Marka ve marka değeri diye bir olgu var iktisatta… Firmalar, ürettikleri her ürün veya hizmet için akılda kalıcı ve ayırt edici özellikleri olan semboller, işaretler hazırlarlar ve bunları da, o ürün veya hizmetin ambalajında ve reklam unsuru olabilecek her yerinde kullanırlar. Biz bu sembol veya işaretlere, günümüzde ağırlıklı olarak amblem ya da logo diyoruz. Öyledir ki, amblem ya da logolar, ısrarla ve sıklıkla değiştirilmezler; çünkü akılda kalmış ve artık ait olduğu ürün ya da hizmetle özdeş hale gelmişlerdir. Örneğin, ısırılmış bir elma resmini gördüğümüzde, hemen aklımıza bir teknoloji devi gelir. Ya da, birbirine geçmiş dört adet halka gördüğümüzde, üst sınıf bir otomobili anımsarız hemen...

Spor kulüplerinde de, benzer bir durum söz konusudur. Hangi dalda mücadele ederse etsin ve hangi klasmanda olursa olsun, her spor kulübünün de bir işareti, kendini diğerlerinden ayırt eden bir sembolü mutlaka vardır. Spor kulüplerindeki bu işaretlere de günümüzde, logo ya da arma diyoruz.

Ülkemiz futbol liglerinin ekiplerinden Fenerbahçe’nin armasında, gücü simgeleyen bir palamut dalı var mesela… Horoz simgesi hem Denizlispor’un, hem de Fransa Milli Takımının logosunda mevcut. Yırtıcılığın simgelerinden kartal, Konyaspor’un logosunda olduğu kadar, Alman Milli Takımının logosunda da var. Çift başlı ya da tek başlı farklı kartal logoları, dünya üzerinde birçok ekibin logo tasarımında kendisine yer bulmuş. Aynı şekilde, aslan, kaplan, timsah, keçi, ejderha ve hatta mitolojik hayvan figürlerinden esinlenen logo tasarımlarına da rastlayabiliyoruz; İngilizlerin Chelsea ve Liverpool ile Almanların Köln takımları ile ülkemiz ekiplerinden Keçiörengücü de, logolarında benzer hayvanları barındıranlardan…

Spor kulübünün, yaşadığı kent ile özdeş hale gelen yapısal ya da coğrafik sembolleri içeren tasarımlar da yok değil; İngilizlerin Everton kulübünün logosunda bir kule resmi var mesela. Ülkemizde de Kayserispor’un logosunda karlı Erciyes dağlarını, Bandırmaspor’un logosunda Marmara Denizi’ni, Adanaspor’un logosunda üretilen pamuğu, Giresunspor’un logosunda fındık çotanağını, Rizespor’un logosunda da çay filizini görebilirsiniz.

Ayrıca, hiçbir şekilde yer, yapı, tarımsal ürün veya hayvan simgesi kullanmayan, sadece kulübün isimlerinin baş harflerini farklı estetik şekilde yazmak/çizmek suretiyle logolarını hazırlayanlar var; Başakşehir, Galatasaray, Altınordu, Sivasspor, Olimpik Marsilya, Napoli ve Borissia Dortmund ilk aklıma gelenler bu şekle örnek olarak…

Bir de, her spor kulübüne nasip olmayacak güzellikte ve önemde bazı simgeleri kullanan spor kulüpleri var ki; ay yıldızlı bayrağımızı kullanmaları nedeniyle Beşiktaş, Karşıyaka ve Kasımpaşa bu tarza en iyi örneklerden… Ama en az bunun kadar önemli bir simge daha var;

Gazi Mareşal Mustafa Kemâl Atatürk’ü logolarında kullanan spor kulüpleri de mevcut; en bilineni de elbet ki Samsunspor; Avusturyalı heykeltıraş Heinrich Krippel tarafından tasarlanan ve çalışılan, şahlanan at üzerindeki Atatürk anıt heykelini armalarına işlemişler ve bir dönem formalarında da kullanmışlardı. Benzer şekilde, Atakum Belediyespor, 1930 Bafraspor, 2 Eylül Spor Kulübü, İlkadım Belediyesi Yabancılar Pazarıspor, İlkadım 55 Gençlik ve Spor Kulübü, İstanbul Bafraspor ve Türkiş İstiklal Spor Kulüplerinin amblemlerinde de ulu önder Atatürk’ün farklı görünümlerdeki tasarımları yer alıyor; ne mutlu onlara…

Konunun neden buraya geldiğini, sanıyorum tahmin ettiniz;

Geçtiğimiz günlerde, Samsun’un İlkadım ilçesinde yer alan ve Gazi Mareşal Mustafa Kemâl Atatürk’ün, Anadolu’ya ilk ayak bastığı yere 1931 yılında dikilen Onur Anıtını yıkmak istediler. Cahilce, şuursuzca ve seviyesiz bir yaklaşımla denediler bunu… Bir ulusa nefes olmuş ve tüm dünyanın kabullendiği yüzyılın dâhisinin, at üzerindeki heybetli görüntüsünden korkmuş olacaklar ki, yıkmak, kırmak, dökmek ve alt etmek istediler. Oysa ulu önder; bu millete, saraylardan uzak ve savaşlar içerisinde geçirdiği yaşamı ile vatan bağışlayan, padişahlık, krallık, halifelik gibi tek adam rejimlerini elinin tersi ile itmiş, yedi düveli sindirmiş, dört bine yakın kitap okumuş, dokuz kitap yazmış, tüm dünyayı da kendisine hayran bırakmış, Türk milletine tanrının bir lütfu olarak armağan edilmiş üstün bir kişiliktir.

Heykelini yıkacakmış! Hadi oradan hadsiz!

Sen kim? Gazi Mareşal Mustafa Kemâl Atatürk kim?

Dipnot; “Ölümsüz olan düşüncedir, fikirdir. Ve bu fikirler insandan insana geçer.” Cengiz Aytmatov.