Ey vatandaş: Daha adaletli bir ülke için var mısın? Daha demokratik daha özgür bir ülke için var mısın? Ayrımcılık zehrini silmeye var mısın? Birlik, dirlik içinde kimseyi ötekileştirmeden demokrasi ıslığı çalmaya var mısın? Ahlakın ve vicdanın sesi olmaya var mısın? Kin ve nefret duvarını yıkmaya ve aydınlık yarınlara merhaba demeye var mısın? Torpili,  talanı, yalanı bitirmeye var mısın? Kul hakkı kutsaldır; onu tutmaya, haklının hakkını teslim etmeye var mısın? Rant imparatorluğunu yıkmaya, haramzadeleri sahneden silmeye var mısın? Öyleyse 14 Mayıs günü gerçeği gör, sandığa git ve kararını ona göre ver.

Sevgili okurlarım, Türkiye önceki gün Sivas Madımak'ta aydınların katledilmesini ve Çubuk'ta Kemal Kılıçdaroğlu'na yönelik linç girişimini anımsatan olaylara tanık oldu. Erzurum'da Ekrem İmamoğlu'na yönelik taşlı saldırıdan kurtulan İmamoğlu, arkasından gittiği Konya'da kardeşlik ve sevgi dersi verdi. Erzurum'daki saldırıya tepki, Konya mitingine katılımı daha da artırdı. Konya'da provokasyona inat sevgi seli oluştu, sevgi sel olup coştu. İmamoğlu, "Taş atanlar değil, kalp atanlar kazanacak. Sevgi kazanacak" dedi.

***

Sevgili okurlarım, Erzurum Madımak'ın kıyısına geldiyse Vali Okay Memiş ve Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen yüzünden... İmamoğlu'na saldırı adım adım, göz göre göre geldi... Ellerinde Türk bayrakları, MHP ve AK Parti flamaları bulunan çoğu oy verme çağında bile olmayan gençler, çevrede dolaşmaya, şehirde arabalarla tur atmaya, "PKK'ya geçit yok" diye sloganlar atmaya başladılar. Bu topluluğa yetişkin kişiler de katıldı. Provokasyona katılanların sayıları yüz elli, iki yüz kişiye ulaştı. Mitinge gelenlerin etrafı adeta kuşatıldı. İmamoğlu konuşurken arabalarının bagajlarına koydukları taşları mitinge katılanların üzerine yağdırdılar. 

Soru şu: Bu gerginliği gören Vali, Emniyet müdürü nerede? Polisler bu olaylara neden müdahale etmeyip suskun kaldılar?

Emniyet olayı sadece izledi. Bu gençler, sokaklarda konvoy oluşturup şehirde naralar attılar. Benim anladığım şudur: Kışkırtılan bu saldırı, iktidarın koltuğunu kaybetmemek için toplumsal bir yangını çıkarmaktan hiç çekinmediğini gösteriyor. İktidarı kaybedeceklerini düşünenler, korku dağları sardığında feleklerini şaşırır, ne yapacaklarını ve ne diyeceklerini bilemez duruma düşerler ve iktidarda kalmayı sürdürmek için, baskı yapmayı ve toplumu korkutmaya çalışırlar. Bu iktidarın, korkutma sürecini seçimlere ramak kala daha da artıracağını düşünüyorum. 

Son söz: Korkma, bu seçimde taş atanlar değil, kalp atanlar kazanacak. Sevgi ve hoşgörü kazanacak. Türkiye kazanacak.