Beş altı yıl önceydi. Takvimler 14 Şubat'ı gösteriyordu... Belediye otobüsüyle Güzelbahçe'ye gidiyordum. Hava yeni kararmıştı. Sahilde bir canlılık, bir canlılık. Çok şık kadınlar erkekler restoranları doldurmuş sokaklar cıvıl cıvıl...

Yanımda oturan genç adam baktı baktı ve kin dolu, asık bir suratla, “olan var olmayan var” dedi. Ben de,  “Üzülme benim de sevgilim yok” dedim. Parmağımdaki yüzüğe baktı ve benimle dalga geçme der gibi bir ifadeyle yüzünü çevirdi... Aslında sadece moral vermek istemiştim. Ama pek işe yaramadı...

Bir yanda imrendiği için, yetemediği için mutsuz genç, diğer yanda o günün keyfini çıkaran kalabalıklar...

Yani mutlu olan var olmayan var, ama tartışmasız mutlu olan ise kesinlikle esnaf... Zaten böyle günler onlar için var. Asıl amaç ticareti canlandırmak.

Çiçekçilerin, hediyelik satanların, butiklerin, restoranların böyle günlerde yüzleri gülüyor... Daha doğrusu gülüyordu...

Di'li geçmiş kullanmamın nedenini açıklıyayım.

Önceki gün, Yani 14 Şubat'ta aynı saatlerde aynı caddeden eve dönüyordum. Aklıma yazının girişinde anlattığım genç geldi. Şimdi yanımda oturuyor olsaydı hiç tepki göstermezdi. Çünkü tepki gösterecek bir ortam yoktu. O cadde üzerindeki restoranların yarıdan çoğu kapanmıştı. Açık olanlarda ise gözle görülür bir hareket yoktu. Sahil kenarında da bir canlılık yoktu. Çiçek satan ablaları gördüm elleri hala doluydu. Anlaşılan bekledikleri satışları yapamamışlardı. Kordon'da yer bulamadığımız günleri hatırladım. Sanki tarihi bir olayı anlatıyorum.

Nereden  nereye geldik.
 
Bütün sevgililer ayrılmış olamaz.  Tamam ekonomi kötü ama, problemin sadece ekonomiden kaynaklandığını düşünmüyorum.  Başka sorunlar var. Kesinlikle var.

Durum benim abarttığım kadar kötü olmayabilir. Bazı yerlerde cıvıl cıvıl eğlenceler olmuştur mutlaka. Nitekim çok reyting alan bir dizide adam yeniden barıştığı karısına sevgiler gününde ev alıyordu.  

Diziyi seyreden sevgili karım, “ ne kocalar var” dedi.

Uyuyor numarası yaptım...