Türkiye'nin turizm cenneti Çeşme'nin en değerli incilerinden biri olan Aya Yorgi Koyu, son yılların en büyük çevre ve hukuk mücadelelerinden birine sahne oluyor. Eşsiz denizi ve doğal güzellikleriyle bilinen koya yapılması planlanan lüks rezidans projesi, bölge halkı ve çevre savunucularını ayağa kaldırdı. İzmir 5. İdare Mahkemesi'nin, tartışmalı imar planları için yürütmeyi durdurma kararı vermesi umutları yeşertse de, sahadaki gerçeklik kararın tam tersini gösteriyor. Mahkeme kararına adeta meydan okurcasına, iş makinelerinin vızır vızır çalıştığı bölgede, doğa her geçen gün biraz daha betona teslim oluyor. Bu durum, yalnızca bir çevre sorununu değil, aynı zamanda hukukun üstünlüğünün de sorgulandığı ciddi bir krizi gözler önüne seriyor.

Whatsapp Image 2025 11 07 At 14.52.43 (1)

Mahkeme kararı hiçe sayılıyor

Çeşme'nin kalbinde yaşanan bu hukuksuzluğun temelinde, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından onaylanan ve 433 bin metrekarelik devasa bir alanı yapılaşmaya açan imar planları yatıyor. Bölgenin doğal dokusunu ve ekolojik dengesini hiçe sayarak hazırlandığı iddia edilen bu planlara karşı Çeşme Çevre Derneği ve duyarlı vatandaşlar tarafından hukuki bir mücadele başlatıldı. Uzun süren bekleyişin ardından İzmir 5. İdare Mahkemesi, planların telafisi güç zararlar doğurabileceği gerekçesiyle yürütmesini durdurdu. Ancak bu karar, rant peşindeki inşaat faaliyetlerini durdurmaya yetmedi. Çeşme Çevre Derneği Başkanı Ahmet Güler, yaşananları "Korkunç bir kent suçu işleniyor" sözleriyle özetleyerek, karara rağmen inşaatın tüm hızıyla devam ettiğini ve yetkililerin bu duruma seyirci kaldığını belirtti. Bu cüretkar tavır, bölgedeki gerilimi tırmandırırken, projenin arkasındaki gücün ne olduğu sorusunu da akıllara getiriyor.

Altyapısız mega proje denizi de bitirecek

Projenin en endişe verici yönlerinden biri de bölgenin bu denli yoğun bir yapılaşmayı kaldıracak altyapıdan tamamen yoksun olması. Dernek Başkanı Güler'in de altını çizdiği gibi, bölgede yeterli su kaynağı, kanalizasyon sistemi veya herhangi bir temel altyapı bulunmuyor. Bu durum, inşa edilecek yüzlerce rezidansın yaratacağı atık suyun ve kirliliğin doğrudan Aya Yorgi'nin masmavi sularına karışacağı anlamına geliyor. Uzmanlar, bu durumun sadece yeşil alanları yok etmekle kalmayıp, aynı zamanda denizi de öldüreceği konusunda hemfikir. Ahmet Güler, "Rezidanslarda oturanlar denize bile giremeyecek hale gelecek" diyerek tehlikenin boyutuna dikkat çekiyor. Bu plansızlık, 120 milyonluk binaların inşa edildiği bir projenin nasıl bu kadar temel bir sorunu göz ardı edebildiğini sorgulatıyor ve projenin tek amacının kısa vadeli kent suçu işleyerek kazanç sağlamak olduğu eleştirilerini güçlendiriyor.

Cuma namazında patlama: Onlarca yaralı
Cuma namazında patlama: Onlarca yaralı
İçeriği Görüntüle

Cennet koy ranta kurban ediliyor

Aya Yorgi'de yaşananlar, ne yazık ki Türkiye'nin birçok sahil şeridinde karşılaşılan tanıdık bir hikayenin tekrarı niteliğinde. Doğal SİT alanı olması gereken, kamuya ait olması beklenen eşsiz güzellikteki bir koyun, dar bir kesimin çıkarları uğruna betona boğulması, kamu vicdanında derin yaralar açıyor. Çevre savunucuları, sınırlı sayıda insanın satın alabileceği lüks konutlar için paha biçilmez bir doğal mirasın feda edildiğini vurguluyor. Mahkeme kararlarının dahi uygulanmadığı, denetim mekanizmalarının işlemediği bu süreç, Çeşme'nin geleceği için büyük bir tehdit oluşturuyor. Göz göre göre işlenen bu çevre suçuna karşı sivil toplumun ve yerel halkın direnişi sürerken, Aya Yorgi'nin kaderinin ne olacağı ise belirsizliğini koruyor.

Kaynak: HABER MERKEZİ