Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından erken seçim talebi kapsamında ilk mitingine Samsun'da başladı. 

Ekrem İmamoğlu'nun Samsun mitingi için gönderdiği mesaj şu şekilde oldu:

"Atatürk'ün ve gençliğin şehri Samsun'un güzel insanları, benim kıymetli candan hemşehrilerim, sizleri saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.

Samsun millete güvenerek yola koyulmanın simgesidir. Büyük ve haklı bir dava uğruna Samsun'a adım atanlar mutlak başarırlar. Samsun kendisine güveneni mahcup etmez. 1919'da mahcup etmemişti, yine etmeyecek. Milletin egemenliğini hakim kılmak için yola çıkanlar yine başaracak. Bugün ülkemiz tek adamın egemenliğine dayanan bir sistemin çöküş dönemini yaşıyor. Baştan aşağı adaletsizlik üreten bir sistem bu.

"YA ADALET YA ESARET!"

Gelir dağılımında adalet yok, eğitimde adalet yok, sağlıkta adalet yok, devlet imkanlarına erişimde adalet yok. Artık hiç kimse mahkemelerde adalet dağıtıldığına inanmıyor. Milletçe adaletsizliğin pençesinde hayata tutunmaya çalışıyoruz. Bir asır önce büyük bir uyanış ya istiklal ya ölüm diyerek bu topraklarda başlamıştı. Biz de yola ya adalet ya esaret diye çıkıyoruz. Emekle, birlikte, kararlılıkla ve sevgiyle, birbirimize sahip çıkarak, ailemize, milletimize ve yok yere hapse attıkları gençlerimize sahip çıkarak bu mücadeleyi sürdüreceğiz.

Sizler bir asır evvel kurtuluşa yürüyüşün başladığı Samsun'un ne kadar şerefli, kudretli ve vatanperver olduğunu bu sefer burada olduğu gibi meydanlarda, sokaklarda, sandıklarda güçlü bir şekilde göstereceksiniz. Bizi umutsuzluğa, çaresizliğe esir edemeyecekler. Yoksulluğa, eşitsizliğe esir edemeyecekler. Şimdi bir yandan meydanlarda toplanıp sözümüzle, gücümüzle kötülerin içine korku salmaya devam edeceğiz. Bir yandan da gir büyük iktidar yürüyüşü başlatacağız.
Bu bir şahsın, bir partinin iktidar yürüyüşü değildir. Bu yürüyüş, bu toprakların öz evlatlarının, milletin yürüyüşüdür. Hedefimiz kardeşliğin, birliğin, eşitliğin iktidarıdır. Hedefimiz adaletin iktidarıdır, adaletin. Bizler kendimiz için değil, herkes için adalet istiyoruz. Sevgili hemşehrilerim, vakti gelmiş bir değişimin karşısında hiçbir güç duramaz.

"MİLLETİN YÜRÜYÜŞÜNÜ HİÇ KİMSE ENGELLEYEMEZ"

Milletin yürüyüşünü hiç kimse engelleyemez. Yeter ki biz hedefe adım adım büyüyen bir azimle, adım adım büyüyen bir cesaretle yürüyelim. Hedefe koşarak değil, adım adım yürüyerek varacağız ama her adımda yeri göğü inleteceğiz, yeri göğü!

Demokrasi ve adalet mücadelemizin bugünkü adımı milletin iradesini hiçe saymaya kalkanlara milletin imzasıyla hadlerini bildirmektir. "Adayımı yanımda, sandığımı önümde istiyorum" diyen imza kampanyasıyla bu millete, bu zulmü reva görenlere karşı milletçe bir demokrasi dersi vereceğiz. Derhal seçim yapın ve bütün adaylar serbestçe yarışsın diyoruz.

"HEP BİRLİKTE ADALETİN İKTİDARINI KURACAĞIZ"

On milyonlarca vatandaşın imzasını önlerine koyduğumuzda sandıktan da, milletten de kaçamayacaklar. Görev sizdedir! Görev Samsun'dadır! Atatürk'ün emaneti Karadeniz'in cesur gençlerindedir! Etrafınızda imzasını almadığınız hiç kimse kalmasın. Ev ev, dükkan dükkan, sokak sokak imza toplayın. Milletimize güler yüzün, paylaşmanın ve Türkiye sevdasının bu zor günlerde bizi nasıl birleştireceğini gösterin. Ben de Silivri'deki hücremde görevimin başındayım. Hücrem sizlerin mücadelesiyle, bu yolun sonundaki güzel günlerin ışığıyla aydınlanıyor. Biliyorum, başaracağız! Hep birlikte başaracağız! Hep birlikte adaletin iktidarını kuracağız.
Yolumuz açık olsun! Her şey çok güzel olacak. Kalın sağlıcakla."

