Son günlerde basında sıkça yer alan haberlerden biri de basın özgürlüğü konusunda elde ettiğimiz muhteşem! başarıya ilişkin.
Türkiye, basın özgürlüğü konusunda 2002'de 100'üncü sıradayken, 2019'da 157'nci sıraya gerilemiş. AKP iktidara geldiğinde Pakistan'ın 19 sıra önündeymişiz. Şimdi mi? Şimdi, yani 2019'da Pakistan'ın 15 sıra gerisine düşmüşüz. OECD ülkeleri içerisinde ise medya özgürlüğü ve medya çoğulculuğu sıralamalarında en sonuncu ülke olmuşuz. Türkiye, Çin'den sonra dünyada en çok tutuklu gazetecinin bulunduğu ülke olmuş.
***
Freedom House'un 2019 yılı raporunda ise Türkiye, 100 üzerinden 31 puan alarak özgür olmayan ülkeler statüsünde değerlendirilmiş ve temel özgürlükler bakımından, Pakistan, Irak gibi ülkelerden daha az özgür olarak değerlendirilmiş. Pakistan ve Irak bizden daha özgürmüş! Nereden çıkarıyorlar kardeşim bunları. Türk basını soru sormak konusunda son derece özgürdür. İstediği kamu kurumuna ve/veya kamu yöneticisine istediği soruyu sorabilir. Soruşturmacı gazeteciliğin önünde hiçbir engel yoktur. Cevaplar mı dediniz? Cevaplara çok takılmayın, siz sorunuzu sorabiliyor musunuz ona bakın! İstediğiniz her soruyu şak diye sorabiliyorsunuz işte!
Hatta basın özgürlüğünü kendine ilke edinmiş devlet büyüklerimiz, daha çok soru sorabilmemiz, sorduğumuz soruların cevabını takip edebilmemiz için CİMER diye bir sistem bile kurdular. Aklınıza bir şey mi takıldı? Yaz kardeşim CİMER'e. Cevabı şak diye gelsin! Araştırma yaptığın bir konuda detaylı bilgiye mi ihtiyacın var? Yaz CİMER'e, hemen aydınlatsınlar seni! Zira bir süredir, hemen hemen hiçbir kamu kuruluşu yetkilisinin açıklama yapma yetkisi bulunmuyor. Ne öğrenmek istiyorsanız CİMER kanalıyla bilgi alabiliyorsunuz. O bilgi de size vermeyi uygun gördükleri bilgi oluyor. Bu sistem o kadar güzel bir sistem ki. Mecliste soru önergesi vermek suretiyle bilgi alamayan vekillerimiz bile bu sistemi kullanıyor. Zira CİMER üzerinden yönlendirdiğiniz sorulara mutlaka cevap geliyor.
Misal ben aklıma takılan soruları CİMER üzerinden soruyorum. Hepsine de cevap geliyor! Cevapları beğenip beğenmeyeceğiniz size kalmış.
***
23 Kasım 2019'da “Harikalar diyarı İzmir!” başlıklı bir makale yazmıştım. İl İnsan Hakları Kurulu'nda kimlerin bulunduğunu ve neden düzenli olarak toplanamadığı gündeme getirmiştim. Sonra da CİMER'e bazı sorular yönlendirmiştim. Ve nihayet birkaç gün önce cevaplar! geldi. Sizinle de paylaşmak istedim.
Sorularım şunlardı:
1- İzmir İl İnsan Hakları Kurulu kimlerden oluşmaktadır? Kurulda bulunan kişi ve kurumlar hangileridir?
2- Kurul 2019 yılı içerisinde kaç defa toplanmıştır. Tüm kurul üyeleri toplantılara katılmış mıdır?
3- Kurula 2019 yılında kaç başvuru yapılmıştır ve bu başvuruların kaç tanesi görüşülerek karara bağlanmıştır?
Ve cevaplar:
İzmir Valiliği İl İnsan Hakları Kurulu; İl ve İlçe İnsan Hakları Kurullarının Kuruluş, Görev ve Çalışma Esasları Hakkında Yönetmeliğince belirlenen yetkililerden oluşmakta olup, Yönetmelik gereği belirlenen periyodlarda düzenli olarak toplanmaktadır. İl İnsan Hakları Kurulunda 2019 yılı itibari ile 50'ye yakın başvuru bulunmakta olup Kurulca alınan kararlar doğrultusunda yapılması gereken işlemler yerine getirilmekte, başvuruculara ve ilgili yerlere bilgi verilmektedir.
Nasıl? Yeterince aydınlandınız mı? Zaten yasada yazan bilgileri benimle paylaştıkları için teşekkür ederim. Oysa ben yasada belirtilen; “yetkililer”in kimler olduğunu merak ediyorum. Özellikle de Valilik tarafından belirlenecek diğer meslek odalarından, okul-aile birliklerinden hangi temsilcilerin ve Sivil Toplum Kuruluşlarından hangi üç temsilcinin yer aldığını öğrenmek istiyorum.
Ve tabiki neden sadece Anadolu Ajansı'nın kurulda yer aldığını ve kurula gelen konuları neden gündeme taşımadığını merak ediyorum. Siz merak etmiyor musunuz?