Rıfat Ilgaz doğruyu savunan, tavizsiz, aydın kimliğinden milim sapmayan toplumcu çizgisini son nefesine kadar yitirmemiş öğretmen yazarımızdır.
Halktan, ezilenden, haktan yana taraf olduğunu
“Sevdim haklıdan yana olabilmek için / Çalışıp ezilenden yana / Sevdim aldığım soluğu hak etmek için / Ama sevdim halkımca’’ dizeleriyle anlatmıştır “Defneler Gibi’’de...
Çok sevilen
“Hababam Sınıfı’’nı yazıp, İnek Şaban’la, Hafize Ana, Kel Mahmut, Badi Ekrem, Damat Ferit ile bizleri güldürürken düşündürtmüştür.
Kuvayı Milliyeci’dir kökten... Anılarında;
Milli Mücadele’de daha 10 yaşındadır, yazdığı savaş bildirilerini sokaklarda dağıttığını aktarır.
“Halime Kaptan’’da İnebolu’ya, Karadeniz’in hırçın dalgalarına karşın cephane taşıyan Cideli Temel Reis’in gelinini; o Kurtuluş Savaşı’nın özveri simgesi kadınını anlatmıştır.
“Karartma Geceleri’’, Rıfat Öğretmen’in kendi yaşamından kesitlerdir. Romandaki karakter, kendisiyle özdeşleşendir.
Polis, jandarma takibinden yıllarca kurtulamamıştır.
Burada bir anekdota yer verelim:
“Orhan Kemal’le Sirkeci Garı’nda bir restoranda yemekteler.
Hemen arka masada da onları izleyen bir sivil polis. Rıfat Ilgaz hep alçak sesle konuşuyor tabii.
Polis de sürekli sandalyesini masalarına doğru çekip konuştuklarını anlamaya çalışıyor.
Rıfat Hoca durumun farkında tabii.
Bir ara garsonu çağırır, bardak ister, gelince de rakıyı doldurur.
Polise kadehi uzatır, “Buyurun’’ der, o da boş bulunup yanıtlar;
“Teşekkürler, görevdeyken içmem!..’’
Tevkifler, zindanlar vız gelmiştir.
O şiirlerini -zaman zaman müstear (takma) adla da olsa- hep yazmış, gücünce toplumu uyarmaya çalışmıştır.
Faşist cunta, 12 Eylül’de TÖB-DER’li arkadaşlarıyla beraber
Cide’de onu gözaltına aldırdı.
Elleri kelepçeli, gözleri bağlı sokaklarda dolaştırıldı.
Torunu yaşındaki erler, hasta olduğunu bile bile günde 7-8 saat ayakta tutarak, sürekli aşağılayarak sistemli işkenceye tabi tuttular.
Onu tanıyan demokrat bir kaymakam durumdan haberdar olunca Cumhuriyet'ten Mustafa Ekmekçi’ye ulaştı, onun çabasıyla da serbest bırakıldı, bir sanatoryumda tedavi altına alındı.
Ilgaz, “Kırk Yıl Önce Kırk Yıl Sonra’’da gözaltı dönemini ve kendisine yardımı dokunan Samsunlu Komando Er “Azem’’i yazdı.
“Kozbeyli Bilgesi’’ Hüseyin Yurttaş “Onları Tanıdım’’ kitabında “Hep ayrıcalıklı, hep saygın şair-yazar’’ olarak tanımlar Rıfat Ilgaz’ı...
Yurttaş’a göre;
Usta en kimsesizimizin, en çaresizimizin, en yalnızımızın ve en ‘haylaz’ımızın şiirini, öyküsünü, romanını yazdı!
İkide bir onu zora sokan akciğerlerine aldırmadan mahpuslara girip çıksa da, sanatoryumlara ‘abone’ olsa da en küçük bir ödün vermeden şiirin, sanatın hakkını vermeye ve aydın namusunun gereklerini yerine getirmeye çalışıyordu!
Rıfat Ilgaz tam 32 yıl önce bugün elveda dedi dünyaya.
Muhtemelen Sivas Madımak katliamı onu da ta yüreğinden vurmuştu.
Attilâ İlhan vefatından sonraki yazısında “İşte böyle Rıfat Abi. ‘Eski Askerler’den pek kimse kalmadı, öteki taraftakilere söyle, içleri rahat olsun, mevziler terk edilmeyecektir’’i yazmıştır.
Anısına saygı ile...