CHP Lideri Özgür Özel, İmamoğlu'nun mektubunun okunmasının ardından kalabalığa seslendi. 

Özel'in açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde: 

"Tam 106 yıl önce, 19 Mayıs'ta, tam da burada, Samsun'daki Tütün İskelesi açıklarına bir vapur demirledi. İstanbul'dan yola çıkan o vapur, dört gün boyunca Karadeniz'in dalgalarıyla çırpınarak, boğuşarak Samsun'a gelmişti. O vapuru Anadolu adına, Samsun adına ilk karşılayan, yanaşan, vapurun üzerine çıkan ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e "Hoş geldin, emrindeyim" diyen kişi Binbaşı Mahmut Ekrem'di.

O gün Gazi Paşa'yı Kurtuluş Savaşı için karşılayan Ekrem'di. Bugün kurtuluşumuzun yürüyüşünü başlatacağımız, ilk adımı atacağımız bu günde Ekrem Başkanı yüz binler karşılıyor Samsun'da. Yüz binler! O gün hepimiz adına bir Ekrem karşıladı Mustafa Kemal'i.

Bugün bir Ekrem'i hepimiz karşılıyoruz. Çünkü bir Ekrem hapiste, milyonlarca Ekrem meydanlardayız! Size, size ilk mitingi Samsun'da yapma kararı verdiğimiz görüşmelerimizde "Başlangıç Samsun'a yakışır. İlk adım Samsun'a yakışır" diyen Ekrem İmamoğlu'nun selamlarını getirdim. Bugün burada bizimle birlikte olmak inancıyla, kararlılığıyla yola çıkan ancak çeşitli gelişmelerden dolayı İstanbul'da kalan Dilek Hanım'ın, Dilek İmamoğlu'nun, Ekrem Başkanımızın hepimize emanetleri Beren'in, Semih'in, Selim'in selamlarını getirdim.

"BİZ SIRTIMIZI AMERİKA'YA DEĞİL, MİLLETE DAYIYORUZ!"

Kim millete rağmen bir şey yapmaya çalışmışsa sonu hep hüsran olmuştur. Bugün de gücünü milletten almayanlar, millete değil, okyanus ötesine, başka ülkelere, başka kıtalara, başka liderlere göz kırpanlar kaybetmeye mahkumdur. Biz sırtımızı Amerika'ya değil, millete dayıyoruz! Biz gücümüzü Trump'tan değil, milletten alıyoruz! Dün işgale gelenlere kırmızı harf selenler vardı, bugün darbe yapmak için yurt dışından icazet alanlar var. Dün ihanet ettiği halktan kopup İngiliz zırhlısıyla kaçanlar vardı, bugün millet iradesinden korkup sandıktan kaçanlar var."

"BU TEK ADAM DÜZENİNE, BU CUNTAYA BAŞKALDIRIYORUZ!"

Ve dün 7 düvele karşı direnenler vardı, bugün cuntaya, cuntacılara karşı başkaldıran Saraçhane, başkaldıran Maltepe, 81 ilde sokaklara akan milyonlar, Samsun'da ilk adımı atan kahramanlar var. Hep birlikte, hep birlikte bu düzene, bu tek adam düzenine, bu cuntaya başkaldırıyoruz! Başkaldırıyoruz! Başkaldırıyoruz! Sayın Erdoğan, Samsun'da Cumhuriyet Meydanı'ndayım.

AK Parti'den 21 Mart'ın resmi tatil olması için kanun teklifi! AK Parti'den 21 Mart'ın resmi tatil olması için kanun teklifi!

"MİLLET SENİ SANDIĞA ÇAĞRIYOR, VAR MISIN?"

