Benim heykellerim de benimle kımıldar (Özdemir ASAF)
“Padişah türbeleri işgalcilerin ayaklarının altındaydı. Mustafa Kemal Paşa, Osmanlı’nın 1683’ten beri süren toprak kaybını durdurur ve Ankara’ya kadar gelen işgalcilerin hayallerini yerle bir eder. Vatanın namusunu, şerefini kurtarır. İngilizleri Samsun’dan, Merzifon’dan atar.
Atatürk olmasaydı, şu an Samsun’da İngilizler olacaktı. Bu cennet vatanın yabancıların işgalinde olacaktı. Eğer bu vatanda şanlı bayrağımız dalgalanıyorsa, ezan okunuyorsa bunu Atatürk’e borçluyuz. Atatürk’e sadece minnet duyulur. Tarih nankör değil….”
(Emekli general Dr.Naim Babüroğlu)
***
Milli Mücadele'nin başladığı yerdir Samsun. Anti-emperyalist mücadelenin bir simgesidir Samsun. O Samsun ki, Mustafa Kemal Paşa'nın 1924’te, “Ben Samsun’u ve Samsun halkını gördüğüm zaman, memlekete ve millete ait tasavvurlarımın yerine getirilebilir olduğuna bir defa daha kuvvetle inanmıştım” dediği kenttir!
Onur Anıtı’na sahip çıkan Samsunlular’a; “Sen Samsun dersin iki hece, Ben saygıyla ayağa kalkarım.” (Haluk Işık Hocam’ın izniyle)
***
Samsun’daki, oradaki O’nun heykelini; Onur Anıtı’nı yıkmak/yıkmaya çalışmak basit bir heykel meselesi değildir. Cumhuriyet karşıtı, işbirlikçi zihniyetlerin “bu ülkeyi bağımsız kılan değerleri yok etme ve yıkma çabasıdır.”
Cumhuriyet devrim, değer ve kazanımlarına, Bağımsızlık fikrine karşı gerçekleştirilmiştir.
Tek ve ebedi Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk sevgisi ile 19 Mayıs 1919 ruhu dimdik ayaktadır.
Tam Bağımsız Türkiye için Mustafa Kemal Yürüyüşçüleri’nin, (1968’in 10 Kasım’ında Samsun’dan başlayan yürüyüş) yani Denizler’in Anıtkabir Özel Defteri’ne yazdığı gibi; “Milli Kurtuluş Savaşımız yok edilemez. Onu yok etmek için bütün Türk Milleti’ni yok etmek gerekir!”
Mustafa Kemal Atatürk hakkında her gün hakaretler eden, O’nu karalamaya çalışanalar, alçakça iftiralarda bulunanlar, heykellerine, resimlerine saldıranlar!
Onlara “Atatürk düşmanı” demeyeceğiz. “Çünkü onlar Atatürk’ün düşmanı bile olamazlar!”
***
“gri mavi gözlerini gözlerime dikti baktı baktı baktı / öyle bulutluydu ki sanki çerçevedeki resimden dışarı çıkacaktı / ve atına atlayıp askerin önünde göklere uçacaktı / bazı insanlar vardır 1000 yılda bir gelir dünyaya / mustafa’mdır kemal’imdir adı. / eğer bugün yaşıyor olsaydı kesin atına / atlayacaktı / ve kesin şahlanacaktı ve kesin şahlanacaktı. / yoksun, yoksun yine sensiz bu kaçıncı doğum günüm / sana gerçekten küskünüm 57 yaşında bir insan / neden terk eder sevenlerini bu bir aşk şiiri diyorsan / evet bu bir aşk şiiri çünkü gerçekten çok sevdim ben seni / mustafa’m kemalim… / çocukların cıvıltısı bitmişse bahçemde / keşanlı alinin zil hası, hamlet’in hayalet tiradı / duymuyorsa kulaklarım görmüyorsa gözlerim bunları / ben o zaman çok uzun bir yolculuktayım / ekimin 29 unda bir minik tebessüm yollarsanız ben anlarım”
(MÜJDAT GEZEN)