32 katlı binaya kayyum atandı...
32 katlı binaya kayyum atandı...
İçeriği Görüntüle

İYİ Parti lideri Müsavat Dervişoğlu, TBMM'de partisinin grup toplantısında konuştu. Dervişoğlu, 18 Haziran'da TBMM Genel Kurulunda söz olan DEM Parti’li bir milletvekilinin, Türk milletini ve şanlı tarihini hedef alan bir konuşma yaptığını, Türkiye'yi soykırımcılıkla, Talat Paşa'yı da katillikle itham ettiğini belirterek, Bilinmesini isterim ki Türk milletine 'soykırım' iftirasında bulunmak, tarihimize yöneltilmiş düşmanca bir saldırıdır. Bu düşmanca saldırıya geçit vermemek adına Meclis'te direnç gösteren tüm milletvekillerimizi alınlarından öpüyor, tebrik ediyorum. Çok değil 8 yıl önce; aynı kürsüden yapılan, benzer bir açıklama karşısında Talat Paşa’yı ve Türkiye’yi savunmak için sıraya giren cumhur koalisyonu üyeleri, bugün hiçbir şey olmamış gibi susuyorsa, Türkiye’yi soykırımcılıkla itham eden o zatı ve onun ithal kirli sözlerini umursamıyorsa orada bir hassasiyet değil, üstü kapalı bir onay hatta memnuniyet görülmekteyse, mesele ancak umursamaz, ilkesiz ve teslimiyetçi bir iktidar zafiyetiyle tanımlanabilir. 3 günlük siyasetinizle, 3 bin yıllık devletin kirletilmesine seyirci kalamazsınız. Aklınızı başınıza alın, o makamlar için iradelerinize koydurduğunuz ipotekleri kaldırın diye konuştu. Dervişoğlu ayrıca İYİ Parti olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na müracaat ederek, söz konusu konuşmanın Meclis tutanaklarından çıkartılmasını, iftira nitelikli beyanların sahibinin Meclis İçtüzüğü'ne göre cezalandırılmasını talep ettiklerini ve TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş ile birlikte, Meclis'te grubu bulunan siyasi partilere de ziyaretlerde bulunarak, konuyla ilgili hassasiyetlerini kendilerine ilettiklerini aktardı.

'SÖZÜM ONA YASAL ZEMİNİ HAZIRLIYORLAR'

Müsavat Dervişoğlu, yeni torba kanun teklifine ilişkin de Geçtiğimiz hafta komisyondan, Cumhur Koalisyonu kadrolu ve geçici ortaklarının geçirdikleri yeni bir torba kanun teklifi ile AK Parti iktidarının semirttiği 3 holdingin menfaatlerine yasa yapılmaya çalışılıyor. Kamunun değil, rant kadrosunun yararı için çalışan Cumhur koalisyonu, bu kez de tabii ve kültürel mirasımızı talan etmenin yeni yol ve yöntemlerini hazırlamış. 'Ola ki bakanlıklar izin vermez, içlerinde hala vatanına sadık, milletine bağlı bürokratlar kalmıştır' düşüncesiyle, yürütmenin tekelinde, tek adamın egemenliğinde bir kurul kurup işlerini tıkırına koymanın sözüm ona yasal zeminini hazırlıyorlar. Çevresel etkinin değerlendirilmesi gibi hususları da işlevsizleştirip bir oldubitti süreci getirip, ön kontrolü ortadan kaldırıyorlar. Şimdi aynı bu beyler ve bu beylerin kirli zihniyeti, sözde sivil anayasa sevdasına düştüler. Kendileri TBMM dururken 11 kişilik komisyon kurup çalışma yapıyorlar ya, bakın uymadıkları Anayasamızın 169'uncu maddesi ne diyor; 'Ormanlar devlet eliyle korunur, bu alanların mülkiyeti devredilmez'. Peki, bu beyler ne yapıyor Bu torba teklifle Cumhurbaşkanı Yardımcısının başkanlığında kurdukları bir kurula; maden alanlarına denk gelen ormanların ücretsiz devrinde, altın gibi değerli madenlere yönelik izinlerde yetki veriyorlar. Siz anayasayı çiğnemeden iş yapamıyor musunuz Anayasaya uygun kanun çıkaramıyor musunuz 23 yıldır yönettiğiniz Türkiye Cumhuriyeti devletiyle, tarihiyle, anayasasıyla, kurumlarıyla, kanunlarıyla kavganız ne zaman bitecek Bu utanç dolu devran elbet böyle devam etmeyecektir. Bu milletin 'dur' diyeceği takvim yaklaşmaktadır. Sandık ufuktadır. Bu kara bulutlar memleketimizin üzerinde bir daha toplanmamak üzere dağıtılacaktır. Ve milletimize tüm bu yaşatılanların hesabı, milletimiz adına İYİ kadrolarla sorulacaktır diye konuştu.

