İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) yönelik yürütülen soruşturma kapsamında tutuklanan Beylikdüzü Belediye Başkanı Murat Çalık, uzun süredir hem sağlık sorunlarıyla hem de ailesinden ayrı kalmanın duygusal yüküyle mücadele ediyordu. Kanser hastalığını iki kez yenmiş olan Çalık’ın sağlık durumu yeniden gündeme gelirken, ailesine verilen ziyaret izni umut oldu.
Annesi Gülseren Çalık’ın çağrısı yürek burktu
Tutukluluk süresince oğlunun hastalığının nüksetme riskiyle yüzleştiğini dile getiren anne Gülseren Çalık, geçtiğimiz günlerde hastane önünde basına yaptığı açıklamada “Çok çaresizim. Oğlumun elimden kayıp gitmesini istemiyorum” ifadeleriyle yetkililere seslenmişti. Anne Çalık’ın duygusal çağrısı, kamuoyunda büyük yankı uyandırmıştı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, konuyla ilgili yaptığı açıklamada hastane yönetimi tarafından kendisine tanınan görüşme hakkını anne Gülseren Çalık’a devrettiğini duyurdu. Özel, “Murat Başkan’ın ailesinin yanında olması, onun moralini yükseltir. Bugün siyaset değil, insanlık konuşmalı” diyerek yaşananlara dikkat çekmişti.
Eşi Zehra Çalık da yanında olacak
İzin kararına göre, Zehra Çalık da eşini hastanede ziyaret edebilecek. Aynı zamanda ablası Yeşim Koçhan’a da refakat izni verilmesi, tedavi sürecinde yalnız kalmayacak olan Murat Çalık için önemli bir gelişme olarak değerlendiriliyor. Özellikle duygusal desteğin ön planda olduğu bu süreçte, ailenin bir arada olması hayati önem taşıyor.
Geçmişte iki kez kanser tedavisi gören Murat Çalık, tutukluluğunun ardından yeniden hastaneye sevk edilmişti. Tedavi sürecine dair detaylar kamuoyuyla paylaşılmasa da, doktorlar cezaevi koşullarının hastalığın nüksetmesine neden olabileceğini vurguluyor. Birçok sivil toplum kuruluşu ve sağlık otoritesi, Çalık’ın cezaevinde kalmasının ciddi sağlık riskleri taşıdığı yönünde uyarılarda bulundu.
Cezaevi koşulları tartışılıyor
Çalık’ın durumu, özellikle cezaevindeki hasta tutukluların koşulları konusunu yeniden gündeme taşıdı. Türkiye Barolar Birliği ve çeşitli insan hakları örgütleri, adli süreçlerin insan sağlığını tehlikeye atmayacak şekilde yürütülmesi gerektiğini belirtiyor. “Tutukluluk bir ceza değil, tedbir olmalı” görüşü kamuoyunda yeniden dillendiriliyor.
