ABD'nin ve dünyanın en prestijli teknoloji enstitüsü olan Massachusetts Institute of Technology'de (MIT) görev yapan, giyilebilir teknoloji ve medikal cihazlar alanındaki buluşlarıyla adını tarihe yazdıran 40 yaşındaki fizik mühendisi Canan Dağdeviren, sosyal medya hesabından yaptığı bir paylaşımla sevenlerini ve bilim dünyasını derinden sarstı. Başarılı bilim insanı, 9 Haziran tarihinde ani bir şekilde beyin kanaması geçirdiğini ve adeta ölümle burun buruna geldiğini açıkladı. Bu sarsıcı haber, Dağdeviren'in bilime adadığı hayatında ne denli büyük bir badire atlattığını gözler önüne serdi. Herkesin başarılarıyla tanıdığı o güçlü kadının, sessiz sedasız verdiği bu büyük yaşam savaşı, kamuoyunda büyük bir şaşkınlık ve üzüntü yarattı.Canan Dağdeviren, yaptığı duygusal paylaşımda, yaşadığı zorlu sürecin detaylarını da ilk kez anlattı. Beyin kanaması geçirmesinin ardından tam 12 gün boyunca yoğun bakım ünitesinde kaldığını belirten Dağdeviren, bu süreçte adeta bir ilaç ordusuyla mücadele ettiğini ifade etti. "964 adet ilaç kullandım, damar yoluyla aldığım ilaçları saymıyorum bile" sözleri, durumunun ne kadar kritik olduğunun ve iyileşmek için ne denli yoğun bir tıbbi müdahale gördüğünün bir kanıtıydı. Şu an hala hastanede tedavi altında olduğunu ancak durumunun daha iyiye gittiğini belirten Dağdeviren, "Yaşadığım ağrılardan dolayı boyut değiştiriyorum ara ara" diyerek, bu amansız mücadelenin fiziksel ve zihinsel olarak ne kadar yıpratıcı olduğunu da samimiyetle paylaştı.
Doktorları bile inanamadı: bu bir tıp mucizesi
Canan Dağdeviren'in hikayesini daha da olağanüstü kılan ise, tıp dünyasını bile şaşırtan iyileşme süreci oldu. Genç bilim insanı, doktorlarının kanama sonrası durumuna ve gösterdiği hızlı toparlanmaya inanamadıklarını belirtti. Hatta bu olağanüstü vakanın, tıp literatürüne kazandırılması için doktorları tarafından bir makale olarak kaleme alınacağını söyledi. Dağdeviren'in "Doktorlarım kanama sonrası durumuma inanamadılar, makale yazıp bu görülmemiş olayı literatüre kazandıracağız dediler" sözleri, onun sadece bir bilim insanı olarak değil, aynı zamanda bedeniyle de bir mucizeye imza attığını gösteriyordu. Bu durum, onun hayata olan bağlılığının ve savaşçı ruhunun en somut göstergesi olarak yorumlandı.
Yaşadığı bu büyük felaketin ardından hayata tutunmasını sağlayan kişilere minnettarlığını dile getiren Dağdeviren, paylaşımında üç isme özellikle dikkat çekti. Kendisini hayata bağlayan kişilerin; laboratuvar müdürü David, beyin cerrahı olan kardeşi Emre ve o kritik anda yanında olan tanımadığı yaşlı bir Asyalı amca olduğunu söyledi. Dağdeviren, "Hastaneye yetişebilecek en doğru yerdeydim, çok şanslıyım" diyerek, o anki tesadüflerin hayatını kurtardığını vurguladı. Bu vefa dolu teşekkür, en zor anlarda insan hayatına dokunan beklenmedik kahramanların önemini bir kez daha hatırlattı. Ayrıca, "Yüce Tanrı ve hayatına dokunduğum insanlar beni korudu; buna kalpten inanıyorum" sözleriyle, yaptığı bilimsel çalışmalarla dokunduğu hayatların kendisine bir dua olarak geri döndüğüne olan inancını paylaştı.
Ailesi ve sevdikleri bir an olsun yalnız bırakmadı
Bu zorlu süreçte Canan Dağdeviren'i bir an olsun yalnız bırakmayan en büyük gücü ise ailesi ve sevdikleri oldu. Paylaşımında annesine, babasına, eşi Murat'a, kardeşleri Servet Caner ve Hüseyin Emre'ye, gelini Işınsu'ya, yeğenleri Şah Mirza ve Can Aslan'a ve dostlarına "Hızır gibi yetiştiler" diyerek teşekkür etti. Bu süreçte ailesinin kenetlenmesi, ona moral ve güç verdi. Sevenlerinin, dostlarının ve kendisini merak eden binlerce kişinin arayıp sorması, mesajlar atması, onun bu savaşı verirken yalnız olmadığını hissetmesini sağladı. Bu büyük sevgi ağı, onun iyileşme sürecini hızlandıran en önemli faktörlerden biri oldu.