90'larda ortaya çıkan kalitesiz ama çok gürültülü magazin programı formatı hiç hız kesmeden aynen devam ediyor.
Kurtulamadık.
Aynı görüntünün ekran başındakilerin zekasıyla alay edercesine 100 kez tekrar tekrar döndüğü, her kareye ayrı bir kulak paralayan müziğin montajlandığı programlar bitmek bilmez bir virüs gibi hala ekranlarda.
Özellikle yaz aylarında en çok yayınlamayı sevdikleri haber(!) hangi ünlünün ne kadar kilo aldığı, selülitli bacaklar, tombiş göbekler, makyajsız haller.
Tabii bir de eğlencenin dozunu (!) fazla kaçıran ünlü peşinde koşmak var.
Son örnek Türkan Şoray'ın kızı Yağmur Ünal.
Ablası Irmak'la gittiği bir gece kulübünden çıkarken hem ayağındaki topuklu ayakkabıların, hem de üzerine çullanan kamera ordusunun ve evet belli ki biraz da alkolün de etkisiyle kızcağız tökezliyor. Kaldırımın kenarına park etmiş çöp kamyonunun merdivenine doğru sendeliyor.
Ama bu son derece önemsiz kaza ertesi gün magazin medyasında şöyle yer alıyor: Türkan Şoray'ın kızı alkolün etkisiyle çöp kamyonuna düştü!
Yuh!
Ama artık insanlar bu çiğliğe pabuç bırakmıyor.
Eskiden olsa hem anne-babasından hem de kızından bir mesaj gelirdi. Yaşanan rahatsız edici durum nedeniyle Türk halkından özür filan dilenirdi.
Anne kızını hemen biraz gözlerden uzak tutmak için yurt dışına gönderirdi vs.
Şimdi o her şeyi çok bilen, kendisinden farklı yaşayan herkesi aşağılayan, küçümseyen, yeren Türk halkı önce kendisine baksın diyor olmalılar ki olayın üzerine üzerine gidiyorlar.
Yağmur Ünal'dan da bu haberle ilgili ertesi gün şöyle bir yanıt geldi:
"Yo hayır yanlış haber. Çöp kamyonuna değil, kuyunun dibine düştüm, hatta bunları kuyunun dibinden yazıyorum."
Haberi ve yapılan yorumları umursamadığını anlatan alaycı bir üslup, ki en doğrusu!
***
Aynı 'benim hayatımdan size ne!' tavrını bir süre önce Hamdi Alkan da sergiledi.
Çok da iyi yaptı.
Önce kızının dans görüntülerini, sonra da karısının bikinili fotoğraflarını kendi sosyal medya hesaplarında paylaşmasına tuhaf imalarla laf eden çok bilmişlere haddini sakin sakin bildirdi.
Eşim kendine iyi bakıyor, kendini beğeniyor, böyle bir fotoğraf paylaşmak istediyse paylaşır kime ne, dedi.
Dans ettiği ve erkek arkadaşlarıyla plajda 'fazla eğlendiği' için eleştirenlere karşı da aslanlar gibi kızının arkasında durdu.
***
Temiz magazin istiyoruz. Kaliteli magazin. Bu avam yayıncılığın ömrü çoktan bitti.
İnsanların içtiğine, giydiğine, dansına, eğlencesine kaş çatıp, parmak sallamak kimsenin haddine değil.
Hele medyanın hiç değil!
Haberi verecekseniz olayı objektif sunun, insanları gömmeye çalışarak değil.
acılı günde gereksiz söz
Türk sinemasının adı ne yazık ki tecavüzcü Coşkun olarak anılan bir oyuncusu var; Coşkun Öğen.
Öğen gencecik yaşında kız evladını bir hastalık sonucu yitirdi.
Yine magazin medyasının olayı 'Tecavüzcü Coşkun kızını kaybetti' şeklinde son derece mide bulandırıcıydı.
Ne karıştırıyorsun tecavüzü? 'Sinema oyuncusu Coşkun Öğen kızını kaybetti' yazmak çok mu zor?
Ardından acılı babanın bir paylaşımı ise son derece rahatsız ediciydi.
Öğen kızının cenazesine ünlü isimlerden gelen olmayınca şu müthiş sözü paylaşma gereği duydu: "Dünya delikanlı olsaydı yuvarlak olmazdı!"
İsmin tecavüz gibi en büyük insanlık suçuyla anılıyorken hala böyle bir günde saçma sapan göndermeli bir söz paylaşıyorsun.
İnsan evlat acısı çekerken bile modası çoktan geçmiş böyle homofobik laf sokmalarla ilgilenir mi bilemiyoruz.
Ne yapalım artık, yaşadığı acıya veriyoruz.