Geçtiğimiz günlerde birkaç arkadaşımla Sasalı Kent Ormanı’na gittik. Aslında güneşli başlayıp yağmura dönen bir gündü ama programı değiştirmedik. Madem niyetlendik, gidelim dedik.

İyi ki demişiz. İyi ki ertelememişiz…

Doğada olmak her mevsim ayrı güzel. Kışın da ormanın farklı bir tadı var.

Rüzgarın ağaçlarla birlikte söylediği şarkıyı dinlemek; serin ama bol oksijenli havayı ciğerlerimize çekmek, toprak kokusu ile sarmalanmak harika bir duyguydu.

Ağaçlara dokunduk, yaslandık, doğanın tüm titreşimlerini içimize aldık.

Ormanın ruhumuzu beslediğini; bedenimizi iyileştirdiğini hissettik.

***

Hazır orman aşkım depreşmişken, doğanın insanlar üzerindeki etkilerini inceleyen bazı bilimsel araştırmalardan ilgi çekici sonuçları paylaşayım; tek bir ağacın bile nasıl büyük bir hazine olduğunu ve onu korumak için her şeyi yapmamız gerektiğini bir kez daha hatırlayalım istedim.

  • Doğa içinde yaşayanlar betonlarla çevrili kentlerde yaşayanlardan daha sağlıklı oluyor.

  • Yaşadığı yere yakın ormanlar, parklar olan kişilerde kaygı bozukluğu ve depresyon görülme riski çok daha az.

  • Doğada olmak sorunlarımızla, sıkıntılarımızla, acılarımızla daha kolay başa çıkmamızı sağlıyor. Psikolojik olarak rahatlatıyor ve bize acı veren olayların üzerimizdeki etkisini azaltıyor.

  • Doğada zaman geçirmek kendimizi hem duygusal hem de fiziksel olarak iyi hissetmemize yol açıyor. Kan basıncını ve kalp atışını düzenliyor, stresi azaltan hormonların salgılanmasını sağlıyor, kas gerginliğini alıyor, daha fazla D vitamini almamızı sağlıyor, fiziksel aktivitenin artmasıyla sağlıklı kiloda kalmamıza yardımcı oluyor, göz sağlığımızı koruyor ve görme sorunlarının giderilmesine destek veriyor.

  • Dikkat bozukluğu ve hiperaktivitesi olan çocuklar doğada düzenli vakit geçirmeye başladığında belirtiler geriliyor.

  • Penceresinden ağaçları ve doğayı gören öğrencilerin okuldaki başarısı artıyor. Ağaçlara bakmak, öğrenmeyi kolaylaştırıyor, konsantrasyonu artıyor.

  • Hastanelerde pencereden ağaçları gören veya hastanedeki odalarda, koridorlarda ağaç manzaralı resimler olan hastaların daha hızlı iyileştiği, ağrıları daha rahat tolere ettiği görülmüş.

  • Doğada düzenli vakit geçirenlerde uyku problemi görülme ihtimali daha az.

  • Doğa, bağışıklık sistemimizi de olumlu etkiliyor.

  • Evimiz dahil, iç mekanlarda daha çok kirli havaya maruz kalıyoruz. Dışarda ve özellikle doğada geçirdiğimiz zamanı artırarak bu durumu tersine çevirebiliriz.

  • Negatif iyonlar, doğal antidepresan görevi görüyor. Yağmur sonrası havanın kokusu ve ferah bir his vermesi, su kenarlarında kendimizi daha rahatlamış hissetmemiz negatif iyonun da bir etkisi…

Uzun lafın kısası; hiç olmazsa arada sırada vakit ayırıp kent ormanlarına gitmek; her gün yürüyüş yapıp parklardan geçmek, birkaç ağaç görmek, denize bakmak bile bize iyi gelebilir.

***

Sosyal Medyadan İnciler

Sosyal medyada özellikle de Twitter’da #SokakHayvanlarıSahipsizDeğil etiketi son zamanların hayvan hakları ile ilgili en aktif konu başlıklarından bir tanesi olmayı sürdürüyor. Sokak canlarının toplanarak barınaklara götürülmesi, Erzincan Bakımevi’nden sosyal medyaya yansıyan korkunç katliam görüntüleri ve yasaklı ırkların kayıt süresinin dolmasının ardından zavallı hayvanların sokaklara ve ormanlara terk edilmesi hayvanseverlerin de gündeminde.

Twitter’da hayvan hakları savunucuları hem farkındalık yaratmak hem de birbirlerine destek olmak adına büyük çaba sarf ediyor.

Yetkililer bu sesi duyarlar mı, son aylarda yaşanan dramın farkına varırlar mı? Bekleyip göreceğiz.

***

Kimi Takip Etsek?

Doğayı ve ağaçları seviyorsanız Instagram’daki tree_magic hesabını takibe almanızı öneririm. Yaklaşık 500 bin kişinin takip ettiği bu hesapta, dünyanın dört bir yanından amatör ve profesyonel fotoğrafçıların çektiği, ağaçların ya öznesi ya da fonu olduğu nefis doğa fotoğraflarını bulabilirsiniz.

***

Haftanın Karesi

Barınak kedisi Stephen ile tanışın. Stephen herkesin gözdesi. Stephen’ın en sevdiği şeyler renkli kazaklar ve kameralara poz vermek.

Fotoğraf: @Doctor1Hundred/ Twitter