamanın sonuçlarından bir diğeri daha erken önümüze geliyor. Çocuklar depresyona giriyor. Sözün özüyle doğanın çocukların hayatlarındaki iyileştirici gücü gözden kaçıyor. Başta ABD olmak üzere pek çok ülkede antidepresan ilaçlarının reklamları artarken, büyük olasılıkla hiçbir zaman zekice hazırlanmış doğa terapisi reklamlarını göremeyeceğiz. Ancak anneler, babalar ve eğitimciler doğanın strese karşı ne kadar güçlü bir panzehir olduğunu bilmelidirler.
***
Çocukların kapalı alanlarda yaşamaları onları bazı tehlikelerden korunmalarını sağlayabilir. Ama diğer riskleri arttırır. Bunlar arasında fiziksel ve psikolojik sağlık riskleri, çocukların toplum kavramları ve algılarıyla ilgili riskler, özgüvenleri, gerçek tehlikeyi ve güzelliği sezme yetileriyle ilgili riskler vardır. Çocuk Psikoloğu Eric Ericson, çocukların özellikle de orta yaş dönemindeki çocukların yetişkin denetimi olmaksızın benlik duygusunu geliştirmeye yönelik ihtiyaçları olduğunu anlatmış; evlerinin yakınında ağaç evler, gizlenme yerleri ve benzeri özel yerlerin olmasının öneminden bahsetmiştir. Doğanın iyileştirici gücünden ressam Monet de faydalanmış ve demiş ki; "Kalbimi canlı tutan, rengarenk bir sessizliktir."
Siz siz olun doğadan kopmayın ve onu koruyun...