“Yazar tıkanması” (Writer’s Block) diye bir şey var. Sanırım bu bizim gibi ülkelerde yaşayanlar için çok geçerli bir durum değil. Yazılabilecek o kadar çok konu var ki çoğu zaman hangisine eğileceğinizi, hangisinin üzerine kafa yoracağımızı şaşırıyorsunuz. Sokağa çıktığınızda attığınız her adım bir yazı konusu olabilir. Evden çıktınız diyelim, ilk gördüğünüz manzara sizin ya da bir başka apartmanın çöpünün birileri tarafından karıştırılıyor olması. Eskiden bu işleri Türk vatandaşları yapardı. Sonra Suriyeliler, şimdi de Afganlar yapar oldu.
Onları sadece çöp toplarken değil, hemen hemen her yerde görüyorsunuz. Biz görüyoruz ama devletin kurumları görmüyor. Mesela Türkiye'de kaç Afgan, kaç Suriyeli, kaç Iraklı var, bilinmiyor. Sınırlar yol geçen hanı gibi... İran gelene geç dediği için Van'ın İran sınırına duvar örülüyor. Yeterli mi bilmiyorum... Türk askeri ve polisi yürekten çalışsa da hükumetten gelen sesler, canlarını sıkıyor olabilir. Bakın AKP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Özhaseki ne diyor: “Zorda kalan insanlara kapıyı kapatmak ne kadar doğrudur bilmiyorum. Şimdi bazı şehirlerde mülteciler sanayiyi ayakta tutuyorlar. Gaziantep sanayisine gidin yüzbinlerce insan en ağır ve en zor işlerde çalışıyorlar."
***
Böylece bu insanların kaçak çalıştığını, yasalara aykırı olarak topraklarımızda konakladıklarını, ekonomik dengeyi bozduklarını, işsizliğe yol açtıklarını, gelişmenin önüne geçtiklerini anlatmış oluyor. Zaten tüm ülkelerde hükumet yetkilileri de hep bunları savunurlar değil mi? Biz mülteci seven bir ülkeyiz... Herkesi bağrımıza basarız. Basarız da... O zaman biz bu kadar korumacı bir ülkeysek neden Avrupa'dan Suriyeliler için para aldık? Neden şimdi bize Afganlar için de para teklif ediyorlar?
Gelmesinler demiyorum ama her şey kuralına uysun. Ülkeye kim giriyor, kim çıkıyor belli olsun. Aşıları tam mı, yerleşecekleri yer belli mi, okur-yazarlık durumları nedir? Gelen insanların barınmaları, sağlık ve eğitim planlamaları üzerine bir çalışma yapılıyor mu? Ben duymadım. Bununla ilgili bir açıklama neden yapılmaz?
***
Elinizde veri olmazsa iyi bir yönetim sergileyemezsiniz. Belli zamanlarda denetimler yapmazsanız, insanları kontrol edemezsiniz. Kendi vatandaşınızı da küstürürsünüz. Nitekim bu konuda giderek büyüyen bir öfke var halkımızda. Küçük küçük patlak veriyor kimi yerleşim yerlerinde. Bu çok tehlikeli bir durum. Yaklaşık 6 milyon göçmenden bahsediliyor. Ciddi bir rakam. Birileri bu durumu kötü amaçları için kullanabilir. Kimsenin istemeyeceği durumlar yaşanabilir. Bugün geleceği planlamazsanız yarın çok geç olacak.
BAYRAM TATİLİ VE ÇÖPLÜK
Yazıya evimizin önündeki çöpten başlamıştık aynı yerden devam edelim. Ülkemizin gördüğü en uzun tatillerden biri yaşandı. Kitleler, tatil için oradan oraya sürüklendi. Keşke sürüklenmese, evlerinde otursalardı... Bayramda nereye gitsem gördüğüm manzara aynıydı. Her yer çöp içindeydi. İnsanlar yediklerini poşetlere koyup atmaktansa, nerede yedilerse oraya bırakmışlar. Kimisi de kamufle etmek ister gibi çalıların arasına göndermiş ya da bir noktaya kadar taşıyıp, "Bundan sonrasına belediye baksın" der gibi öyle bir köşeye bırakmış. Bu kendine insan diyen mahluklara da keşke aşıyla biraz vicdan, doğa bilinci, ileri görüşlülük gibi kimi özellikleri enjekte edebilsek. Orman yangınlarının bir sebebinin de doğa bırakılan cam şişeler olduğunu kafalarına böylece sokabilsek. Hükumetten artık bir beklentimiz yok. Belediyelerin ve siyasi partilerin bu konuya da eğilmelerini bekliyoruz.