Profesör elinde içi dolu bir bardak tutarak dersine başladı.
Herkesin göreceği bir şekilde tutuyordu.
Ve ardından sordu:
“Bu bardağın ağırlığı sizce ne kadardır?”
Öğrenciler şaşırmıştı.
Kimi 50 gram, kimi 100gram, kimisi de 125 gram diye yanıtladı.
***
Profesör sınıfa şöyle bir göz gezdirdi.
“Bilimsel olarak bardağı tartmadıkça gerçekten ben de bilemem” dedi.
Ve ekledi: “Ama, benim asıl sorum şu: Bu bardağı birkaç dakikalığına elimde bu şekilde tutsaydım ne olurdu?”
“Hiçbir şey...” diye yanıtladı öğrenciler.
***
Profesör bu kez “Tamam peki 1 saat boyunca tutsaydım ne olurdu?” diye sordu.
“Kolunuz ağrımaya başlardı efendim” diye öğrencilerden biri yanıtladı.
Verilen yanıttan mutlu olan profesör, “Haklısın, peki şimdi ben 1 gün boyunca bu şekilde tutsam ne olurdu?” diye sordu.
“Kolunuz iyice ağrır, kas spazmı, batar vs gibi sorunlar yaşardınız ve hastaneye gitmek zorunda kalırdınız...” dedi öğrencilerinden biri.
Tüm öğrenciler çeşitli yorumlar yaptı.
***
Profesör öğrencilerinin verdiği yanıtlardan hoşnuttu.
Bu kez, “Peki kolumda tüm bu sorunlar olurken bardağın ağırlığında bir değişme olur muydu?” diye sordu profesör.
Ağızbirliği etmişcesine, “Hayır...” diye yanıtladı herkes
“Peki o zaman kolun ağrımasına ve kas spazmına neden olan neydi?” diye sordu profesör.
***
Öğrenciler bulmaca çözermişçesine düşünmeye başladılar.
Bilimsel bir yanıt vermek için birbirleriyle yarışıyorlardı
Öğrencilerin bu durumunu gören profesör küçük bir ipucu verdi:
“Acıdan ve ağrıdan kurtulmak için ne yapmam gerekir bu durumda?”
Öğrencilerinden biri, “Bardağı bırakın düşsün” diye yanıtladı.
Profesör başını sallayarak “Kesinlikle” dedi ve devam etti:
“Hayatın problemleri de böyle bir şeydir. Onları kafanda birkaç dakika tutarsın. Bir sorun yokmuş gibi görünür. Uzun bir süre düşünürseniz başınız ağrımaya başlar. Daha uzun düşününce artık seni bitirmeye ve hiçbir şey yapamamana neden olur...”
***
Peki bunun çaresi yok muydu?
Yanıtını yine profesör verdi.
“Hayatınızdaki mücadeleleri ve problemleri düşünmek önemlidir.
Fakat daha önemlisi onları her günün sonunda, uyumadan önce bardak gibi yere bırakmaktır.
Bu şekilde strese girmez, ve her gün taze bir beyin ile uyanır ve her konuyla ve yolunuza çıkan her mücadele ile başa çıkabilecek güçte olursunuz.
Bu yüzden bugün işten ayrıldığınızda etrafınızdakileri şunu anımsatın:
Evinize giderken bardağı yere bırakın.....”