Siyasetin tansiyonunun bir an olsun düşmediği bir dönemde, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin belediyelerine yönelik art arda gelen soruşturma ve tutuklama dalgalarına karşı en net ve en kararlı mesajlarından birini verdi. Ancak bu mesajın verildiği yer, bir miting alanı ya da bir basın toplantısı salonu değil, geleceğe umutla atılan bir adımın simgesi olan bir temel atma töreniydi. Özel, İstanbul Ataşehir Belediyesi tarafından inşa edilecek Yuvamız Ataşehir Çocuk Gündüz Bakımevi'nin temel atma töreninde yaptığı konuşmayla, partisine yönelik baskılara boyun eğmeyeceklerini ve tüm engellemelere rağmen halka hizmet götürmeye devam edeceklerini ilan etti.
İki ateş arasında CHP'li belediyeler: Yargı tacizi ve mali abluka
Özgür Özel, konuşmasının merkezine, CHP'li belediyelerin son dönemde maruz kaldığı ve "çifte kıskaç" olarak nitelendirdiği baskı politikalarını yerleştirdi. Bir yanda adliye koridorlarında yürütülen ve "siyasi" olarak tanımladığı soruşturmalar, diğer yanda ise merkezi hükümet tarafından uygulanan mali baskılar... Özel, bu durumu, "bir yandan yargı tacizi yaşadıklarını, bir yandan da ödeneklerin kesildiği bir dönemi yaşadıklarını" sözleriyle özetledi.
Yargı tacizi olarak nitelendirilen süreç, seçilmiş belediye başkanları ve bürokratlar hakkında açılan davaları, gözaltıları ve nihayetinde gelen tutuklama kararlarını kapsıyor. Özel, bu sürecin hukukiliğini sorgularken, en çarpıcı örnek olarak "insanların gönüllü olarak belediyeye yaptıkları bağışlar üzerinden dahi tutuklandığını" öne sürdü.
Mali abluka ise, belediyelerin en önemli gelir kaynaklarından olan merkezi hükümet paylarının (İller Bankası ödenekleri gibi) kesilmesi veya geciktirilmesi anlamına geliyor. Bu ödenek kesintileri, belediyelerin personel maaşlarını ödemekten, çöp toplama, yol yapımı gibi en temel hizmetleri sunmasına kadar tüm faaliyetlerini doğrudan etkileyen bir silaha dönüşüyor. Özel, partisinin belediyelerinin işte bu iki ateş arasında halka hizmet vermeye çalıştığını vurguladı.
'İçerideki arkadaşlarımız en kısa sürede çıkacaklar'
Konuşmasında karamsar bir tablo çizerken, Özgür Özel'in parti örgütüne ve kamuoyuna verdiği umut mesajı, törenin en çok akılda kalan anlarından biri oldu. Haksız yere tutuklandıklarına inandığı belediye başkanları ve parti yöneticilerine "içerideki arkadaşlarımız" diye seslenen Özel, onların özgürlüklerine kavuşacaklarına dair sarsılmaz bir inanç taşıdığını belirtti. "İçerideki arkadaşlarımız elbette en kısa sürede çıkacaklar" ifadesi, sadece bir temenni değil, aynı zamanda bu tutuklama kararlarının hukuki dayanaklarının zayıf olduğu ve er ya da geç adaletin tecelli edeceği yönündeki bir iddianın da altını çiziyordu.
Bu mesaj, cezaevindeki belediye başkanlarına ve ailelerine yönelik bir moral ve dayanışma çağrısı olduğu kadar, iktidara yönelik de bir meydan okumaydı. Özel, bu sözleriyle, CHP'nin bu hukuki süreçler karşısında pes etmeyeceğini, arkadaşlarını yalnız bırakmayacağını ve siyasi mücadeleyi her alanda sürdüreceğini ilan etmiş oldu. Bu, partinin, yaşananları bir "yıldırma politikası" olarak gördüğünü ve bu politikaya karşı dimdik ayakta duracağını gösteren kararlı bir duruştu.
Zor şartlar altında hizmet yarışı: 'İşte bizim belediyeciliğimiz bu'
Özgür Özel, iktidarın yarattığını iddia ettiği tüm bu zorluklara rağmen, CHP'li belediyelerin hizmet üretme azminden hiçbir şey kaybetmediğini örneklerle anlattı. Konuşmasını yaptığı temel atma törenini bu duruşun en somut kanıtı olarak gösteren Özel, "Belediyelerimiz hala bu şartlar altında açılış yapıyor, temel atıyor" dedi. Bu, "Siz ne kadar engellerseniz engelleyin, biz halkımıza verdiğimiz sözleri tutmaya ve onlara hizmet götürmeye devam edeceğiz" mesajıydı.
Ataşehir'de temeli atılan çocuk gündüz bakımevi gibi sosyal projelerin, CHP'li belediyelerin önceliğinin ranta değil, insana, kadına ve çocuğa yönelik olduğunu gösterdiğini belirtti. Bu, aynı zamanda iktidarın "beton ve mega proje" odaklı belediyecilik anlayışına karşı, sosyal ve insan odaklı bir belediyecilik modelini öne çıkarma stratejisinin de bir parçasıydı. Özel, başta ev sahibi Ataşehir Belediye Başkanı olmak üzere, baskı altında çalışan tüm İstanbul'daki belediye başkanlarına ve belediye çalışanlarına teşekkür ederek, sergilenen dayanışmanın ve ortak mücadelenin önemine dikkat çekti.