Senin çevrelediğin alan sığmadı, taştık, yan meydanlarda miting yapıyoruz. Samsun inliyor! Seni bir şeye davet ediyor. Var mısın? Sandığa var mısın? Korkma! Korkma! Milletten korkanın sonu abad olmaz. Millet seni sandığa çağırıyor! Sandığa çağırıyor! Millet erken seçimin ilk adımını yine Samsun'dan atıyor.

Millet sandık istiyor. Artık millet başında emekliyi aç bırakan, asgari ücretliyi süründüren, gençleri işsiz bırakan, gençlerin gelecek umudunu söndüren ve seçimi kazanamayacağını anlayınca geldiği demokrasi direncinden inen, sandıktan kaçan, sandıktan korkan bir otokrat istemiyor! Millet, demokratlar seçim istiyor, seçim! Değerli Samsunlular, değerli Samsunlular, ben bu Erdoğan'ın yaptığının adını koyduğumdan beri asla asla uyku uyumuyor.

Darbeci olduğunu, cuntacı olduğunu söyledim. Sürekli buna itiraz ediyor. Dünyada iki tür darbe var. Bunun biri askeri darbe, bir diğeri sivil darbe. İkisinin de bir planı, başında bir cuntası olur. Türkiye'nin 19 Mart'ta karşı karşıya kaldığı şey bir sivil darbedir ve bu darbenin başındaki cuntanın karargahı saraydır. Silahı yargıdır, mühimmatı, mermisi yalandır, iftiradır.

Cunta bu kez kamuflajla değil, üzerine savcı, başsavcı, hakim cübbesi giyerek gelmiştir. Seçimle gelenler seçimle gitmek istememektedir. Bunun adı darbedir. Bu darbeyi püskürten 10 milyonlara selam olsun! Sarachane'de 7 gece direnenler, 81 ilde sokaklardan taşanlar, Maltepe'de 2.2 milyonla o meydanın rekorunu kıranlar, 15,5 milyon kişi sel olup da dayanışma sandıklarına akanlar bu darbe girişimini püskürtmüştür.

Geldiler, seçtiler, tarihe geçtiler! Hepinizi, her birinizi ayrı ayrı kucaklıyorum! Selam olsun hepinize! Selam olsun hepinize! Şimdi karşımızdaki cunta devlet ve hükumetin içindeki küçük bir azınlıktır. Bunlar ne millettir ne de anlatmaya çalıştıkları gibi devlettir. Bunlar milleti de devleti de temsil etmiyor. Çıkmışlar FETÖ'cülerin ağzıyla "Biz devletiz, devlet aklı vardır." diyorlar. Oysa siz kim oluyorsunuz da Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin yerine geçmeye kalkıyorsunuz? Siz bir avuç ihtiras sahibi cuntadan başka bir şey değilsiniz! Oysa biz milletiz, haklıyız, güçlüyüz ve biz kazanacağız! Bu milletin coşkusunun karşısında bir avuç cuntacı duramaz.

"MİLLETİN SOFRASINDAN KALKIP DA TRUMP'IN SOFRASINA OTURAN"

Türkiye Cumhuriyeti'ni bu cuntadan, devleti suç örgütü gibi yöneten bu iktidardan ilk sandıkta kurtaracağız, ilk sandıkta! Buradan bu darbeyi yapanlara soruyorum. Hangi sofrada büyüdünüz siz? Milletin elinden o tarhanayı içmediniz mi? Milletin verdiğiyle büyümediniz mi? O sofrayı kuran milletimize şimdi niye ihanet ettiniz? Elinde Türk bayrağı taşıyana nasıl terörist dediniz? Bu milletin güzel evlatlarını nasıl alıp da içeri tıktınız? Bayramda anasından, babasından, kardeşinden ayrı tuttunuz.

Milletin sofrasından kalkıp da Trump'ın sofrasına oturan Erdoğan'a soruyorum. Bu millet bunun hesabını soracak sana! Bu millet bunu yanına bırakmayacak! Gazetecilerin hedefi sadece muhalefet, ana muhalefet değil. Türkiye'de siyaseti tasfiye etmek istiyorlar. Artık milletin desteği arkalarında yok. O yüzden millete ihtiyaç duymayacakları bir sistem kurmaya kalkıyorlar. Sadece CHP, sadece muhalefet partileri değil, AK Parti ve MHP'de siyaset yapanlar, onların siyaseti de tehdit altındadır ancak henüz kendileri bilmiyorum bunun ne kadar farkındadır. Bu cunta başarılı olursa demokratik siyaseti tasfiye edecektir.

