İnsanlık, ikinci dünya savaşı sonrası soykırıma dair bir küresel hafıza anıtı sayılabilecek Serebrenitza katliamını yaşayınca, artık bu tür zulümlerin son bulduğu düşüncesine kapılabiliyor ama daha otuz yıl geçmeden daha şiddetli bir mezalimi Gazze'de halen yaşıyor. 7 Ekim 2023'den bu yana İsrail'in düzenlediği saldırılar, şu an için 57. 338 yaşamı yok ederken, yaralı ve yerinden yurdundan edilen Filistinlilerin sayısı iki milyonu aştı. Bugün Gazze'de Filistinliler hedefte, otuz yıl önce ise Boşnaklar, 'Türklerden intikam' haykırışları altında ölüme sürükleniyorlardı.
11 temmuz 1995 tarihini takip eden beş günde, Sırplar 8372 kurbanı 77 toplu mezara gömerken, dünya, böylesi bir dehşadengiz etnik temizliğin şoku içinde nefessiz kalmıştı.Sırplar, katliamı gerçekleştirirken, onlara silahsız masum insanları teslim eden yüzkarası insan, Birleşmiş Milletlere bağlı kuvvetlerin komutanı Hollandalı Thom Karemans idi!
Her şey, 1990'lı yıllarda, altı federal devletçikten oluşan Yugoslavya'nın soğuk savaşın bitmesinin ardından dağılma sürecine girmesi ile başladı. Ülke bir iç savaş ortamına sokuldu, her minik devlet sınırlarını aç gözlülükle genişletmeye çalışırken Sırplar da hedefine Bosna -Hersek topraklarını koydu.. Genel olarak 1992-1995 yılları arasında Sırpların, bu topraklarda yapmış olduğu sistematik etnik temizlik, 312 bin müslüman Boşnak'ın ölümüne, iki milyonu aşkın kişinin de evlerini terk etmesine yol açtı. Halen hiç bir iz bulunamayan kişi sayısı 27.734. Bunlardan ikisi, katledildiklerinde 19 yaşlarında olan Senajid Avdiç ve Hariz Mujic, Borsa Hersek Kayıp Kişiler Enstitüsünün DNA çalışmaları ile tespit edildi ve bugün, Potoçari Anıt Mezarlığında defnedilecek.
İnsanlık, 11 Temmuz 1995 tarihinin karanlığını vicdanına kazıyarak hiç unutmamalı. O beş günde neler olduğunu hatırlayalım: Serebrenitza, günlerdir Sırpların kuşatması altındadır. Arada, Zepa ve Gorazde gibi, Birleşmiş Milletler askerlerince kontrol edilen tampon(güvenli toplanma merkezi) bölge vardır. Bu bölgeye geçiş yapan Boşnaklar, silahlarını teslim ederek Birleşmiş Milletler güvencesine girmektedirler.
Ratko Mladiç komutasındaki Sırp güçler, uluslararası hukuk ve anlaşmalara aykırı olarak, Holandalı Karemans komutasındaki BM Barış Gücü kontrolünde olan bu tampon bölgeleri kuşattı ve Potoçari dahil diğer yerlerle irtibatını kesti. Devam eden günlerde, Sırp general Mladiç ile BM Komutanı Karemans arasındaki görüşmeler sonrasında bölge, etik,uluslararası anlaşmalar ve BM hukuk normları ihlal edilerek, güya bu bölgeden diğer güvenli bölgelere sevklerinin yapılabilmesi için Sırplara devredildi. Onlar, topluluktan kadın ve çocukları ayırdı, ayrı bir kafile olarak Boşnak askerlerin kontrolündeki bölgelere gönderdi, ancak denetimlerine geçen kampta bulunan 8372 erkeği bekleyen son toplu mezarlar idi! Dünya tarihi, pek çok kitlesel soykırıma maruz kalmış olsa da , topu topu beş günde bu kadar insanın katliamı ölçüsündeki vahşeti hiç yaşamamıştı!
Geçen yıl, tam tarih vermek gerekirse, 24 Mayıs 2024'de, Birleşmiş Milletler Gene Kurulu, 11 Temmuz gününün yani Serebrenitza katliamının gerçekleştiği tarihi, ''Soykırımı Düşünme ve Anma Günü '' olarak kabul etti. O oturumda hazır bulunan 193 ülkenin 84'ü bu kararı onadı. İnsanlık tarihinin en karanlık günü olmasına rağmen , bu kararı tasdik etmeyen ülkelerin varlığı herhalde vicdanınızı sızlatacaktır, isterseniz o ülkelerin isimlerini burada zikredelim: Sırbistan, Rusya ve Çin. Slovakya ve Yunanistan da çekimser oy kullanmıştı.
Hollanda Mahkemeleri, BM Barış Gücünde görev yapan askerlerini yargılayarak mahkumiyetlerine karar verdi,,ayrıca kurban yakınlarına yönelik tazminat ödenmesinin önünü açtı.
Lahey Adalet Divanı da, bu katliamı 26 şubat 2007 tarihli oturumunda 'soykırım' olarak kabul etti. Soykırım emirlerini veren dönemin cumhurbaşkanı Sloban Miloseviç, savaş suçlarından yargılandığı mahkeme sürecinde, hapiste öldü. 8372 Bosnalı erkeğin kanı eline bulaşan, çağının Hitler'i Ratka Mladiç ise, bu trajedinin olduğu tarihten 23 yıl sonra yani 10 temmuz 2018'de, Lahey Adalet Divanında, idam kararı verilemediği için, soykırım suçu sabit görülerek ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı.
Şüphesiz, bu cezalar, insanlığın geleceğine dair umudu besliyor, ancak yaşanan bunca acı ve trajedinin ardından ders çıkarılarak , bir daha tekrarlanmayacağına dair düşüncelerin boş olduğunu, Gazze'de yaşananların şoku içinde görebiliyoruz. Orada, her gün insanlığa dair suçlar işleniyor ve insanlık onuru, yapılanları durduramamanın verdiği çaresizliğin yükü altında, dehşet ile umutlarını her geçen gün daha da derine gömüyor! Dün Bosna'da, bugün Gazze'de yaşananlar, insanlığa dair değerlerin can çekişmesi ve maalesef, halen dünyanın gözü önünde, bir film gibi izlenmekle yetiniliyor!
Serebrenitza'da, Ratka Mladiç ve komutası altındaki Sırplar, insanlık tarihinin son yarım yüzyılında yaşanılan en büyük insanlık suçunu ve soy kırımını gerçekleştirdiler ve insanlığın kadim vicdanına unutulmayacak bir şekilde kazıdılar. Umarız, Gazze mezalimi de en kısa sürede sona erer ve sorumlular cezalarını daha yaşarken çekerler..