Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin gelecekteki yol haritasını ve kendi liderlik anlayışını, keskin ve iddialı ifadelerle kamuoyuna duyurdu. Siyasi arenada büyük yankı uyandıran açıklamasında Özel, liderlik sorumluluğunun ve hesap verebilirliğin altını, kendi kariyerini ortaya koyarak çizdi. Gelecek genel seçimler için iddiasını net bir şekilde ortaya koyan Özel, partisinin sandıktan birinci olarak çıkamaması durumunda, siyasi kariyerine nokta koyacağını açıkladı.
Bu kararlılığını, "Seçimlerde birinci parti olarak çıkamazsak o gece siyaseti bırakacağım" sözleriyle ifade eden CHP lideri, bu duruşun sadece kişisel bir karar olmadığını, aynı zamanda bir ilkenin de yansıması olduğunu belirtti. Başarısızlık sonrası görevde kalma alışkanlığını eleştiren Özel, "Ben kaybedilmiş seçimin şarkısını bile terk etmek gerektiğine inanıyorum" diyerek, yenilginin ardından bir yenilenme ve değişim sürecinin zorunlu olduğuna işaret etti. Bu felsefesini, son yerel seçimlerdeki kampanya sürecinde, daha önce kullanılmış ve başarısızlıkla anılan seçim şarkılarını geride bırakarak, somut bir şekilde hayata geçirdiklerini de hatırlattı. Bu rest, Türk siyasetinde sıkça eleştirilen "başarısızlığa rağmen koltukta kalma" kültürüne karşı yapılmış, radikal ve dikkat çekici bir meydan okuma olarak yorumlandı.
'Kayıt dışı siyasete' son: Kurumsal ve şeffaf bir CHP hedefi
Özgür Özel, liderlik vizyonunun sadece seçim sonuçlarına endeksli olmadığını, aynı zamanda partinin iç işleyişine ve yönetim anlayışına dair de köklü bir değişim hedeflediğini vurguladı. Özellikle "kayıt dışı siyaset" olarak tanımladığı, şeffaf olmayan ve liyakate dayanmayan yönetim alışkanlıklarına son vereceklerinin altını çizdi.
Geçmişte birçok partide görülen ve kamuoyunda sıkça eleştirilen, resmi bir görevi olmadan parti politikalarına yön veren "gölge danışmanlar" dönemini kapatacaklarını belirten Özel, "Kimsenin bilmediği 'kıymeti kendinden menkul' danışmanlar kadrosuyla çalışmak yok. Çalıştığımız danışmanlar kayıtlı şekilde partide yerini alıyor, alacak" ifadelerini kullandı. Bu yaklaşım, CHP'nin yeni dönemde, daha kurumsal, hesap verebilir ve şeffaf bir yapıya bürünme arzusunu ortaya koyuyor. Liyakatin ön planda olduğu, her bir görevlinin sorumluluk alanının net bir şekilde tanımlandığı ve parti politikalarının, kişisel ilişkiler veya gizli ajandalar yerine, kurumsal akılla belirlendiği bir yönetim anlayışı, Özel'in "yeni nesil CHP" vizyonunun temel taşlarından birini oluşturuyor.
CHP'nin yeni ufku: 'Yasaksız Türkiye, vizesiz Avrupa'
Genel Başkan Özgür Özel, partisinin topluma sunacağı gelecek vizyonunun ana hatlarını da çizdi. Vatandaşların en temel beklentilerine odaklandıklarını ve "gelecek umuduna dokunacaklarını" belirten Özel, bu vizyonu "Yasaksız Türkiye, vizesiz Avrupa" sloganıyla özetledi. Bu iki hedef, aslında CHP'nin hem iç politikada hem de dış politikada izleyeceği yol haritasına dair önemli ipuçları taşıyor. "Yasaksız Türkiye", temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alındığı, düşünce ve ifade özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırıldığı, demokratik ve çoğulcu bir toplumu hedeflerken; "vizesiz Avrupa" ise, Türkiye'nin yüzünü yeniden Batı'ya dönmesi, Avrupa Birliği ile ilişkileri onarması ve uluslararası alanda saygın bir konuma gelmesi idealini simgeliyor.
Özel, bu hedeflere ulaşmak için, vatandaşın zihnindeki CHP algısını da dönüştürmeyi amaçladıklarını belirtti. Bu dönüşümün dört ana hedefi ise şöyle sıralandı:
-
Vatandaşta, “CHP gelirse ülkeyi yönetebilir” algısını güçlü şekilde oluşturmak.
-
Vatandaşın, “CHP iktidara gelirse gerginlik düşer” diye düşünmesini sağlamak.
-
CHP’nin dış politikada daha başarılı olabileceğine inanmalarını hedeflemek.
-
Vatandaşın, “CHP gelirse ekonomi düzelir, Türkiye Avrupa Birliği’ne (AB) tam üye olur” diye düşünmesine önem vermek.
Bu hedefler, CHP'nin, sadece muhalefet eden değil, aynı zamanda iktidara hazırlanan, somut çözüm önerileri olan ve ülkenin temel sorunlarına dair net bir vizyon ortaya koyan bir "alternatif" olma stratejisini yansıtıyor.
Operasyonlar karşısında 'iftiraya teslim olmuyoruz' duruşu
Özgür Özel, son dönemde CHP'li belediyelere ve özellikle İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'na yönelik yürütülen "Kent Uzlaşısı" operasyonları karşısındaki duruşlarını da net bir dille ifade etti. Hükümetin, "Bunlar çaldılar" şeklinde bir algı oluşturmaya çalıştığını, ancak toplumun büyük bir kesiminin bu algıya inanmadığını savunan Özel, yaptırdıkları anketlere göre, toplumun yüzde 70'inin bu iddialara itibar etmediğini belirtti.
Bu süreçte, "Tencere dibin kara, seninki benden kara" şeklinde, karşı tarafı suçlayarak kendini aklama yöntemini doğru bulmadıklarını vurgulayan Özel, daha farklı bir strateji izlediklerini söyledi. "Vatandaşın şunu görmesini, anlamasını istiyoruz: Bunlar birbirini satmıyor, iftiraya teslim olmuyor, karşıladıkları krize dönük başarılı bir yönetim sergiliyor" ifadeleriyle, CHP'nin bu operasyonları, bir "dayanışma" ve "kriz yönetimi" sınavı olarak gördüğünü ve bu sınavdan başarıyla çıktıklarını göstermeyi hedeflediklerini belirtti. Bu, pasif bir savunma yerine, operasyonları, partinin birlik ve beraberliğini, liderlerinin ise zor zamanlardaki dirayetini sergilemek için bir fırsata dönüştürme stratejisi olarak öne çıkıyor.