Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, 2010’dan bu yana tuttuğu kayıtları kamuoyuyla paylaşıyor ve her ay yayımladığı raporlarla kadın cinayetlerinin görünür olmasını sağlamaya çalışıyor. Platform’un kasım 2025 raporu, yıl bitmeden tablonun ağırlığını bir kez daha ortaya koydu.

Platform’un verilerine göre 2025’in ilk 11 ayında en az 260 kadın cinayeti işlendi, 255 kadın şüpheli biçimde hayatını kaybetti. Buna karşın İçişleri Bakanlığı, ilk 10 ay için 217 kadın cinayeti açıkladı. Platform, “Biz bu kadınların adlarını, yaşlarını, nerede ve kim tarafından öldürüldüklerini biliyoruz” diyerek resmi verilerle kendi kayıtları arasındaki farka dikkat çekti.

Platform, bakanlıkların kadın cinayeti verilerini hâlâ sistematik biçimde tutmadığını ve kamuoyuyla paylaşmadığını belirterek, “Kadın cinayetlerini durdurmak için somut çözüm üretmek devletin görevidir. İlgili tüm bakanlıklar ve mekanizmalar harekete geçene kadar mücadeleyi sürdüreceğiz” vurgusu yaptı.

Kasım ayı özelinde tablo daha da çarpıcı:

29 kadın cinayeti,

22 şüpheli kadın ölümü kayda geçti.

Öldürülen 29 kadından:

8’i, boşanmak istemek, barışmayı reddetmek, evlenmeyi kabul etmemek ya da ilişkiyi sürdürmeyi reddetmek gibi kendi hayatına dair karar almak istediği için,

2’si, ekonomik gerekçeler bahane edilerek,

19’u ise henüz nedeni tespit edilemeden öldürüldü.

Platform, 19 kadının hangi bahane ile öldürüldüğünün dahi kayda geçmemesini, “kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin görünmez kılınmasının sonucu” olarak niteledi. Açıklamada, failin kim olduğunun, gerekçenin ne olduğunun bilinmediği dosyalarda adil yargılama ve caydırıcı ceza mekanizmalarının da işlemediği vurgulandı:

“Kadınların kim tarafından ve hangi gerekçelerle öldürüldüğü tespit edilmedikçe; adil yargılama sağlanmadıkça, şüpheli, sanık ve failler caydırıcı cezalar almadıkça, önleyici tedbirler uygulanmadıkça şiddet farklı biçimlere bürünerek devam ediyor.”

Raporda, Aydan Vural, Nermin Tirit, Arzu Khalılova, Melisa Kölekçi, Selvi Kavas, Fatma Gıyar, Meral Ebrar Gıyar, Merve Gıyar, Rabia Alaca, Yasemin Bulut ile birlikte toplam 29 kadının ismi tek tek anılarak, her birinin “birer istatistik değil, birer yaşam” olduğu vurgulandı.

Kcdp 6122025 B1C14Def 72D5 4082 Becc A92B3E029342

Kasım ayında illere göre kadın cinayetleri: 17 ilde 29 kadın öldürüldü

Kasım ayında kadın cinayetleri 17 ile yayıldı. Rapora göre:

İstanbul’da 4,

Ünlü spikerlere Adli Tıp yolu göründü
Ünlü spikerlere Adli Tıp yolu göründü
İçeriği Görüntüle

Antalya, Kayseri, Mardin’de 3’er,

Bursa ve Elazığ’da 2’şer,

Aksaray, Ankara, Bilecik, Diyarbakır, Edirne, Erzurum, Gaziantep, İzmir, Kars, Mersin, Amasya’da ise birer kadın öldürüldü.

Şüpheli kadın ölümleri ise Ankara, Antalya, Aydın, Bursa, Çanakkale, Diyarbakır, Düzce, Eskişehir, Gaziantep, Kastamonu, Kayseri, Konya, Malatya, Mardin, Nevşehir, Ordu, Sakarya gibi çok sayıda ile yayılmış durumda. Raporda, isimleri tespit edilemeyen 2 kadınla birlikte 22 şüpheli kadın ölümü kaydedildi.

Kadınlar kimler tarafından öldürüldü?

Kasım ayındaki 29 kadın cinayetinin failleri büyük ölçüde en yakınlarındaki erkekler:

12 kadın evli olduğu erkek tarafından,

4 kadın eski partneri,

3 kadın birlikte olduğu erkek,

4 kadın babası,

2 kadın akrabasının,

1 kadın tanıdığı biri,

1 kadın oğlu,

1 kadın da eski eşi tarafından öldürüldü.

