2003’te Türkiye PEN Merkezi, Türkiye Yazarlar Sendikası, Edebiyatçılar Derneği’nce   geliştirildi. 27 Kasım 2003’te Mexico City’de Uluslararası PEN Dünya Kongresi’nde Türkiye ile birlikte 14 Şubat, Dünya Öykü Günü olarak kutlanmaya başlandı. Kanguru Kültür Merkezi kesintisiz 14 yıldır sürdürdüğü "Dünya Öykü Günü" etkinliğini, kendi kaynakları,  olanaklarıyla yine İzmir’de yaşama geçiriyor. 17 Şubat’ta kutlanacak olan günün onur konuğu Lütfiye Aydın. Bu özel gün için Lütfiye Aydın’ın kaleme aldığı Dünya Öykü Günü Bildirisi'ni paylaşarak, tüm öykü yazarlarının günlerini kutluyorum.

***

“Sözlükler ‘Bir olayın sözlü ve yazılı olarak anlatılması’ diye tanımlasa da bunca basit değil; aksine karmaşık bir dilsel yapıntıdır öykü.

Çok uzun ya da çok kısa olabildiği gibi hiçbir kalıba sığmayacak denli geniş ve derin bir türdür.

Kimi kez anlamda anlamsızlık ya da tam tersi anlamsızlıkta anlam içerir; kimi kez komşu avlusu kadar açık bir masal kapısı kadar da kapalı, gizemlidir kimi zaman: ’Kara’ ya da satirik, grotesktir; belki bıyıkaltı gülümseme, belki geçmişin tutanakçısı ya da geleceğin habercisi. Özce, bir tılsımdır öykü. (…)

Bütün yazınsal türlerden izler taşıyan; tiyatroyla hısım, sinemayla ahbap, şiirle kapı komşu bir gerçeklik.

Canı istediğinde Üç Birlik Kuralı’na uyan, değilse buna da boş veren; dramatik olabildiği kadar da romantik, gerçekçi ya da fantastik olabilen öykü, kendi istediği kadar uzun ya da kimi zaman bir paragrafa sığacak kadar kısa da olabilen salt bir kurmaca, kimi kez de bir gerçekliğin yeniden üretilmesiyle oluşabilen bir yapıntı.

Sırasında yazarına bile isyan bayrağını çekip kendi sonunu belirleyen bir anarşist, ya da bir inanmış kadar kuralcı olabilen öykünün, eski dostlarımız olan bildik halk hikayelerinden, masallardan istediğince etkilenmesi ya da onlardan hareketle kendisini yeniden var edebilmesi de özgürlük alanlarındandır. (…)

Kimi kez ağıt kimi kez türkü, şarkı, destan gibi şiirsel tatlarla anlatıldığı için, Cemal Süreya’ya göre ‘Şiirin uzun saçlı kızkardeşi’ dir. Bakmayın ufak tefekliğine; ele avuca sığmaz, harika bir çocuk olduğu kadar bilge bir yetişkindir de öykü.

Özetle, yaşamdır; yaşamın en çarpıcı anlarının anlatımıdır.

Çehov’dur, Maupapassant’dır, Faulkner’dır Mallaparte’dır, Turgenyev’dir; Kafka’dır, Jack London’dur, Hemingway’dir, İvo Andriç’tir…

Ömer Seyfettin, Refik Halit Karay, Sabahattin Ali, Sait Faik, Orhan Kemal; Yaşar Kemal, Samim Kocagöz, Vüsat O.Bener, Bilge Karasu, Haldun Taner, Nezihe Meriç, Necati Cumalı, Tarık Dursun K., Füruzan, Ayla Kutlu, Burhan Günel, Erendiz Atasü, Cemil Kavukçu, bu günün kurucularından Özcan Karabulut’tur.”

Evet Lütfiye Aydın’ın dediği gibi; “öykü yaşamdır; yaşamın en çarpıcı anlarının anlatımıdır.”

 ***

Türk öykücülüğünde toplumun ezilmiş, hakkı yenmiş, duyarlıklı iç dünyalarına ulaşılmamış insanlarını yazan  Füruzan; siyasal yaşamda, romancılıkta iz bırakan Yılmaz Karakoyunlu da yok artık!

Anılarına saygıyla…