'YENİ BİR PANDORA KUTUSU AÇILDI'

Ardından İran-İsrail çatışmasına değinen Dervişoğlu, Bugün kalıcı ateşkes ilan edilmiş olsun ya da olmasın, Netanyahu'nun bir süredir üstlendiği ABD'nin vekil gücü ya da uç beyi rolüyle beraber, İran için dile getirdiği 'rejim değişikliği' çağrıları, bölgede yeni bir pandora kutusunun açılmasına neden olmuştur. Bölgemizin ve bilhassa ülkemizin, Suriye krizinde olduğundan daha fazla olumsuz etkilenmesi kaçınılmazdır. Ülkemizde bulunan İncirlik Üssü'nün ve Kürecik'teki NATO’ya istihbarat aktaran radarın, komşumuz İran'a karşı olası faaliyetleri engellemek adına bu çatışmalarda ne amaçla ve nasıl kullanıldığını bilmek, Türk milletinin tartışılmaz hakkıdır. Bu tür durumlarda, 'NATO üyesiyiz' denilerek işin kolayına kaçılamaz. Son bir ayda cereyan eden hadiseler göstermiştir ki Türkiye’yi yakın coğrafyasında meydana gelebilecek bir göç dalgasından koruyabilecek bir hükümet mevcut değildir. Ayrıca sözde 'Terörsüz Türkiye' söylemi içine gizlenen PKK’nın silah bırakacağına dair maksatlı, başka ajandalı ama özünde ahmak iyimserlik, PJAK gibi, ikiz terör örgütlerinin, emperyalizm tarafından kullanılma olasılığına karşı sessizdir. Bu gibi örgütlerin İran’ın parçalanması olasılığı karşısında ellerini ovuşturması, rejime karşı isyan çağrıları yapması hatta son açıklamalarında İran Azerbaycanı'ndaki Türk kardeşlerimize bile iş birliği çağrıları yapacak kadar hadsizleşmektedirler ve öz güven kazanmaktadırlar. Görüldüğü gibi terör yalnızca Türkiye’de değil, Suriye’de de İran’da da dış güçlerin maşası olarak her daim hazır ve nazır pusuda beklemektedir. Türkiye'nin hem İran Azerbaycanı'ndaki kardeşlerinin esenliğini korumak ve sürdürmek hem de bölücü teröre fırsat vermemek için kendisine düşen tüm tedbirleri alması gerekmektedir dedi.

'GEREKLİ TEDBİRLER ALINMALI'

'İsrail'in bir sonraki hedefi Türkiye'dir' söylemlerine de tepki gösteren Müsavat Dervişoğlu, Böyle bir tehdit değerlendirmesi varsa iktidardaki Cumhur Koalisyonun açık, gizli liderleri bunu kamuoyu önünde seçmen tabanını konsolide etme kurnazlığına alet etmek yerine, ilgili kurumlarla gerekli tedbirleri almalı, buna uygun savunmanın güçlendirilmesi adımlarını, başta tam teşekküllü, entegre ve tam operasyonel bir hava savunma sistemi ve yeni nesil muharip savaş uçakları edinilmesi olmak üzere, derhal atmalıdır. Bu işlerde gayri ciddiliğe, şakaya yer olmadığının artık yeterince görülmüş olması gerekmektedir. Karşımızda bir savaş suçlusu ve insanlığa karşı suç işlemiş bulunan Netanyahu ile 'sonsuz savaşları bitirme' vaadiyle seçim kazanıp iş başına gelince hepsinden çark eden bir Trump bulunmaktadır. İkisi de birbirinden pervasızdır ve güvenilmezlerdir. Bunlardan Trump, Erdoğan'a istediğini yaptırabilmiş olmakla övünmektedir. Bugün Cumhur koalisyonu, Türkiye’nin stratejik yüküne ve stratejik en zayıf halkasına dönüşmüş durumdadır. Cumhur koalisyonunun 'iç cepheyi sağlamlaştırmak'tan anladığı, terör örgütleriyle müzakere ederek ömür boyu başkanlık garantisi almaya çalışmaktır. Türk vatandaşlığı ve Türk milleti tanımlarının üzerinde oynanarak, bölücülere jest yapmak gayretinden ibarettir. Ömür boyu başkanlık ve kendi elleriyle zayıflattıkları ekonominin çökmemesi uğruna, Erdoğan’a istediğini yaptırabilmiş olmakla övünen Trump’a sesini çıkaramayan, bu son ABD saldırısını bile sadece; 'İran’ın egemenliğine yönelik saldırılar kimden gelirse gelsin tasvip etmiyoruz' diyerek geçiştiren bir yönetim anlayışı vardır. En büyük milli güvenlik sorunumuz aslına bakarsanız tam olarak budur diye konuştu.

Kaynak: haber merkezi