Değerli okurlarım, 2018'in on iki ayından ilkini milletçe yaşadığımız “acı- tatlı olaylarla” devirip geçtik!.. Hatta, “Cüce Şubat”ın ilk iki gününü bile kullanmaya başladık...
Güney sınırlarımızda ABD ve Rusya güç gösterisi yaparken bizi de içine çekmeye çalıştığı kavgaya sadece “Zeytin Dalı” uzatarak giriştiğimiz 14 günlük operasyonun faturası ortada. Tabii ki söz konusu “vatansa” 80 milyon 810 bin 525 kişi “gerisini teferruattır” deyip, TSK'nın yanında maddi- manevi güçle durdu; durmaya da devam edeceğiz. Vatanımın üstüne namahrem eli değmesin diye gerekirse kadın- erkek topyekün cepheye koşacağız. Tıpkı Ampüte milli takımımızın tek kollu kalecisinin “Beni de cepheye gönderin” dediği gibi...
* * *
Evet yukarıda da değindiğim gibi 2018'in 32 gününü “acı-tatlı anılarla” kullandık, geri kalan 335 günü de yaşayıp göreceğiz.
Ama nasıl?
Evet nasıl, hangi şartlar altında? İşte bütün mesele burada!..
Her konuda üst üste gelen zamlar, hatta vatandaşa ceza üstüne ceza kesen bazı görevlendirilmiş trafik polisleri, halkı adım atmaktan bile usandıracak bir bir görüntü arz ediyor. İnanın, 2018'deki serüvenimiz böyle mi devam edeceğiz hissine kapılıyor insan! Oysa ki, başta ben polisimize ve ordumuza çok güvenenlerdenim...
“Allah sonumuzu hayır eylesin!"
Bakın bu sözü ben değil, sokaktaki vatandaş söylüyor; basın yayın organları da sabah akşam bunu gündemine alıyor!
Hatta daha ileri gidenler bile oluyor. Bazıları “ekmek elden su gölden” sözünü “vesikalı bir şekilde” hüzünle hicvederek diyor ki; “Benzine zam üstüne zam geldi, 6 liraya dayandı. Dünyanın önde gelen tarım ülkesi iken bugün yanlış tarım politikaları yüzünden hayvan yemini, etini, sofralarımızın olmazsa olmazımız pirinci, fasulyeyi, mercimeği dışarıdan alıyoruz...”
Bakın, daha dün İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından Gaziemir'deki Fuar İzmir'de açılan 13. Agroexpo Fuarı (Uluslararası Tarım, Tarım Makineleri, Hayvan ve Seracılık) için düzenlenen törende bunu dile getirenler de oldu.
İstanbul'dan gelen bir grup kendi aralarında konuşurken, benzine gelen zamla beraber Avrasya Tüneli'nden tek yönlü geçiş ücreti otomobiller için 16.60 TL'den 21 TL'ye çıkarılmış, uygulanmaya bile başlamış...
** *
Belki de sizler de duymuş veya bizzat tanık olmuşsunuzdur. Birçok caddede eli makbuzlu trafik polislerinin kol gezişi vatandaşı üzmeye başlamış. İşte geçen gün bir meslektaşımın yakınının cenaze törenine yetişmek için Hatay Caddesi'nden Alsancak'a gitmek için aksayan otobüs seferleri yüzünde bir ticari taksiye binmek zorunda kaldım. Şoförün ilk sözü radyodan dinlediği son haberi bana aktarmak oldu: “Abi bugün benzine yine zam geldi.” Yani şoför, litresi 6 liraya dayanan benzin için “Dünyanın en pahalı benzini” ile yol aldığımı ifade etmek istiyordu!
Vatan sağ olsun deyip hedefime ulaştım.
* * *
Yine Hatay Caddesi'nin Üçkuyular uzantısında kilometrelerce uzayan cadde üstündeki park etmiş araçların önünden geçerken bir konuya kulak kabartıp durdum. Genç bir hanımın kucağında uyumuş çocuğu ve elindeki zamlı alışveriş torbalarını akşam karanlığında telaşla arabasından evine gidişinin ardından bir trafik memuru sadece onun ufak tefek aracına 200 TL'lik park cezası yazmış. Güya genç hanım o boyuttaki küçük arabasını, özürlüler için ayrılan park yerine bırakmış...
Konu böyle bitse iyi! O hanım ilk rastladığı trafik noktasına cezasını “vatan aşkı” ile ödemiş. Sonra çocuğunu kreşe bırakmak ve de oradan da işine gitmek üzere arabasına yönelmiş. Arabanın yerinde yeller esmiş! Pahalı benzinli taksiye binip arabasının peşine düşmüş. Şehir dışında bir parka (Balçova) aracının çekildiğini öğrenmiş. Orada da 108 TL' lik bir ceza daha ödemiş iyi mi!..
Kulak misafiri oldum. Bir vatandaş kulağıma şöyle fısıldadı: “Abi buna kırk katır mı istersin, kırk satır mı dönemi denir!”
Haydi hayırlısı, bakalım bu hafta boyunca daha neler görüp, dinleyeceğiz!..