Bu ülkede bazı parti taraftarlarının bitmek tükenmek bilmeyen gerçek dışı hayallerini 43 yıllık mesleğimin çok büyük bölümünde dinlemek zorunda kaldım. Örneğin seçim zamanı çalıştığım gazetelerde ziyaretime gelen şimdi AKP’ye hizmet eden Vatan Partililer, “İktidar” olacaklarını söylerken öylesine içten konuşuyorlardı ki. Seçim bitince bu oyların yüzde 050’yi geçmediğini görsek de bir seçim sonrası aynı iddialarla gazeteleri dolaşanlar oluyordu. 

Vatan Partisi adını alan bu oluşum en sonunda gerçek yerini buldu. Cumhurbaşkanı adayı olmaya yeterli 100 bin imzanın bile çok gerisinde kalan Doğu Perinçek, iktidar olamazsa da AKP’nin eteğinde iktidar olma hayaline koştu.
Bizler Metin Feyzioğlu’nu ilkeli ve önemli biri olarak bilirdik. Feyzioğlu’nun Recep Tayyip Erdoğan’ın tercih ettiği kişi olması bizi hayli şaşırttı. Teğmen M. Ali Çelebi’yi neredeyse “sosyalist” gözüyle değerlendirecektik ki yüzümüze atılan tokat bile ayılmamızı sağladı. Çelebi’nin Alpay Özalan kıvamından beter olduğunu gördük.

İnce kritik virajda

Şimdi çok önemli bir kitle Muharrem İnce’yi sokaklara çıkamamaktan kurtarmaya çağırıyor. Alacağı oylarla mevcut iktidara “yancı” olmamasını istiyor. İnce’nin tüm dostları bugünlerde yol ayrımında. Ya dostluklarını bitirecekler ya da İnce’nin vereceği kararla bir dostlarından olmayacaklar. En yakından tanıdığım benim de arkadaşım Suat İstanbul’un İnce için yazdığı mektubu okurken “Bu uyarıların hiç mi önemi yok” demekten kendimi alamadım. 
Siyaset tarihi “Çöp” olan insanlarla doludur. Bazı kişilikler ise yaşamlarını yitirdikten sonra da ilk günkü gibi hatırlanırlar. Bülent Ecevit, Erdal İnönü, Süleyman Demirel, Alparslan Türkeş kendi taraftarlarında daha yıllarca yaşatılacaklardır diye inanıyorum. Ama bugünün siyasilerinin öldüklerinde mezarı başına gelecek kişi sayısının sistemden beslenen müteahhitler kadar olmayacağına da eminim. Papatyaların desteklediği müteahhitleri bilen var mı neredeler. 17 Nisan’da Özal’ın mezarı başına geliyorlar mı sizce? 

ÖDP ve Uras’ı nasıl bilirsiniz? 

Gelelim romantik solculara. CHP’deki üst yönetimin aldığı vahim kararlara sinirlenip, “Bir oy Kılıçtaroğlu’na bir oy TİP’e veya TKP’ye” diyenlere… 
Onlara bir ÖDP hatırlatması yapmakta yarar var.  Televizyonlarda sular seller gibi konuşan Ufuk Uras’ı genç seçmen hatırlamaz. Ama bizim kuşak solcuları Uras’ı dinlerken “Türkiye”ye üç vadede sosyalizm” gelecek diye düşündüğü bir gerçektir. 

Arşive bakarsak, Türkiye 18 Nisan 1999 tarihinde dönemin Başbakan'ı Mesut Yılmaz'ın istifası üzerine genel ve yerel seçimlere gidilmiştir ki bunlar ÖDP'nin ilk defa seçim sahnesine çıktı. 
Parti seçim bildirgesinde iktidar hedefinden çok parlamentoya girerek etkili bir muhalefet yapmayı hedeflemiş ve sloganı haline gelen öfkeyi umuda çevirmeyi amaçlamıştır.
 Bu bağlamda kendisini diğer partilerden farklı kılacak şekilde eşitlik ve adalet, özgürlük ve demokrasi, barış ve laiklik istediğini seçmenlere bildirmiştir. Parti seçim kampanyası boyunca çeşitli sivil toplum örgütleri ile birlikte Gökkuşağı Buluşmaları gerçekleştirmiş ve Türkiye'nin birçok ilinde seçim mitingleri düzenlemiştir. 

Seçimde Türkiye'nin entelektüel çevrelerinden Can Yücel, Adalet Ağaoğlu, Mina Urgan, Fakir Baykurt, Ali Nesin, Müjde Zidani, Nevzat Çelik, Fethi Naci, Çoşkun Özdemir, Menderes Samancılar, Neşe Yaşin, Ahmet Ümit, Sevinç Eratalay, Oya Baydar, Yaşar Güner, Vecihi Timuroğlu, Orhan Taylan, Ömer Laçiner, Mete Tunçay, Tektaş Ağaoğlu gibi önemli isimler ÖDP'den milletvekili adayı olmuşlardır. Yarattığı olumlu havaya ve parti kadrolarının iyimserliğine karşın ÖDP seçimlerde beklenilen sonucu fakat alamamıştır. Seçim sonuçlarına göre ÖDP milletvekili seçimlerinde 248.553 oy alarak %0,8’de kalmış ve %10 seçim barajının altında kalarak meclise girememiştir. 

Öte yandan, İl Genel Meclisi seçimlerinde ÖDP, Türkiye genelinde 264.136 oy alarak, %0,8 oy oranında kalmış ve bu oyların 191.239’u kentlerden gelirken, 72.575’i (%0,6) kırsal alandan gelmiştir. Büyükşehir Belediye Başkanlığı Seçimi sonuçlarından ise ÖDP, Türkiye genelinde 50.885 oy alarak, %0,5’lik bir oy oranı yakalamıştır.

Daha sonraki yıllarda Ufuk Uras’ın bir daha ortaya çıkmamak üzere gidişini yaşadık. Şimdi kim nerede olduğunu biliyorsa bana da lütfen bildirsin. Türkiye’de CHP’ye “niye şu partiyle ittifak yaptın” diyenler, dönüp bu romantik süreçlere bakmalıdır. Yaşayacağımız bu seçimlerde TİP’in kayboluşunu bile izlemek mümkün olacaktır.
 

Bu nedenle İnce’nin yüzlerce istifa eden arkadaşını umursamadan yola devam etmesi sakıncalıdır. Bu direnme iki nedenle olabilir. Ya siyaset romantizmi ya da yazamayacağım başka bir neden!...