Türkiye, son günlerde bir kadın cinayeti haberiyle daha derinden sarsıldı. Geleceğe dair umutları ve hayalleri olan, henüz 22 yaşındaki Ayşe Tokyaz, memleketi Hatay'dan büyük umutlarla geldiği İstanbul'da vahşice katledildi. Üniversite eğitimi için mega kente gelen Ayşe, hayatının baharında, kendisini bekleyen aydınlık gelecekten koparıldı. Onun adı artık, Türkiye'nin bir türlü kapanmayan yarası olan kadın cinayetlerinin sembol isimlerinden biri olarak anılıyor. Bu trajik olay, sadece bir ailenin değil, tüm toplumun yüreğinde derin bir yara açtı.
Dehşet anları ve kan donduran valiz detayı
Olay, İstanbul'un Eyüpsultan ilçesinde, rutin bir günün ortasında ortaya çıkan korkunç bir manzarayla başladı. Yol kenarına terk edilmiş şüpheli bir valiz, çevredekilerin dikkatini çekti. İhbar üzerine olay yerine gelen polis ekipleri, valizi açtıklarında kan donduran gerçekle yüzleşti. Valizin içinde, genç bir kadına ait cansız beden vardı. Yapılan kimlik tespiti çalışmaları sonucunda, cesedin bir süredir kendisinden haber alınamayan üniversite öğrencisi Ayşe Tokyaz'a ait olduğu belirlendi. Bu andan itibaren, kamuoyunun gündemine oturan ve her detayıyla dehşete düşüren bir cinayet soruşturması başladı.
Katil zanlısı tanıdık bir isim
Soruşturmayı büyük bir titizlikle yürüten emniyet güçleri, kısa sürede cinayetin baş şüphelisini tespit etti. Oklar, eski bir polis memuru olan Cemil Koç'u gösteriyordu. İddialara göre Koç, Ayşe'yi kendi evinde öldürmüş ve ardından bu korkunç suçu gizlemek için akıl almaz bir plana başvurmuştu. Bir zamanlar kanunları korumakla görevli bir kişinin, böylesine vahşi bir cinayetin faili olarak anılması, olayın vahametini daha da artırdı. Polis, Koç'un cinayeti tek başına mı işlediği, yoksa kendisine yardım eden başkaları olup olmadığını belirlemek için çalışmalarını yoğunlaştırdı.
Katil zanlısı Cemil Koç'un, cinayetin ardından iz bırakmamak için başvurduğu yöntemler, soruşturma dosyasındaki en tüyler ürpertici detaylardan biri oldu. İddiaya göre Koç, Ayşe'yi öldürdükten sonra cesedi bir valize yerleştirerek Eyüpsultan'da ıssız bir noktaya bıraktı. Ardından suç mahalline, yani cinayeti işlediği eve geri dönerek kanıtları ortadan kaldırmak için harekete geçti. Zanlının, olası kan izlerini ve diğer delilleri gizlemek amacıyla evin duvarlarını tamamen kırmızıya boyadığı öne sürüldü. Bu soğukkanlı hamle, cinayetin ne denli planlı işlendiğini gözler önüne seriyordu. Sadece bununla da yetinmeyen Koç'un, geride kalan son izleri de temizletmek için bir temizlikçi çağırdığı da dosyadaki iddialar arasında yer aldı.
"Evlilik vaadiyle kandırdı, şiddet uyguladı"
Cinayetin karanlıkta kalan yönlerini aydınlatan en çarpıcı açıklamalar, Ayşe Tokyaz'ın acılı ikiz kardeşi Esra Tokyaz'dan geldi. Sosyal medya üzerinden adalet arayışını sürdüren Esra, kardeşinin yaşadığı kâbusu tüm çıplaklığıyla anlattı. Esra'nın iddialarına göre, katil zanlısı Cemil Koç, kardeşine evlilik vaadiyle yaklaşmış ve onu bu şekilde tuzağına düşürmüştü. Zamanla Koç'un gerçek yüzünün ortaya çıktığını ve kardeşine sistematik olarak şiddet uyguladığını belirten Esra, Ayşe'nin bu şiddet sarmalından kurtulmak ve kendisini korumak için ondan uzak durmaya çalıştığını söyledi. İkiz kardeşinin bu feryadı, Ayşe'nin cinayete kurban gitmeden önce aslında büyük bir yaşam mücadelesi verdiğini ortaya koydu.
Karakolda baskı iddiası: İfadesi mi sızdırıldı?
Esra Tokyaz'ın iddiaları, sadece cinayetle sınırlı kalmadı. Genç kadın, adalet arama sürecinde karşılaştığı zorlukları ve usulsüzlükleri de kamuoyuyla paylaştı. Kardeşi için şikâyette bulunmak amacıyla gittiği karakolda, bazı polis memurları tarafından kendisine baskı yapıldığını ve ifadesinin daha sonra basına sızdırıldığını öne sürdü. Bu iddialar, zaten büyük bir acı yaşayan ailenin, adalet sistemine olan güveninin de sarsıldığını gösteriyor. Bir kadının korunma talebinin ve sonrasında bir cinayet soruşturmasının bu tür iddialarla gölgelenmesi, olayın bir diğer trajik boyutunu oluşturuyor