Boşanma davalarında alınan kararlarda, denk geleceğiniz hakimin büyük önemi var bence.

Şu olaya ve karara bakın mesela:

2016 yılında evlendiği eşine şiddetli geçimsizlik nedeniyle dava açan Ali Y., avukatı aracılığıyla mahkemeye başvurdu. Davada her iki taraf da birbirini suçlayarak çeşitli taleplerde bulundu. Mahkeme heyeti ise son duruşmasında davayı karara bağlayarak Aslı Y.’nin 'vefat eden kayınpederinin taziyesine gitmeyerek' kötü gününde eşinin yanında olmadığı gerekçesi ile kusurlu olduğuna kanaat getirdi. Aslı Y.’nin, kayınpederinin taziye evine gitmeyerek, telefon açmayarak, eşini en zor gününde yalnız bırakarak, geçimsizliğin meydana gelmesinde tam kusurlu olduğu anlaşılmıştır” denildi.

Çiftin boşanmasına hükmeden mahkeme ayrıca Aslı Y.’nin kişilik haklarını zedelediği gerekçesiyle Ali Y.’ye "5 bin lira maddi, 7 bin lira da manevi olmak üzere toplam 12 bin lira" tazminat ödemesine karar verdi.

***

Herhalde kararı veren hakimin de eşiyle buna benzer sorunları olmuştu ve ona olan kızgınlığını Ali'den çıkardı! Çünkü bu eski ve saçma sapan bir biat kültürü. Sene olmuş 2019!

İki kişi evlenince aileler de evlenmiyor. Bu ilkel görüşten kurtulun artık.

Eşimi çok sevebilirim. Ama bana karşı samimiyetsiz ve saygısız davrandığını düşündüğüm yakın akrabalarını ne sevmek ne de saymak zorundayım.

Özel olarak saygısızlık yapmam ama hiç görüşmem olur biter.

Çekirdek aile dediğin karı ve kocadan oluşur. Gerisi hikayedir. Eşin gitsin ebeveynleriyle istediği kadar görüşsün. Eğer istemiyorsam beni de zorla yanında sürükleyemez.

***

Gelinini döven, köle muamelesi yapan, hatta taciz eden kayınpeder hikayelerine hiç de ender rastlamıyoruz. En sık duyduğumuz aile içi travmalar bunlar.

Yukarıdaki olay için demiyorum ama diyelim böyle bir kayınpedere, kayınvalideye sahibim.

Beni evlerine hizmetçiliklerini yapayım diye almışlar. Her fırsatta itip kakıp hor görüyorlar. Söz hakkım yok. Kendi ailemle görüşme hakkım yok.

Sonra bir vesileyle eşimle kendi evimizi kuruyoruz, onların yanından ayrılıyoruz. Maddi olarak kendi yağımızla kavruluyoruz.

Bunlardan biri ölüyor ve benim içimden bana onca eziyet etmiş kişinin cenazesine gitmek gelmiyor.

Böyle bir özgürlüğüm yok mu yani?

Adalet sistemimize göre yokmuş!

Evde parti yapacak halim yok ama yapmacık olarak bir yas ortamının parçası olacağıma hiç ortalarda görünmem daha iyi.

***

Birini sevmiyorum diye 12 bin lira tazminat ödemek hiç de adil değil.

İnsanlar ölünce yaptıkları kötülükler bir anda unutulmuyor. Ayrıca niye unutulsun?

Her zaman yazıyorum, kendi ailenizden insanları bile sadece ve sadece kan bağı üzerinden sevmek ve saymak zorunda değilsiniz.

Sevgi, saygı hak edene gösterilir.

Sadece kan ve akrabalık bağı bunları hak etmeye değer değildir.

Bu işler karşılıklıdır. Kalp kalbi tanır.

Bak şu Palu ailesine.... Al işte aileyse onlar da aileydi!

Bazı kavramların içi harflerle değil, sevgiyle, saygıyla, merhametle, şefkatle,güvenle, özveriyle doldurulmalı.

Ve hiç kimseye birini sevmiyor diye, bir cenazeye gitmedi diye 12 bin lira tazminat ödetilmeli.

Ne saçma ya hu!