Türkiye siyasetinde son dönemin en çok tartışılan operasyonlarından biri olan İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne yönelik yolsuzluk soruşturması kapsamında tutuklanan ve bir süredir cezaevinde bulunan eski Başkan Tunç Soyer, ilk kez konuştu. Kamuoyunun merakla beklediği soruları, parmaklıklar ardından yazılı olarak yanıtlayan Soyer, yaşadığı süreci, kendisi için sürpriz olmayan, ancak Türkiye demokrasisi için endişe verici bir tablonun parçası olarak değerlendirdi.

"Böyle bir gelişmeyi bekliyor muydun?" sorusuna, "Elbette bekliyordum" diyerek net bir cevap veren Soyer, bu operasyonun hukuki bir temelden çok, siyasi bir hesaplaşma olduğunu savundu. "Bugünkü siyasi iktidarın, hayatım boyunca sergilediğim siyasi tutuma bir bedel ödetmeyeceğini düşünmek ham hayal olurdu" diyen Soyer, kendisine karşı uzun süredir bir hazırlık yapıldığını, sadece nasıl bir "kılıf" uydurulacağını bilmediğini belirtti. "Sonunda buldular belli ki…" ifadesiyle, hakkındaki suçlamaların, bu siyasi amaca hizmet etmek üzere kurgulandığını ima etti.

MedyaScope'tan Ruşen Çakır’ın sorularını yanıtlayan Soyer, şunları söyledi:

Böyle bir gelişmeyi bekliyor muydun?

Elbette bekliyordum. Bugünkü siyasi iktidarın hayatım boyunca sergilediğim siyasi tutuma bir bedel ödetmeyeceğini düşünmek ham hayal olurdu. Sadece nasıl bir kılıf uydurulacağını bilmiyordum. Sonunda buldular belli ki…

İzmir’deki operasyonu 19 Mart süreci bağlamında nasıl değerlendirirsin? İzmir’in ardından Adana, Antalya ve Adıyaman belediye başkanları da alındı. Onlar da mı aynı süreç bağlamında operasyona maruz kaldılar?

Evet 19 Mart tarihi birçok açıdan, iktidarın yeni bir faza geçtiğinin göstergesiydi. O tarihten bu yana düzenlenen sürek avı, daha kimlerin canını yakacak göreceğiz. Adana, Antalya, Adıyaman bu sürek avının son etabıydı. Bu yazdıklarım sana ulaşana kadar yeni gözaltılar, yeni tutuklamalar yaşanabilir.

Siyasi amaç ne?

İktidar, Türkiye’nin içine düştüğü sıkıntılar, yüksek enflasyon, hayat pahalılığı gibi can yakıcı sorunları çözemediğinden, kamuoyu nezdinde meşruiyetini güçlendirecek, oy desteğini arttıracak bir noktada olmadığını görüyor. Bu durumda yapabileceği tek hamlenin muhalefetin oyunu arttırmasına engel olmak olduğunu düşünüyor. Bunu gerçekleştirebilmek için de sahip olduğu gücü, baskı ve korku yaratmak, ana muhalefet partisinin içini karıştırmak vb. amaçlar için kullanmakta bir sakınca görmüyor. Kısacası tekrar oyunu arttıracak bir iklim yaratmanın koşulunun “dikensiz gül bahçesi” yaratmak olduğunu görüyor. Sürek avı o koşullar gerçekleşene kadar süreceğe benziyor.

“Süreç hukuki değil siyasi”

Sen hukukçu bir babanın hukukçu bir çocuğusun. Yaşadıklarını hukuk açısından nasıl yorumluyorsun? Hakkındaki suçlamalar nedir? Bu iddialara karşı ne diyorsun?

Tek kelimeyle söylemek gerekirse süreç hukuki değil siyasi. Hukuk, siyasi sürek avına kılıf ihtiyacını karşılamak için kullanılıyor. Bunu kendi sürecimi örnekleyerek anlatayım. TCK 158/1 yani nitelikli dolandırıcılıkla suçlanıyorum. Suçun 2 unsuru vardır. 1) Hile ve desise yapmak. 2) Kişisel çıkar, menfaat temin etmek. Kentsel dönüşümde, müteahhitlerin daha yüksek kâr beklentisi karşılanmadığı için açılan ihalelere girmemeleri nedeniyle yaşanan tıkanıklığı aşmak için, kooperatifçilik örgütlenmesi ile bir çözüm aradık. Türkiye’ye örnek olabilecek bu uygulamanın durdurulması ile sorun yaşanmaya başlandı. Bir senedir inşaatların ilerleyememesi, büyük mağduriyetler doğurdu. Sorunların ortaya çıkması, ortaya konan model nedeniyle olmadığı gibi, arkasındaki iradenin “hile ve desise” olarak kabulü mümkün değildir. İkinci unsurla yani kişisel çıkar ve menfaat temini ile ilgili olarak da ne tek kişinin bir beyanı ne de tek bir belge vardır. Dolayısıyla hukuken suç oluşmamıştır.

“Sorun Cemil Tugay’ın şikayet etmesi değil”

İktidar çevrelerinin yaydığı İzmir operasyonunun Cemil Tugay’ın başvurusuyla yapıldığı spekülasyonları hakkında bir şey söylemek ister misin?

Söz konusu iddialar, spekülasyon değil mahkeme kararına yansıyan bir gerçektir. Kararda “İzBB iç denetim raporunda ifade edildiği gibi” denilerek, mevcut belediye yönetiminin dahili belgelenmiştir. Ancak sorun Cemil Tugay’ın şikayet etmesi ya da savcılığa rapor vermesi değil. Cemil Tugay’dan veya bir başkasından da gelse bu suçlamalara her zaman cevap veririm. Ancak sorun, kentsel dönüşüm süreçlerinin durdurulmuş olması ve sürdürülmemesi nedeniyle mağduriyetlerin büyümesindedir. O nedenle bu noktaya nasıl geldiğimizin muhasebesindense bundan sonra sürecin tekrar önünün açılmasına odaklanmak gerek.

DEM Parti Eş Genel Başkanı, senin tutuklanmanı barış sürecine bir darbe olarak niteledi. Ne dersin?

Özel'in dokunulmazlık dosyası Meclis'te
Özel'in dokunulmazlık dosyası Meclis'te
İçeriği Görüntüle

DEM Parti’nin açıklaması, iktidar ittifakına karşı, muhalefet ittifakının çok daha güçlü bağlar kurması gerektiğini hatırlattığı için son derece kıymetlidir. Muhalefet, arasındaki dayanışmayı güçlendirmediği takdirde mapusta birleşmeye, buluşmaya devam edecektir. Süreçte kendi partim CHP’den, İYİ Parti’den, Zafer Partisi’nden, diğer birçok parti ve partiliden kamuoyu önünde veya özelden destek mesajları aldım. Keza birçok sanatçı, yazar, gazeteci de destek mesajlarını iletti. İnsan bunların ne kadar değerli ve önemli olduğunu içeride daha iyi anlıyor. Her birine bu vesileyle bir kere daha teşekkür ederim.

“Bu da geçer, güçlenerek çıkarım”

Günlerin nasıl geçiyor?

Hiçbir şikayetim yok. İçinde bulunduğum koşullara hızlıca uyum sağlamaya çalışırken, bir yandan da mücadelenin nasıl büyütüleceğine kafa yoruyorum. Tek üzüntüm, sevdiklerimin, sevenlerimin üzüntüsü. Herkes bilsin bu da geçer, güçlenerek çıkarım.

Kaynak: HABER MERKEZİ