Bir doktor daha katledildi bugün Konya'da;
Şehir Hastanesi Kardiyologu Ekrem Karakaya!
Bir öğretmen babanın evladı...
Daha 37 yaşındaydı...
Hayalleri, umutları, sevdikleri, sevenleri vardı.
Steteskopu takmak için ne büyük bedeller ödemişti...
O da iki yıl önce pandemide balkonlarda alkışlananlardan bir hekimdi!..
"Giderlerse gitsinler” tavrıyla karşı karşıya kalanlardan olsa da ettiği hekimlik yemininin sonuna kadar arkasında olandı Dr.Ekrem Karakaya!..
**
Hipokrat'ın "bilimin ve sağlığın temsilcisi" hekimler; dünyanın hiçbir ülkesinde bu kadar çok hedef gösterilmez!
Şiddete uğramaz! İtibarsızlaştırılmaz!
Haksızlıklara uğramaz!
Canından olmaz!..
*
Hekimlerimiz, sağlık çalışanlarımız
topluma adanmış hayatlarıyla sonuna kadar hak ettikleri saygınlıktırlar.
İyi ve ekonomik koşullarda onurla yaşamaları için desteklenmelidirler.
“Sağlıkta Şiddet Yasası” önerisi, acilen yasallaşmalıdır.
Onlar bu ülkede, hepimize insanlığa hizmet için çalıştılar, çalışıyorlar.
“Hayatlarımızı emanet ettiğimiz hekimlerimize hak ettikleri itibarla yaklaşılmalı, emeklerinin karşılığı olan haklar verilmelidir.
Tek tek, her biri Tarkan’ın da dediği gibi, “Bu ülkenin başının tacıdır. Değerleri bilinmelidir.”
Onlarsız olmaz!
Olmaz, doktorsuz olmaz!
**
Doktorlara şiddeti engellemek;
genç hekimlerimizin
mezuniyet töreninde kürsüde konuşmalarını kısıtlamakla olmaz!
Doktorların katliyle ilgili haberlere RTÜK marifetiyle yayın yasağı getirmekle hiç ama hiç olmaz!
**
Yazıyı bitirirken bir doktor arkadaşım aradı, şunları söyledi;
"Meslektaşım, kapı gösterilse de çok sevdiği ülkesinde kalmayı tercih etti, öldürüldü!
Bugün sadece Doktor Ekrem öldürülmedi, bir doktor ölmedi, bugün Türkiye'deki binlerce doktorun meslek aşkı, inancı öldürüldü.
Vah ülkem vah..."
**
"Gül gibi hayallerimiz vardı.
Bahçeler rengarenk çocuklar şen mi şen olacaktı.
Önce performans geldi, sonra hırslı meslektaşlarımız.
Sonra mobbing, sonra şiddet hakaret.
Sahipsizlik (sendikasızlık)
Geriye umutsuz mutsuz ve hayalleri çalınmış genç-yaşlıdoktorlar.”
(Opr.Dr.Bülent Yavuz)