1 kadının faille yakınlığı ise tespit edilemedi. Böylece kadınların yüzde 41’inin evli oldukları erkekler tarafından öldürüldüğü ortaya çıktı.

Kadınlar en çok evlerinde, ateşli silahla öldürüldü

Kasım raporuna göre kadınlar yine en çok evlerinde öldürüldü:

17 kadın evinde,

5 kadın sokakta,

2 kadın arabada,

1 kadın otelde,

1 kadın kamusal alanda,

1 kadın işyerinde öldürüldü.

1 kadının öldürüldüğü yer tespit edilemedi. Böylece kasım ayında öldürülen kadınların yüzde 59’u kendi evinde yaşamından koparıldı.

Kullanılan araçlara bakıldığında ise tablo şöyle:

22 kadın ateşli silahlarla,

4 kadın kesici aletle,

1 kadın boğularak,

1 kadın başka bir cisimle öldürüldü.

1 kadının hangi silahla öldürüldüğü belirlenemedi. Bu durumda, öldürülen kadınların yüzde 76’sı ateşli silahlarla öldürüldü.

25 Kasım’da meydanlardaydılar

Platform, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde Türkiye’nin pek çok şehrinde alanlarda olduklarını hatırlattı.

Raporda, “Siyasi iktidarın kadınları yok sayan, şüpheli kadın ölümlerini ve kadın cinayetlerini görmezden gelen tutumuna karşı meydanlarda olduk” denilerek, kadınların yaşam hakkı için örgütlü mücadelenin süreceği vurgulandı.

İçişleri’nin verileri ile platformun verileri çelişiyor

İçişleri Bakanlığı, 2025’in ilk on ayında 217 kadın cinayeti işlendiğini açıklamıştı. Platform ise aynı dönemde en az 225 kadın cinayeti tespit ettiklerini, 11. ayla birlikte bu sayının 260’a çıktığını belirtiyor.

Platform, şüpheli kadın ölümlerine de özellikle dikkat çekiyor:

2025’in ilk 11 ayında 255 şüpheli kadın ölümü kaydetti.

Bu ölümlerin önemli bir kısmının “intihar”, “kaza” ya da “doğal ölüm” olarak kayda geçtiğini, derinlemesine soruşturma yürütülmediğini, çoğu dosyanın hızlıca kapatıldığını belirtiyor:

“Kadınların öldürülüp öldürülmediği, gerçekten kaza sonucu mu yaşamlarını yitirdikleri, intihar mı yoksa intihara sürüklenme mi olduğu açığa çıkarılmalıdır. Şüpheli kadın ölümleri derhal aydınlatılmalıdır.”

“Kadınlar ve çocuklar ölüyor, siyasi iktidar nüfusu tartışıyor”

Kasım raporunda yalnızca kadın cinayetleri değil, kadın ve çocuk işçiliği bağlamında yaşanan ölümler de yer aldı.

Dilovası’ndaki bir parfüm atölyesi yangınında, aralarında 18 yaş altı üç kişinin bulunduğu kadın işçilerin hayatını kaybettiği; Şanlıurfa’da 15 yaşındaki bir çocuğun çalıştığı işyerinde yaşamını yitirdiği hatırlatıldı. Platform, bu ölümlerin “kaza” değil, denetimsizlik ve güvencesiz, ucuz işçilik düzeninin sonucu olduğunu vurguladı.

Raporda, 20 Kasım Dünya Çocuk Günü’nün kutlandığı bir ülkede çocukların hâlâ atölyelerde, depolarda yanarak öldüğü, buna rağmen siyasi iktidarın tartışmayı “kadınların kaç çocuk doğuracağı”na sıkıştırdığı eleştirisi yer aldı:

“Asıl felaket doğurganlık oranlarında değil; kadınların ve çocukların yaşam, emek ve güvenlik haklarının sistematik olarak ihlal edilmesinde. İhtiyacımız olan nüfus politikaları değil; çocuk işçiliğini bitiren, işçi sağlığını güvenceye alan, kadınları ve çocukları hak öznesi kabul eden politikalardır.”

Cinsel şiddet ve cezasızlık: Yargı failleri mi, kadınları mı koruyor?

Kasım raporunun önemli bölümlerinden biri de cinsel şiddet vakaları ve yargı kararlarına ayrıldı.

