İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan ve detaylarına ulaşılan iddianamede, TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan ve Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Mehmet Ömer Arif Aras'ın derneğin 13 Şubat'taki genel kurulunda yaptıkları konuşmalardaki ifadeleri mercek altına alındı. Başsavcılığın hazırladığı iddianamede, iki ismin Türkiye genelinde hukuki güvenliğin bulunmadığını, vatandaşların devlete yönelik güven probleminin olduğunu ve bu sebeple toplumda huzursuzluk yaşandığını öne sürdükleri belirtildi. Ayrıca iddianamede, Aras ve Turan'ın tutuklama işlemlerinin hukuksuz olduğunu, kayyum atama işlemleri ile gözaltı, tutuklama gibi hukuki tedbirlerin toplumda güveni sarstığını beyan ettikleri aktarıldı.

Savcılık, iki TÜSİAD yöneticisinin "içeriğini bilmedikleri siyasi, hukuki, adli ve idari olaylarla ilgili değerlendirmede bulunarak, telkin ve yönlendirici mahiyetteki yanıltıcı ve dezenformasyon içerikli bilgileri yaydıkları" iddiasında bulundu. İddianamede özellikle Aras'ın konuşmasının derneğin internet sitesi üzerinden görüntülü ve yazılı şekilde yayınlandığına dikkat çekildi.

Survivor 2025 eleme adayları kim? 9 Mart Pazar Survivor'da potada kimler var? Survivor 2025 eleme adayları kim? 9 Mart Pazar Survivor'da potada kimler var?

Konumlarını kullanma iddiası

İddianamede ayrıca, Aras ve Turan'ın toplum üzerindeki etkilerini artırmak için konumlarını kullandıkları savunuldu. Savcılık, iki ismin konuşmalarını "ekonomi alanında bulunduğu konum ve kariyerleri ile birçok üyesi bulunan derneğin başkanlık makamında bulunmalarının sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle" gerçekleştirdiklerini ve bu şekilde eylemin etki alanını genişlettiklerini iddia etti.

İddianamede dikkat çeken bir diğer nokta ise Aras ve Turan'ın beyanlarının düşünce ve ifade özgürlüğü sınırlarını aştığı, söylediklerinin haber ya da bilgi verme hakkı kapsamında değerlendirilmesinin mümkün olmadığı savunuldu. Ayrıca iki isme, toplumun doğru haber veya bilgiyi alma ve erişme hakkını yanıltıcı bilgiler aracılığıyla engelledikleri suçlaması yöneltildi.

Endişe ve panik yaratma suçlaması

Başsavcılık, Aras ve Turan'ın ifadelerini sırf halk arasında endişe ve panik yaratmak amacıyla söylediklerini öne sürdü. İddianamede, iki ismin sözlerinin ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığıyla ilgili olduğu, bu kapsamda eylemlerinin "kamu barışını bozmaya elverişli" olduğu iddia edildi. Savcılık ayrıca, şüpheliler tarafından siyasi, ekonomik ve ticari konularda toplumu manipüle etmek amacıyla gerçeğe aykırı veya yanıltıcı bilgiler verildiğini savundu.

İddianamede Aras ve Turan'ın "zincirleme şekilde basın ve yayın yoluyla yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" suçundan cezalandırılmaları istenirken, "adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs" suçundan soruşturma dosyasının ayrıldığı belirtildi. Bu suçun soruşturma usullerinin ve suçtan zarar gören unsurunun farklı olması nedeniyle ayırma kararı verildiği kaydedildi. İddianamenin İstanbul 28. Asliye Ceza Mahkemesine gönderildiği açıklandı.

Tartışma yaratan konuşmaların içeriği

Türkiye'de büyük sermayenin çatı kuruluşu olarak bilinen TÜSİAD'ın 13 Şubat'ta gerçekleştirilen Genel Kurul toplantısında konuşan Başkan Orhan Turan ve YİK Başkanı Ömer Aras'ın ifadeleri kamuoyunda geniş yankı uyandırmıştı. Turan konuşmasında, "Disiplinsizlik suçuyla teğmenler hakkında ihraç kararı alınıyor fakat deprem, yangın, taciz, kadın cinayeti, iş kazası gibi kamuoyunda infial yaratan nice olayda ya suçlular bulunmuyor ya da kısa sürede serbest kalıyorlar" ifadelerini kullanmış, son dönemde artan kayyum uygulamalarına ve gazetecilere yönelik gözaltı ve tutuklamalara dikkat çekmişti.

Genel Kurul'da söz alan YİK Başkanı Ömer Aras ise konuşmasında seçilen belediye başkanları yerine kayyum atandığını vurgulamış ve son dönemdeki tutuklamalara dikkat çekerek medyanın baskı altına alınmasına değinmişti. Bu ifadeler, başta hükümet çevreleri olmak üzere kamuoyunda tartışma konusu olmuştu.

Kaynak: AA