Sevgili okurlar,

Bugün size, Türkiye'nin köklü zeytinyağı markası Komili'nin hikayesinden biraz bahsetmek istiyorum.

Her şey, 1878 yılında Midilli'de Hasan Efendi'nin kurduğu Dizdarzade Komili Hasan ve Oğulları adlı şirketle başlamış. I. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı ile zorlu günler getirdi. Ailenin adı "Hassan Efendi" olarak ticaret yıllıklarında son olarak 1921 yılında görülürken, dört oğlu aileyi bir arada tutmak ve geçimlerini sağlamak için büyük bir çaba sarf etmiş.

Zeytin ağaçlarının gölgesinde, bildikleri işin peşinden giderek Ayvalık’ta yeni bir hayat kuruyorlar. 1925 tarihli bir belge, Hasan Efendi'nin oğullarının Midilli’den Balıkesir Ayvalık’a yerleştiğini gösteriyor. "Midilli’nin Yere Nahiyesi Üsküplü Köyünden gelip, Balıkesir Ayvalık Kazasına yerleşen, tüccar, ziraatçı, fabrikatör Hasan Komili Çocukları Mustafa, Ali, Hüseyin ve Abdi.”

1930’larda, Ali Komili Ayvalık Belediye Reisi olurken, kardeşler ortaklıklarına son verme kararı alıyor. “Ben sadece Komili markasını taşımak istiyorum” diyen Necmi Komili, firmayı gelecek kuşaklara taşıyan isim oluyor. 1960'lara gelindiğinde, Komili'nin günlük zeytinyağı üretimi elli ton gibi çarpıcı bir rakama ulaşmış. Bu performans, dünyanın en büyük alıcılarından biri olan İtalyan Mazonni’nin dikkatini çekiyor. Komili, inovatif ürünleriyle sektöre hep yenilik katmış. Zeytinyağının koyulduğu kare kutulardaki sızma sorunu nedeniyle silindir kutular geliştiriliyor ve artık “Komili altın kutuda.” 1973’te Türkiye’nin ilk fiziki rafinasyon tesisini kuran Komili, 1980’e gelindiğinde tüm fabrika ve üretim araçlarını çağdaşlaştırmış.

1992 yılında Unilever çatısı altına giren Komili, 2008 yılında Anadolu Grubu bünyesindeki Ana Gıda firmasına devrediliyor. Günümüzde ise dünyanın önde gelen yağ üreticilerinden Bunge bünyesinde yer alıyor.

Komili, Türkiye’de zeytinyağı kültürünün gelişmesi ve tüketiminin artırılması misyonuyla, üretici ve tüketiciyi bilinçlendirme çalışmalarını sürdürüyor. Bu yolculuk, geçmişten günümüze sektöre kattığı değerler ve inovatif yaklaşımlarla devam ediyor.

Geçtiğimiz günlerde Komili'nin tesislerini ziyaret etme fırsatım oldu. Zeytin ağaçlarının altında dolaşırken, doğanın kalbinden soframıza kadar uzanan bu yolculuğu hissettim. Çeşit çeşit zeytinyağlarını tadarak, her bir damlanın özenle üretildiğini gördüm. Komili'nin zeytinyağı, gerçekten de adeta bir sanat eseri gibi. Sızma zeytinyağı, taze ve meyvemsi tadıyla her yemekte fark yaratıyor. Özellikle salatalarda ve mezelerde kullanmayı çok sevdim.

Komili'nin hikayesi gerçekten etkileyici. Geçmişten bugüne sektöre kattığı değerler ve inovatif yaklaşımlarıyla Komili, zeytinyağı kültürümüzün öncülerinden.

"Tek bir ağaçla yaşanacaksa zeytinden başka seçenek yoktur." diyerek, Komili'nin yüzlerce yıllık tarihe şahitlik eden zeytin ağaçlarını koruma altına aldığını hatırlatmak isterim. Bu misyon, sadece geçmişin mirasını korumakla kalmayıp, geleceğe de ışık tutuyor.

Komili'nin hikayesi gerçekten etkileyici. Geçmişten bugüne sektöre kattığı değerler ve inovatif yaklaşımlarıyla Komili, zeytinyağı kültürümüzün öncülerinden

Keyifli okumalar dilerim.

Kaynakça: Bu yazı hazırlanırken, Yüzyıllık Hikayeler https://yuzyillikhikayeler.com/