Şehri memleket İzmir’i, ülkenin lisanssız hakemlerin görev alabildiği en üst fitbol liginde, beş sezondur temsil etmekte olan gözümüzün bebeği Göztepe… Aldığı 3-0’lık İttifak Holding Konyaspor mağlubiyeti ile altıncı sezonu görememeyi garantilemeye doğru emin adımlarla ilerlerken… Dünyadan uzak deryaya yakın… Ömrümüzden bir hafta daha, bu durumun derin kahrı ile geçti…
Göztepe AŞ çoğunluk hissedarı Sayın Mehmet Sepil’in, kendisini Başkanlık koltuğundan eski Başkan sıfatına alıp, Sayın Murat Yazıcı’yı Başkan olarak atamasının ardından… Boy boy Göztepe taliplileri çıkarken… Sayın Murat Yazıcı ataması bir zamanların Feyyaz Gülmen yönetiminin bir benzeri mi geldi sorusunu yarattı…
Sayın Mehmet Sepil ki… Defaten yazdıklarımızı bir kere daha kısaca tekrarlamak gerekirse son yarım yüzyılın tartışmasız en iyi ve tüm zamanların en uzun süre görev yapan Başkanıydı… Bu dünyada en sevdiğim üstüne en çok da saygı duyduğum insanlardan biridir…
Umarim iyidir… Sağlığı yerindedir ve büyük bir sağlık sorunu (ki ancak anlaştılar olurdu bu olanlar için) yoktur…
Bütün bunlara karşı… Şunu açıkça ifade edeyim ki… Ne kadar çabalarsam çabalayayım ne kadar empati yaparsam yapayım… Hemen her Göztepeli gibi takım bu durumdayken bir anda bırakıvermesini anlayabilmiş değilim ne yazık ki…
Sebep olumsuz tepkiler ise… Dünyada küme düşen ve tepki gösterilmeyen tek bir taraftarlı takım yoktur… Küme düşmeden bağımsız, yine yeryüzünde sabah akşam tepki verilmeyen (kendi taraftarlarınca ya da rakiplerce) tek bir futbol insanı bile olduğunu sanmıyorum…
Bütün bunlar olurken… Mevcut puan tablosunun Sayın Sepil’in hayatındaki ilk başarısızlık olduğunu da hiç sanmıyorum… Bu başarısızlık karşısında kendisiyle hesaplaşmama olasılığı da imkansıza yakın… Kendi hayatının önceki başarısızlıklarında da bu gibi terk etme tadında bir tepki verdigini ise hiç mi hiç sanmıyorum.
Sayın Başkan… Ne olursa olsun… En azından iyi ya da kötü sezon sonuna kadar geminin başında kalabilirdi… Sonrasında da devredebilecek veya devredebileceği düzeyde birini bulabilirse devredebilirdi… Ya da kalıp başarısızlığın sebebi neyse duzeltmeye çalışıp mücadele edebilirdi… Profesyonel fitbol yoneticiligi sistemine tekrar geçip kendisini nadasa çakabilirdi.. Ki Başkanlık gibi çok zor bir görevi sekiz sene yapması bile bu esnada yaptıklarından bağımsız başlı başına olaganüstü sevgi ve saygıyı hak ediyor… Bütün bunlara karşı… Çok trajik bir şekilde… Sezon içi bütün kararlarda “Sorumluluk bende” derken… Aldığı/almadığı kararların sonucu mevcut durum olunca, gemiyi ilk terk eden olmayı seçti Sayın Mehmet Sepil…
İttifak Holding Konyaspor maçına kısaca gelirsek… Göztepeliler için çok acı verici bir 90 dakika oldu… Maçın video yardımcı hakemi Özgür Yankaya bu sezon bir kez daha kendisinden tüm Göztepelilerin bekleyebileceği ama topçularımızın hala bekleyememekte gibi gözüktüğü, akla gelebilecek her şeyi yaparken… Aytaç daha maçın başında bu sezonki yenilen bir gole daha imza attı… Sonrasında durum 0-2 olunca konsantrasyonları iyice azaldı, hele ki Ndiaye’nin gördüğü anlaması zor kırmızı kart … İkinci devre başındaki kenetlenmeye rağmen maç 3-0 bitince, geleceğe yönelik umutlar iyiden iyiye azaldı… Rakip taraftarın “Göztepe kümeye” nidaları Sayın Sepil’e ne hissettirdi bilmesem de pek çok Göztepeli için son derece acı ve kahır vericiydi… Bir Göztepeli olarak da içimizden geçen… Gün olur devran döner ve Allah büyük oldu…
Velhasıl kelam… Göztepe camiası için heykeli dikilecek insan iken… Sayın Sepil’in bir anda kendisini terk eden durumuna düşürmesini hala hiç anlayamadığım gibi… Kendi aldığı almadığı kararlar ve ülkedeki mevcut ben diyeyim orta oyunu Sayın Sepil desin sirk fitbol düzeni (ama bu sekiz senedir hep böyleydi) sonucunda oluşan kötü durumun ardından, terk-i diyar eylemenin alabileceği ve aldığı en kötü karar olduğu görüşündeyim… Göztepe AŞ eski Başkanı ve mevcut çoğunluk hissedarı Sayın Sepil’den bu ahval ve şerait altında pek çok Göztepeli adına en önemli ricam; bu kadar sevdiği/sevildiği ve hizmet verdiği Göztepe armasını taşıyan gemiyi, yürütebileceğine inandığı bir başka ehil kaptana acilen devretmesi… Ya da hala içine sinen birisi yoksa, en acilen bir şekilde fitboldan anlayan, takımla 24 saat ilgilenebilecek yeterince yetkin profesyonel bir fitbol yöneticisine fitbol yönetimini devretmesi… Aksi takdirde ne yazık ki takımın muhteşem performansı Göztepelileri derinden kahretmeye devam edecek ve tepkiler de kartopu tadında giderek artmaya devam edecek gibi durmaktadır…