Devletin geleneğini savunan tüm bürokratik sistem ortadan kalkacak, milletin egemenliğine dayanan bu rejim gidecek, Rusya'daki gibi sonuçları önceden belli, rakibi önceden belli, katılım oranı düşük, oy oranı çok yüksek seçimlerle demokrasi varmış gibi yapılmak istemektedir. Bu topraklar bu demokrasiyi, bu Türkiye'nin dört bir yanında milyonlarca şehit ile toprağı, toprakları suladıkları şehit kanlarıyla kurdukları bu ülkede Mustafa Kemal'e padişahlık teklif edilmişken, krallık teklif edilmişken, seçimsiz, ebedi cumhurbaşkanlığı teklif edilmişken o bunları bir kenara atıp ille de meclis, ille de demokrasi demiştir.

Hedefimiz, hedefimiz güçlü bir parlamento, güçlendirilmiş parlamenter sistem, kuvvetler ayrılığı ve cumhurbaşkanının ve başbakanın ayrı ayrı olduğu, birbirine saygılı olduğu, ikisinin de milletin önünde eğildiği bir sistemi Ekrem Başkanımızla birlikte el ele, omuz omuza en kısa zamanda kuracağız. Gücünü sandıktan alan AK Partili siyasetçiler, gücünü, makamını, mevkiini sandığa borçlu MHP'li siyasetçiler, bu darbe girişimi bize değil, hepimize'dir. Bu darbe girişimi demokrasiye, bu darbe girişimi milletin seçme, senin de seçilme hakkınadır. Erdoğan'ın bundan sonra seçim istemediğini artık yavaş yavaş bütün dünya anlamakta, hissetmektedir. Korkmayın! Trump'a da sığınsa, Putin'in de desteğini alsa onun karşısında tüm 7 devletin işgaline, emperyalist işgale bir başına direnmiş ve başarmış Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün evlatları vardır! Evlatları vardır! Evlatları vardır!

Kendi girdiği seçimde cumhurbaşkanı ünvanını alan, 19 Mart'ta kendinden sonraki cumhurbaşkanına, cumhurbaşkanı adayımıza kumpas kuran, darbe yapmaya çalışan, cuntanın başına geçen Recep Tayyip Erdoğan artık cunta başkanıdır! Ve onun mürekkebinden yetkiyi milletten almayanlar, onun dolma kaleminin mürekkebinden kağıda dökülen sözde bakanlar. Bakan demokrasilerde olur. Bakan oyu milletten alır, milletin gözünün içine bakar.

"DEMOKRASİ TOKADINI YİNE YİYECEKSİNİZ!"

Millet ne istiyorsa onu yapar ama yangına, orman yangınına itfaiye yollarken bile cumhurbaşkanından talimat bekleyenden, milletin değil onun gözünün içine bakandan bakan olmaz. Bunlar Trump'ın bakan yerine atadığı sekreterleri gibi her birisi sekreterdir ama bu sekreterlere söylüyorum. Geçen 1 yıl önce, 31 Mart seçimlerinde 17'niz bir oldunuz, cumhurbaşkanınızla hep birlikte gittiniz. İstanbul'da Ekrem Başkanımızın karşısına alayınız geçtiniz, demokrasi tokadını yediniz. Yine yiyeceksiniz! Bizim devlet geleneğimizin özü adalettir. Buradan bütün Türkiye'ye ifade etmek isterim ki biz Fatih Sultan Mehmet'in "Kadıyı satın alırsan adalet ölür. Adalet ölürse devlet ölür" diyen Fatih Sultan Mehmet'in ve biz "Memlekette adalet mevcut değilse orada anarşiden başka bir şey yoktur, hükümet yoktur" diyen Mustafa Kemal Atatürk'ün söylediklerini bilen, devletin içinden adaleti çekersen geriye sadece bir çete kalır; silah kullanan, insanları özgürlüğünden alan, para toplayan ama millete değil başkalarına hizmet eden yapı demokratik bir devlet değil, cuntanın çetesidir."

Kaynak: Haber Merkezi