Beyoğlu’nda bir kadına sokak ortasında cinsel saldırı girişiminde bulunan iki fail hakkında verilen hapis cezalarına rağmen, “tutukluluk süresi” gerekçesiyle tahliye kararı verildi; failler “kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” suçundan da beraat etti. Platform, bu kararı “kadınların güvenliği yerine faillerin özgürlüğünü önceleyen cezasızlık politikası” olarak niteledi.

Kastamonu’da 13 yaşındaki P.B.’nin babasının iş arkadaşı A.E.H. tarafından cinsel istismara uğramasına ilişkin davada fail hakkında ‘çocuğun cinsel istismarı’ndan 16 yıl 6 ay, ‘kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’dan 6 yıl hapis cezası verildi. Platform, bu tür davalarda ceza verilmesinin önemli olduğunu, ancak benzer vakalarda cezasızlığın hâlâ yaygın olduğunu hatırlattı.

Antalya Kepez’de bir ilkokulda çok sayıda öğrenciyi istismar ettiği gerekçesiyle yargılanan öğretmen Mahmut Aydın K. hakkındaki davada yeniden karar verildi; sanık, “çocukların nitelikli cinsel istismarı” da dahil çeşitli suçlardan toplam 465 yıl 9 ay hapse mahkûm edildi.

Buna karşın Konya’da birlikte olduğu erkekten ayrılmak istediği için şiddet gören Ö.S.’nin davasında fail hakkında “haksız tahrik” ve “iyi hal” indirimleri uygulanarak verilen cezanın 9 aydan 4 ay 6 güne düşürülmesi, ceza adaletinin çifte standardı olarak eleştirildi.

Dava dosyaları yeniden açılıyor, yıllar sonra gelen tutuklamalar

Kasım ayı raporunda, yıllarca faili bulunamayan bir kadın cinayetinde yeni bir gelişmeye de yer verildi. Çorum’un Alaca ilçesinde 71 yaşındaki Asiye Şahin, 2014’te yalnız yaşadığı evinde cinsel saldırıya uğramış ve 18 yerinden bıçaklanarak öldürülmüş halde bulunmuştu.

Yaklaşık on yıl ilerleme kaydedilmeyen dosya, savcılığın yeniden açmasıyla tekrar incelendi. 14 ay süren çalışmanın ardından cinayetin, yaşlı kadının bakıcısı M.E.Y. tarafından işlendiği belirlendi; başka bir suçtan cezaevinde olan şüpheli, Şahin’in öldürülmesi nedeniyle tutuklandı.

Platform, bu örneğin, ısrarlı takip ve mücadeleyle yıllar sonra da olsa adım atılabildiğini, ancak benzer çok sayıda dosyanın hâlâ karanlıkta olduğunu hatırlattı.

Raporda, Türkiye’deki tabloya ek olarak dünya gündeminden iki önemli gelişmeye de atıf yapıldı:

İtalya’da kadın cinayetlerinde ömür boyu hapis gibi ağır yaptırımlar öngören yasa, parlamentonun alt kanadı Temsilciler Meclisi’nde oybirliğiyle kabul edildi.

Meksika Cumhurbaşkanı Claudia Sheinbaum, sokakta halkla selamlaşırken sarhoş bir erkeğin elle tacizine uğradı; Sheinbaum, “Ben şikâyet etmezsem diğer Meksikalı kadınların hali ne olur?” diyerek tacizcinin cezalandırılmasını ve cezalarda ağırlaştırma yapılmasını istedi.

Platform, bu örneklerin, kadınların yaşam hakkı ve cinsel dokunulmazlığı konusunda daha sert ve caydırıcı adımların dünyanın farklı ülkelerinde siyasi gündemi belirlediğini, benzer bir kararlılığın Türkiye’de de gösterilmesi gerektiğini vurguladı.

“Verileri tutmaya, mücadeleyi büyütmeye devam edeceğiz”

Son olarak Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, kasım raporunu şu kararlılıkla noktaladı:

“Biz doğru verileri açıklamaya, kadın cinayetlerini durdurmak ve şüpheli kadın ölümlerini aydınlatmak için örgütlü mücadeleyi büyütmeye devam edeceğiz. Her 25 Kasım’da olduğu gibi bu yıl da meydanlardaydık; kadınların ölümlerinin şüpheli olduğunu ve bu şiddetin siyasi iktidarın sorumluluğunda olduğunu vurguladık. Kadınların yaşam hakkı için mücadeleden vazgeçmeyeceğiz.”

Kaynak: Haber Merkezi