İstanbul'un en işlek noktalarından biri olan Kadıköy'de, henüz 15 yaşındayken bıçaklanarak hayattan koparılan Mattia Ahmet Minguzzi'nin ölümüne ilişkin davanın dördüncü duruşması, ertelendi. Davanın seyrini değiştirebilecek kilit öneme sahip 7 tanığın duruşmaya gelmemesi üzerine, Anadolu 2. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi, davayı 2 Ekim tarihine erteledi. Mahkeme heyeti, suça sürüklenen iki sanığın tutukluluk hallerinin devamına karar verirken, bir sonraki celsede dinlenemeyen tanıkların polis zoruyla mahkemeye getirilmesine hükmetti.
Genç yaşta işlenen bu korkunç cinayet, toplum vicdanında derin yaralar açarken, dava sürecinde yaşanan her erteleme, Minguzzi ailesinin acısını bir kat daha artırıyor. "Çocuğa karşı kasten öldürme" suçundan 24'er yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanan 18 yaşından küçük sanıklar B.B. ve U.B., dördüncü kez çıktıkları hakim karşısında yine sessizliklerini korudu.
7 kişi gelmedi
Anadolu Adalet Sarayı'nda görülen dördüncü celse, davanın aydınlatılması adına büyük bir beklentiyle başladı. Ancak duruşmanın en kritik aşaması olan tanık dinleme bölümünde şok bir gelişme yaşandı. Mahkeme tarafından daha önce tebligat gönderilen ve olayın aydınlatılmasında kilit rol oynayacağı düşünülen tam 7 tanığın, mazeret bildirmeksizin duruşmaya katılmadığı tutanaklara geçti.
Bu gelişme üzerine mahkeme heyeti, adaletin işleyişinin tanıkların keyfiyetine bırakılamayacağına hükmederek önemli bir ara karar aldı. Duruşmaya gelmeyen tanıklar hakkında "zorla getirme" müzekkeresi düzenlenmesine karar verildi. Bu karar, 2 Ekim'de görülecek bir sonraki duruşmada, bu kişilerin adreslerinden polis marifetiyle alınarak mahkeme salonuna getirileceği anlamına geliyor.
Duruşmaya, tutuklu bulundukları cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlanan sanıklar B.B. ve U.B.'nin tutukluluk hallerinin devamına karar verildi. Salonda ise Minguzzi ailesinin avukatları ile sanık müdafileri hazır bulundu.
Bir annenin feryadı, bir ailenin adalet mücadelesi
Her duruşma, Mattia Ahmet Minguzzi'nin ailesi için yeniden yaşanan bir travma anlamına geliyor. Evlatlarının acısıyla yaşayan aile, her celsede adliye koridorlarını aşındırarak, adaletin bir an önce yerini bulmasını bekliyor. Tanıkların gelmemesi ve davanın bir kez daha ertelenmesi, ailenin umutlarını ve sabrını zorlayan bir gelişme oldu.
Dava süreci, sadece hukuki bir mücadele değil, aynı zamanda genç yaşta evladını kaybeden bir ailenin ayakta kalma mücadelesini de simgeliyor. Ailenin avukatları, olayın tüm yönleriyle aydınlatılması ve sorumluların en ağır cezayı alması için hukuk mücadelesini kararlılıkla sürdürdüklerini belirtiyor. Bir sonraki duruşmada dinlenecek olan tanık ifadeleri, bu mücadelenin seyrini belirleyecek en önemli delillerden biri olacak.
