Özellikle son 50 yıllık siyasi tarihimize baktığımızda halktan yana, sanayide ve tarımda üretimi teşvik eden, teknolojik gelişmelere öncülük eden bilimsel çalışmalara destek olan, sinemada, müzikte, edebiyatta ismimizi dünyaya duyuran sanatçılarımızı ve yazarlarımızı yücelten, batının gıptayla baktığı bir demokratik anlayışa sahip olduğunu söylemek zor. Ama absürt derecede eğlenceli bir siyasi hayatımız olduğu yadsınamaz.
***
Son dönemde AKP Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz'un literatürümüze kazandırdığı “kesinlikle bir şeyler oldu” tabiri, hem sokakta hem de sosyal medyada fazlasıyla espri malzemesi oldu.
Yavuz'un bu tespiti bana siyasilarimizin geçmişte kırdıkları potları hatırlattı. Birkaç tanesini paylaşıp hem geçmişi yad edelim hem de gerginliği hiç bitmeyen ülke gündeminden bir an da olsa sıyrılarak biraz gülelim istedim.
Pot kırma konusunda sanırım kimse Tansu Çiller'in eline su dökemez. İşte Tansu Çiller'den inciler: “Cenab-ı Allah'ı size emanet ediyorum.” Bir afetten sonra; “Ölü kaybı olmamıştır.” Mecliste; “Mesut Yılmaz iktidarsızdır.” (İstikrarsızdır demeye çalışıyor sanırım). “Bu hükümet açıkça bir halüsü... hasülü... halasü... hasüsü...” (halüsinasyon demeye çalışıyor). “Çekici güç” (Çekiç güç demek istiyor). Muhalefete 'Maocu' demek isterken ağzından şu sözler dökülüyor; “Taocu muhalefet.” Trabzonlulara seslenirken; “Trabzon'u Akdeniz'in incisi yapacağım.” Madımak Katliamı'ndan sonra yaptığı bir konuşmada bana göre en talihsiz açıklamalarından birini yapıyor; “Otelin etrafındaki vatandaşlarımıza hiçbir şey olmamıştır.” Çiller'in gafları yazmakla bitmez. Ama şunu da hatırlamadan geçmeyelim; “Türkiye en geç 1998'de Avrupa Birliği'ne tam üye olacaktır.”
***
“Türkiye'de petrol vardı da, tankerlerin hortumuna ağzımızı dayayarak biz mi içtik?” diyen kimdi? Hatırlıyor musunuz? Tabi ki Süleyman Demirel. Demirel'in de siyasi tarihimizde unutulmaz lafları var. İşte birkaç örnek; “Ege bir Yunan gölü değildir, Ege bir Türk gölü de değildir. Binaenaleyh Ege bir göl değildir.”, “Devlet, politikası gereği adam öldürebilir.”,“Bana 'sağcılar adam öldürüyor' dedirtemezsiniz.”, “Başörtüsüyle okumak isteyenler Suudi Arabistan’a gitsin. Sana ne?”, “Tasası sana mı düştü? Sen mi talipsin? Sana vermemi ister misin? Kime vereceksem vereceğim, verince görürsünüz!”, “Bu böyle olmaz, biraz sabretmesini öğrenin!” (Bir gazetecinin 28 Şubat sürecinde hükümet kurma görevini kime vereceğini sorması üzerine)
***
Neredeyse bir Türk atasözü haline gelen “Benim memurum işini bilir” cümlesi de Rahmetli Turgut Özal'ın kült olmuş gaflarından biridir. Özal'ın çok konuşulan bir diğer gafı ise; “Biraz da küçük Turgut'la oynasınlar”dır. Özal, bu cümleyi kurduktan sonra muhalefetin 'Küçük Turgut'la Semra hanım oynasın' diye sert! bir muhalefet yaptığını da unutmayalım.
Yakın tarihimizin en renkli siyasilerinden, özellikle FETÖ konusunda en başından beri toplumu uyandırmaya çalışan Kamer Genç'i de unutmayalım. Genç'in, “Çiçekleri sulamaya gidiyorum, ne var bunda?” sözü uzun bir süre gündem oluşturmuştu.
***
Ve son dönem siyasi tarihimizin özeti eski bakanlardan Kemal Unakıtan'da geliyor. Unakıtan, Tekel'in satışı ile ilgili tartışmalar sürerken, “Babalar gibi satarız” diye tavrını net bir şekilde ortaya koymuştu. “Satıyoruz, satıyoruz bitmiyor. Ne komünist ülkeymişiz” sözü de Kemal Unakıtan'dan aittir. Merak etmeyin Sayın Unakıtan! Sizden sonra gelenler de sizin yarım bıraktığınız işi tamamlamak için var güçleriyle çalıştılar, çalışıyorlar!