Tevfik Fikret’in SİS adlı şiiri, II. Abdülhamit Dönemi’nin karamsarlığını İstanbul üzerinden anlatsa da, birçok yönüyle bugünün de bir aynası gibi!

Çünkü hepimiz, bir tiyatro oyunundaymışız gibi, üzerimize püskürtülen kalın sis katmanı içinde yönlerimizi bulmakta zorlanmanın karamsarlığını yaşıyoruz. Böyle bir ortamda Fikret’in SİS şiirini anımsamamak elde değil.

Yine bir sis kaplamış ufuklarını,/inatçı bir sis, gitgide büyüyen bir ak karanlık./Ağırlığı altında ne varsa/sanki yok olup gitmiş, kalmış ortada kala kala bir tozlu yığın,/
o tozlu yığına bakan göz,/ şaşırır titrer, ilerisine gidemez.

Ama sen hak ettin bu karanlık örtüyü,/Bu örtü tıpatıp sana uydu ey kanlı toprak./Ey zulümler meydanı, ey yaldızlı ülke./Döktüğü kanla, çektirdiği acıyla çalım satan!/
Ey gösterişin, şatafatın beşiği ve mezarı,/oldum olası imrenilen kraliçesi Doğu’nun!/Ey kanlı sevgileri, kılı kıpırdamadan/zevk ve safaya susamış bağrında emziren!
Ey Marmara’nın mavi kucağında/ ölüm uykusuna dalmış diri,/ey köhne Bizans, büyücü kocakarı,/ey bin kocadan artakalan el değmemiş dul!/Yine de güzel görür, taptaze görür seni,/gene de üstüne titrer sana bakan,/Ne kadar tatlı, cana yakınsın,/ne kadar, süzgün, mavi gözlerinle sen uzaktan!
Oysa ne farkın var kirli kadınlardan senin,/hiçbir şey umurunda değil, belli,/ne bunca acı türkü, ne bunca kan ağlayan!
Sen kurulurken katmış olmasın bir hain el,/Senin temeline zehirli suyunu kötülüğün,/işte her yanda ikiyüzlülüğün kiri,/nereye baksan çekememezlik,/nereye baksan çıkarcılık,/nereye baksan hergelelik, yalan dolan!
Demek yükselmek yalnız bunlarla oluyor./Koynunda barınan nice yaratık arasında/kaç tanesinin alnı açık, yüzü ak?
Örtün, ey İstanbul/kanlı toprak, örtün/kart orospu, örtün, hiç uyanma!
…Söyle, ey kanun denen efsane!/Ey tutulmayan sözler, sonsuz yalan!/Ey mahkemelerden her gün kovulan hak!/Ey kuşkunun pençesinde kıskıvrak, duygusuz,/ta yüreklere dek uzanan gizli kulak,/senin korkundan ağızlar sımsıkı kilitli!
Ey kalem ve kılıç, siyasi iki mahkum,/ey doğruluk ve yiğitlik,/unutulmuş yüzlersiniz artık!
…Örtün ey İstanbul, kanlı toprak,/örtün, kart orospu, örtün hiç uyanma!
Dilerim, bugünü düşünüp moraliniz bozulmamıştır!