Görülmesi gerekenleri görüp, duyulması gerekenleri duyduktan sonra döndük yine kürkçü dükkanına.
Hayat bir biçimde akıyor.
Herkesin kendince planı varken, hayat da kendi planını uyguluyor.
Artık kim kime üstünlük sağlarsa...
***
Gittiğim, gördüğüm her yerde CHP'nin kurultayının konuşulduğunu görünce şaşırmadım desem yalan olur.
Memleketin onca sorunu içinde her kafadan CHP ile ilgili yorumlar dinledim.
En çok da Kılıçdaroğlu ile ilgili.
Ne çok seveni (!) varmış meğer...
***
Kurultay sonunda değişim bekleyenlerin umudu başka bahara kalmış gibi görünüyor.
Gerçi değişim gerekli mi ya da değişim neyi değiştirecek orası da ayrı bir tartışma konusu.
Siyasetin isim üzerinden değil de, üretilmiş politikalar üzerinden yapılması gerektiğinde birleşmenin pek de mümkün olmadığını gösterdi tartışmalar bana.
***
Türkiye 2018 yılıyla birlikte zorlu ve çetin bir sürece girdi.
2019'un başında iyice hareketleneceği açıkça görünen siyaset arenasında asıl yol ayrımı yaşayacağımız yıl.
Dinci faşizmin her geçen gün artırarak sürdürdüğü baskılar, belli ki tüm muhalefeti kapsayacak.
Sivil toplum örgütlerinden başlayan baskılar, kişileri ve en son da muhalefet partilerini içine alacak.
***
Kendileri gibi düşünmeyenleri düşman ilan etmek için olmadık yol ve yöntemleri denemekten, bunun için de siyasetin en kirli dilini kullanmaktan çekinmeyen iktidar şakşakçıları için 2018 gittikçe gerginleştirilen günler demek.
Toplumu daha çok ayrıştıran, nefreti daha yaygınlaştıran bu dil ile başa çıkmak imkansız mı?
Değil elbette.
***
Toplumsal ve ekonomik sorunları daha öne çıkaran, bölünmeye ve ayrıştırmaya değil birlikteliğe ait tümceler kurmak gerekiyor.
Ve her şeyden önemlisi de ortak payda da buluşmak.
Birbirinden farklı gibi görünen, ancak iktidarın baskısı karşısında birleşmek zorunda olan muhalefet için başkaca çıkar yol yok.
Farklılıkları bir kenara bırakarak, ortak noktalarda birleşerek ve tek bir kişiyi ötekileştirmeyen bir dil kullanarak aşabiliriz bunca baskıyı.
***
Demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü gibi herkesin ortaklaşacağı konular yerine, siyasi partilerin yönetim kadrolarıyla zaman kaybetmek, tam da iktidarın istediği şey.
Toplu halde dokunamayacağını bildiği uzlaşmaları, sert ve acımasız dille eleştirmeyi sürdürecek.
Böylece muhalefet blokunu küçük parçalara ayırarak yutması kolaylaşacak.
***
CHP'nin kurultayı için o niye seçilmedi, bu neden seçildi gibi tartışmaların yerine, siyaseti daha somut konular üzerinden tartışarak geçirmeliyiz zamanımızı.
Örneğin eleştireceksek eğer, kimin neden seçildiği/seçilmediği yerine, kurultayın sonunda açıklanan bildiriyi tartışmaya açmalıyız.
Sahi, kaç kişi bildiriden haberdar?
Kaç kişi okuyup üzerinde düşündü acaba?
***
Katkı olsun diye bir örnek ben vereyim.
Sonuç bildirgesinde laiklik yeteri derecede yer buldu mu acaba?
Diğer muhalefetle buluşulacak ortak noktalara ne derece yer verildi?
Bunu tartışsak daha yararlı değil mi?