Nerede olduğumuzu, ne yaptığımızı, ne söylediğimizi yaşantımıza dahil ettiklerimiz belirler. Bazen bir kitabın öyküsü, bazen sadece içinden bir cümle, bazen bir film ya da sadece bir kare görüntüdür hayatımızı değiştiren.

Barselona Barselona (2008), Elveda Las Vegas (1995), Roma'ya Sevgilerle (2012), Bir Konuşabilse (2003), Gün Doğmadan (1995) bunlar gibi pek çok filmde başrol kentlerindir. Filmlerin çekildikleri şehirleri senaryodaki kahramanlar gibi tanırız. Sokaklarını, caddelerini, görkemli yapılarını görürüz, köylerindeki, kasabalarındaki yaşantıya tanık oluruz. Bu filmler kentlerin sevilmesine, turistik açıdan değer görmesine neden olur. Çok film çekilen kentlerde sinema sektörü gelişir, esnaf da zenginleşir.

***

Pek çok kent gibi İzmir'de de sinema sektörünün gelişmesine ihtiyaç var. Kentte söz sahibi kurum ve kuruluşlar sinemayı ne kadar desteklerse İzmir o kadar kazanır. Gençler iş bulmak için İstanbul'a gitme gereksinimi duymazlar. İzmir Büyükşehir Belediyesi de bugüne kadar es geçilmiş olan bu alana, İzmir Vakfı ile el attı. Alsancak'ta hayata geçen İzmir Sinema Ofisi ve Turizm Bilgilendirme Ofisi geçtiğimiz gün törenle açıldı. Güzel bir açılış oldu. İzmir Sinema Ofisi'ni proje aşamasından geldiği bu noktaya kadar takip eden biri olarak çok mutlu olduğumu söylemeliyim. Özellikle İzmir Sinema Ofisi Proje Sorumlusu Gülen Saygı'ya emeklerinden dolayı teşekkür ederim. İzmir'e pek çok film ve dizi yapımcısı getirdiler. Onlara senaryolarına uygun, kentte çalışılabilecek alanları gösterdiler. Mekan seçimlerini tamamlayan ekiplere; izin, yol, yemek ve konaklama gibi konularda yardımcı oldular.

Aynı şekilde çok sayıda kısa film ve belgesel yapımcısı da İzmir Sinema Ofisi'nin bu desteğinden yararlandı. Onlardan biri de benim. Çektiğimiz filmler sadece Türkiye'de değil, dünyanın pek çok kentinde izleniyor ve şehrin tanıtılmasının yanında film ekiplerinin iletişim ağını genişletiyor. Böylece yeni projeler için kapılar da açılıyor.

İzmir Sinema Ofisi; sektördeki gençler, öğrenciler için müfredatın ötesine geçecekleri bir uygulama alanı, laboratuvar ortamı olacak. Akademisyenler ve öğrenciler burada bir araya gelebilecek. Senaryo çalışmaları bu merkezde yapılabilecek. Gönül isterdi ki filmleri maddi açıdan desteklemek için de bir bütçe ayrılsın. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, şimdilik bir bütçe oluşturmadıklarını ama üzerinde çalıştıklarını söyledi. Ayrıca Şehir Tiyatroları'nın da Eylül ayında açılacağı bilgisini de verdi.

Elbette sinema sektörünü destekleyecek bir başka unsur da festivaller. Bağımsız sinema, bu festivallerden besleniyor. Onlar sayesinde daha çok film seyirciyle buluşuyor. Sanatseverlere farklı bakış açıları sunan bağımsız sinema ürünleri için de İzmir daha aktif hale getirilmeli. İzmir Büyükşehir Belediyesi Film ve Müzik Festivali sanatseverleri heyecanlandırdı. Gelecek yıl daha iyisinin yapılacağını umuyorum. Bu yıl pandeminin organizasyonlarda olumsuz etkisi olduğunu biliyorum. Gelecek yıl için şimdiden çalışılmalı. Ve bir veri tabanı oluşturulmalı. Festivallerin başarısı ölçülmeli. 'Yaptık' olmamalı. Başka kentlerdeki, başka ülkelerdekilerle karşılaştırmalı. Daha iyi olması için ne yapılması gerektiği ortaya konmalı. Şehirde yapılan başka festivallere de kentin tüm kurum ve kuruluşlarının destek vermesi sağlanmalı. Güç birliği yapıldığında ancak mesafe kat edilebilir.

***

Bir başka güzel gelişme de Iva Natura Kısa Film Yarışması'nın 3. yılında devam edecek olması. "Kozmetikte Kullanılan Anadolu Bitkileri" konulu yarışmanın son başvuru tarihi 30 Ağustos olarak açıklandı. Kısa filmler ile bitkilerin kullanım alanlarının anlatılması amaçlanıyor. Doğa sevgisini büyüten, çevreye olan duyarlılığı artıran ve sinemayı destekleyen güzel bir yarışma. Laber Kimya Genel Müdürü Levent Kahrıman festivalin gelecek yıllarda uluslararası nitelik taşıyacağını söyledi. Bu da önemli bir gelişme.

Bu ve bunun gibi festivallerin artması en büyük temennimiz.