Yerel seçim sonuçları Türkiye’nin yeni bir anlayışla yönetilmesi gerektiğini ortaya koymuştur. Ancak bunun bugünkü partilerin yapılarıyla olamayacağının da
işaretini vermiştir.
Can güvenliği, özgürlükler, adalet, çevre, kadın ve çocuklara yönelik şiddeti ortadan kaldıracak, doğaya değer veren, hayvan haklarını koruyan, evrensel hukuku ve insan haklarını içselleştirmiş bir anlayışı ortaya koyan yeni bir toplumsal sözleşmeye gerek vardır. Cumhuriyet ve gerçek demokrasi için bu bir ön koşuldur.
Bunu gerçekleştirmek için gelecekteki siyaseti dizayn edeceklerin bu çerçevede 1924 ve 1961 anayasalarının “ruhunu” iyi anlamaları gerekir. Ancak bunu kavrayarak topluma gerekçe ve kaynaklarını göstererek ayakları yere basan, sosyal ve ekonomik toplumsal dönüşüm sağlayacak bir platform yaratılabilinir.
Dünyayı sarsan 1929’daki ekonomik kriz sonrası 1933’te ABD Başkanı seçilen Roosevelt, kendisini başarıya götürecek, istihdamı sağlayacak, üretimi artıracak programını açıklarken topluma ‘NEW DEAL’ (YENİ DÜZEN) sözü vermişti. Bu iki kelime aynı zamanda kâğıt oyunlarında kartların yeniden dağıtılması anlamını taşıyordu.
Seçim sonuçları kartların halkın beklentilerini karşılayacak şekilde yeniden dağıtılmasını gerektiriyor. Ne var ki bugünkü siyasi yapı içersinde bunu yapacak bir
krupiye ortalıkta gözükmüyor.
Onun için siyasi partilerin, küreselleşme ve kurulmaya çalışılan yeni dünya düzenini kavrayan, inandığı siyasi tercihini kartların halkın beklentilerini karşılayacak şekilde dağıtacak “karizmatik” liderlere ihtiyaçları vardır.
Ancak böyle liderler bu dönüşümü sağlayabilirler.