Kılıçdaroğlu'na oy veren yüzde 48’lik kesim mutsuz ve kızgın. Bu kızgınlıkla yapmamamız gereken şeyleri yapıp, iktidarın elini kolaylaştırmak yerine, yapmamız gerekenlere odaklanmamızda yarar var.

Yaşadığımız sorunların başında, koltuğunu korumak için giderek Erdoğan’a daha çok benzeyen ‘Tek Adam’ Kılıçdaroğlu var.

Erdoğan’dan farklı olarak giderek yalnızlaşıyor. Uyarılara kulak tıkayıp, rahat kazanacak İmamoğlu veya Yavaş’ı aday göstermeyen, gereksiz tavizlerle halkın sevmediği isimleri Meclis’e taşıyan, Parti Sözcüsünden bile gizli anlaşmalar yapan Kılıçdaroğlu, ‘Tek Adam’dan giderek ‘Yalnız Adam’a dönüşüyor. 

Yanında neredeyse bir tek Sarıgül kaldı. Birlikte gittikleri Erzincan’da Kılıçdaroğlu halka “Tek isteğim elinizi vicdanınıza koyup oy kullanmanız” demiş; halkın içinden geçirdiğini de ben yazayım: “Tek isteğimiz elinizi vicdanınıza koyup, istifa etmeniz”…

2014’ten bu yana ‘pirincin içindeki beyaz taş’ olduğunu söylediğim Kılıçdaroğlu’nun gerçek niteliği ortaya çıktı ama ağzımızda diş kalmadı. Sarıgül ise ‘beyaz’ bile değil, ne denli kirli olduğu kısa bir araştırma ile anlaşılabilir.

Kılıçdaroğlu ve Sarıgül iyi bir ‘İkili’ oluşturdular. Sarıgül, Kılıçdaroğlu’nu yalnızlıktan kurtarırken, silahşorluğunu da yapıyor; örneğin Özgür Özel’e “Adayım diyorsan istifa et delikanlıca çalış” diye çıkışmış. Kılıçdaroğlu ise Sarıgül’ü kendine bayrak açan İmamoğlu’na karşı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için hazırlamaya çalışıyor.
Tüm bunların ne CHP’ye ne Türkiye’ye bir yararı var. Vatanseverlerin birleşip, Kılıçdaroğlu’nu istifaya zorlaması ve partinin başına geçecek, CHP’yi Atatürk’e bağlı eski çizgisine, fabrika ayarlarına döndürecek, lider niteliklerine sahip bir adayda anlaşmaları gerekiyor. Genç bir aday bulunamazsa, geçici olarak saygı duyulan, birleştirici, deneyimli biri de görevlendirilebilir. Bunun için ilk önerim Yılmaz Büyükerşen; alternatif olarak da Murat Karayalçın ve Fikri Sağlar. Her üçü de bu görevi mutlulukla yapabilirler. Yeter ki Kılıçdaroğlu partiye daha fazla zarar vermeden bir an önce istifa etsin.

***

Yapmamamız gerekenlere gelince... Öncelikle kesinlikle bölünmemeliyiz. Başta İmamoğlu, Yavaş ve Soyer olmak üzere CHP’li seçilmiş belediye başkanlarımızı, seçilemeyeceğinden çok emin olmadıkça yıpratmaktan vazgeçmeliyiz. Konuştuğum, tanıyan herkesin yeniden seçilemeyeceğini söylediği tek kişi Edremit Belediye Başkanı.

İktidar cumhurbaşkanlığı seçiminde kazanmak için nasıl her yola başvurmuşsa, önümüzdeki yerel seçimlerde de aynısını yapacak. Kendi belediyelerine para yağdırırken, CHP’li belediyelere zırnık koklatmayacak, aksine projelerini baltalayacak. Bu yeni de değil. Yıllar önce Bornova Belediye Başkanı Prof. Dr. Kamil Okyay Sındır’a halkın kazılmış yollardan şikayetçi olduğunu ilettiğimde yanıtı “Yerleri kazan devletin farklı kurumları; tamir edecek de onlar, ben tamir edersem soruşturma geçirir, hatta yargılanabilirim” dediğinde çok şaşırmıştım. İktidar şu anda da birçok yerde, kazılan yerleri bilinçli olarak düzeltmiyor, halkı rahatlatacak projeleri engelliyor ki CHP’li belediyeler başarısız gözüksün. Bize düşen görev, bu CHP’li belediyelere destek olmak; halka sorunları yaratanların ve/veya çözmeyenlerin CHP’li belediyeler değil, iktidar olduğunu ve bunu bilinçli olarak yaptıklarını anlatmak. Umutsuzluğa kapılmadan, ayrıntıları bir kenara bırakarak birleşmeli ve çalışmalıyız.

İktidar cumhurbaşkanlığı seçiminde kazanabilmek için çöken ekonominin sonuçlarını seçim sonrasına öteledi. CHP’de genel başkanlığa birleştirici bir Atatürkçü’nün gelmesinin ardından, başarılı belediye başkanları desteklenmeli, başarısız olunan veya önceden kaybedilmiş yörelerde, oy potansiyeli yüksek adaylar bulunmalı. Bu durumda enflasyon, pahalılık ve işsizlik altında ezilen halk iktidara ağır bir ders verebilir.