Panik düğmesine basmak için henüz erken değil mi Karşıyaka? Geçtiğimiz cumartesi günü oynanan Mardin 1969 maçında taraftarından, futbolcusuna Kaf Kaf'ın bu ruh haline büründüğünü gördük.

3. Lig'de savunmalar elbet hata yapıyor. Sabırla topu dolaştırıp, düzene bağlı kalıp rakibin tökezlemesini beklemek varken, sanki ligin son haftasında ölüm kalım maçındaymış gibi oynadı İzmir ekibi. Hele ilk yarının son dakikalarında golü yeyince tamamen başı kesik tavuk gibi amaçsızca koştu durdu Karşıyaka. İkinci devrenin başında attıkları beraberlik golü bile o ölü toprağının atılmasına yetmedi. Maç berabere bitti. Enseyi karartmaya değer mi? Değmez. Çünkü yeni transferler bir hava getirecek gibi görünüyor. Hakan Kuş sonrası onun kalitesine yakın bir forvet nihayet bulmuş görünüyor Kaf Kaf. Can Vural, taraftarın gönlüne taht kuran adaşı Can Erdem gibi skora katkı koyacak yeteneğe sahip. Henüz alışma döneminde. Yine orta sahada oynayan Fatih Ergen usta oyuncu profilinde. Mustafa Aşan'ın yükünü hafifleten Fatih oyun kurulumunda sorumluluk almaktan, dikine oynamaktan kaçınmıyor. Furkan da artık Altay günlerine geri döndü. Hep bir tehdit oluyor. Abdülkadir beklenmedik şekilde Mardin maçında etkisizdi. Acaba daha erken Namık Barış hamlesi gelir miydi Erman Güraçar'dan. Onu bekledik ama çok geç müdahaleler geldi kenardan.

DOĞANLAR'IN UĞURUNA İNANALIM

Bornova Doğanlar Stadı'na da alışma döneminden geçiyor diyebiliriz Kaf Kaf için. Yıllardır taraftar baskısından uzak Atatürk Stadı'nda oynadıktan sonra, tribünlerin en ufak tepkisiyle oyundan düşen futbolcular da elbet kanıksayacak bu durumu. Altay'ın, Göztepe'nin, Altınordu'nun başarıdan başarıya koştuğu Doğanlar'da Karşıyaka da galibiyetler alacaktır. Biraz sabır. Hayat sadece matematikten ibaret değil. Biraz da uğura inanmalı. Bornova Stadı İzmir'e iyi geliyor ve Kaf Kaf da bundan nasiplenecek. Ama daha Ocak ayında hayıflanmaya başlamayalım. Evet Play Off treni artık kaçtı ama ligi orta sırada bitirip, gelecek yılın planlaması yapılmalı. Yılda 3 hoca değiştirmek Karşıyaka camiasına yakışmıyor. Artık her anlamda istikrar yakalanıp basketbol yapılanmasının yolundan gitmek gerekiyor. Doğru plan uzakta değil ki çok yakında oysaki. Taraftarın panik yapmayıp her iç saha maçında mesafe olarak hiç de uzak olmayan Bornova Doğanlar Stadı'nı doldurması gerekiyor ki İzmir'deki tüm maçlar kazanılsın. Deplasman maçlarını hiç hesaba katmıyorum bu yıl. Artık geçmişin muhasebesi bırakılmalı. "3 yıldır bu takım kendi yağıyla kavruldu. Kendi gençleriyle Play Off oynadı. Bu sene transferli takımın haline bak" hayıflanması sadece zaman kaybettirir. Daha çok dertlendirir. Kaf Kaf sezon başı bir risk aldı. Direkt şampiyon olmak için transfer yasağını açtı. Olmadı. Hepimizin hayatta aldığı riskler tuttu mu? Çoğumuzun tutmamıştır. Şimdi artık şartsız destek ve Kaf Sin Kaf'ı sıralamada konforlu bölgeye yerleştirmeye yardım olma zamanı.

DERSİNE İYİ ÇALIŞAN KAZANIR

Uzun yıllar sonra ilk defa futbol oynanmayan, milli takım maçlarının olmadığı ekstra bir arayı geçiriyoruz. Hele pandemi döneminden sonra 3 günde bir maçın oynandığı acımasız bir fikstürden geçtik-geçiyoruz ki bu ara ilaç oldu. Avrupa'nın büyük ligleriyle birlikte, Süper Lig ve TFF 1. Lig 14 gün kendine vakit ayırabildiği bir ortam buldu. Gerçekten bu araya futbolcular ve teknik adamlar adına çok sevindim. Futbolcular robot değil ve istirahat etmeye, kaslarının yağlanmasına, beyinlerini boşaltmaya ihtiyaçları var. Teknik direktörlerin de rahatça taktik çalışma imkanları oldu. Zaten kondisyon yüklemesini bir şekilde yaparsın ama savunma ve hücum düzenlerini, maç oynayacağız telaşı yapmadan çalışma fırsatı buldular. İşte bakalım kim daha iyi dersine çalışmış, kim daha iyi idman yaptırıyor, kim daha taktiksel hoca hafta sonunda göreceğiz. Yeterli zaman onlara verildi ve bakalım kim takımını toparlayacak. Kim iyi giden takımın üstüne eklemeler yapacak. Bu bağlamda Altınordu'nun atağa geçmesini bekliyorum. Futbola matematiksel(bilimsel) olarak bakan Şeytanlar, Ocak ayına kadar giden kötü gidişatlarına, bu 15 günlük ara sonrası son vereceklerdir. Bu arada metamatik demişken Altay'ın yeni hocası Serkan Özbalta da sayıları futbolla harmanlamayı seven bir isim. Manisa Futbol Kulübü'nde iken verdiği bir röportajda "Oyuncunun iyi yaptığı işleri kusursuz bir şekilde otomatik hale getirebilmek için gerekli olan saha içi parselasyonu, açısı, hızı ve algısı da ciddi bir cebir istiyor" demiş ve çok sayıda hücum varyasyonuna sahip olduğunu açıklamıştı. Dilerim Altay'a da bu modern futbol anlayışını yansıtır. Böylece hem bir asırlık çınar Süper Lig'de tutunmuş olur hem de İlhan Palutlu, Ömer Erdoğanlı, Okan Buruklu başarılı genç nesil hoca jenerasyonuna Özbalta da Süper Lig'de kendini ispat ederek katılır.