oncel--ilk-bolumeAnkara’da protesto gösterilerinin ana mekanı Yüksel Caddesi...
Güleç de o caddenin köpeği.
Cadde sakinlerinden yani.
OHAL kapsamında çıkarılan KHK ile ihraç edilen akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça’nın açlık grevine destek vermek isteyenler yine bu cadde ve caddede bulunan İnsan Hakları Anıtı önünde toplanıyorlardı.
Eylemcilerin yanından hiç ayrılmayan Güleç de, her fotoğraf karesinde gerek uyuyarak, gerek göbeğini açarak poz veriyordu.
Sonra bir gün polis eylemcilere müdahale etti. Bu açlık grevinin ve destek verenlerin bir araya gelmesinin ikinci Gezi'yi doğuracağı düşünüldü çünkü.
Fotoğraflar gözümüzün önünden hiç gitmeyecek.
Veli'nin yerlerde sürüklenen annesi, Özakça'nın yaka paça taşınan eşi...
Kadınlar bizim baş tacımızdır diyenlerin söylemeyi unuttuğu bir ayrıntı olduğunu da bu olayla bir kez daha öğrenmiş olduk: "Sadece bizim (itaatkar, sessiz) kadınlarımız baş tacımız!"
***
Neyse bugün konumuz bu değil.
Konumuz caddenin köpeği Güleç...
Onun, polis eylemcilere fiziksel müdahalede bulunduğunda yaptıkları.
"Kavga etmeyin, ne yapıyorsunuz, saçmalamayın" der gibi araya dalması.
Aslında bu tüm köpeklerde olan bir duyar.
Köpekler kavga sevmez. Şiddete karşıdır. Köpeğin doğası saldırgan değil, korumacıdır.
Bu yüzden zorla dövüştürülen, vahşileşmesi için türlü işkencelerle büyütülen-eğitilen köpeklerin hali 'insanım' diyenin vicdanını sızım sızım sızlatır.
Şiddete insanoğlundan daha meraklı başka bir canlı yok bu yeryüzünde.
Güleç'in ayakları yerden kesilmiş kavgayı ayırmaya çalıştığı hali bir tablo gibi aslında.
Doğanın bize "siz enayiler neyi paylaşamıyorsunuz ki?" diyen halini anlatan bir tablo...
Açıp açıp bakmak lazım.
Aslanım Güleç ve tüm cinsdaşları...
Ve; utan be utan ey insanoğlu! Her fırsatta bu hayvanları saldırgan bahanesiyle ya öldürüyor ya ölsünler diye ölüm kamplarına kapatıyorsunuz.
Havlamaları bile batıyor size.
Döktüğü tüye, kıla hiç tahammülünüz yok.
Türlü zulüm ve işkenceyi reva görüyorsunuz.
Ve başınız belaya girdiğinde yine de her şeye rağmen yardımınıza onlar koşuyor.
Sizi sizden yine onlar koruyor.

***

Ramazan ayı geldi ama kime geldi?

Bir kuruşun bile hesabını yapıp, hayatı boyunca insanlara o bir kuruşluk yardımı, faydayı çok görenlere gelmedi.
Bir lirası eksik diye bir çocuğa bir sandviçi çok gören esnaf bozuntusuna gelmedi.
Sokak hayvanları için evinin önüne bir kap su, bir tas yemek artığı bırakmayan, bırakanlara savaş açanlara gelmedi.
Mutlu, huzurlu, neşeli insanlara tahammül edemeyip, öyle olamamanın acısını çıkarmak için elinden gelen her türlü kötülüğü esirgemeyene gelmedi.
Gıybet peşinde koşana gelmedi.
İftiracıya gelmedi.
Vicdanı olmayana gelmedi.
Merhamet kelimesinin anlamını bile bilmeyene gelmedi.
Çocuklara göz diken sapıklara gelmedi.
O sapıkları koruyup kollayanlara da gelmedi.
İnsanların işine, ekmeğine göz dikenlere gelmedi.
Dini kullanıp insanları Allah'la kandırmaya çalışana gelmedi.
Zalime gelmedi.
Zulüm ile abad olmaya çalışana gelmedi.

***

Kısaca bu Ramazan ayı da ibadeti sadece bir ay aç kalmak zannedenlere gelmedi.
Asıl Allah inancını; vicdanı, merhameti, hoşgörüsüyle her an her gün gösteren tüm insanların tuttuğu oruç kabul, Ramazan'ı mübarek olsun.