Samim Kocagöz, Melih Cevdet Anday ve Sennur Sezer adına biri roman ikisi şiir dalında olmak üzere İzmir’den dört yazın dostum ödül kazandı.
Ödüller doğru adrese, emek verilmiş yapıtlara gidince, oh diyorum, göneniyorum.

SAMİM KOCAGÖZ ROMAN ÖDÜLÜ GÖNÜL ÇATALCALI’YA…


Karşıyaka Belediyesi’nce düzenlenen, Seçici Kurulu İnci Aral, Feyza Hepçilingirler, Öner Yağcı, Hidayet Karakuş ve Hülya Soyşekerci’den oluşan Samim Kocagöz Roman Ödülü'nü Gönül Çatalcalı'nın "Eşiktekiler" romanına verildi.
Ödülün gerekçesi şöyle açıklandı: “1950 sonrası Türkiye’sini, Demokrat Parti iktidarının etkilerini bir kasabadaki olaylarla ele alan oylumlu yapısıyla, ayrıntıların sağlam örgüsüyle, ülkenin o yıllardan 1980’lere uzanan sorunlarını kişiler bağlamında ortaya döken gerçekçi anlatımıyla, kişilerin içinde bulundukları ortamın biçimlendirdiği ruh durumlarıyla; yöre insanının ekonomik, ruhsal, cinsel sorunlarının altında yatan gerçekleri etkili bir dille işlemesiyle, aydınların bir küçük kasabada bile topluma neler verebileceklerini sezdirmesiyle, dönemin dilini kullanarak yarattığı sağlam kurgusuyla Gönül Çatalcalı’nın Eşiktekiler romanına verilmesi…”
Yapıtlarını değerli bulduğum sevgili Çatalcalı’nın duygularını sordum hemen. Sanırım ilk demeci de ben aldım; o da kırmadı, iletiverdi duygularını:
“Okurlar, yazar dostlarım, kitabı en kısa sürede okuyup bana dönmeye başladılar. İnanılmaz sayıda dönüş oldu. Gerek telefonla gerekse sosyal medyadan paylaşımlar ve yorumlar başladı. Kitabı her okuyan, kahramanlar için üzüntü ya da sevinçlerini, duygularını aktardılar. Kitabın devam etmesini, ikinci cildini yazmamı isteyen okur sayısı tahmin bile edemeyeceğim kadar çok oldu.
En büyük ödülü bu dönüşlerde aldım, alıyorum diye düşünürken, Samim Kocagöz Roman ödülünü kazandığımı öğrendim. Hiç ümit beslemedim, beslemek istemedim. Diyorum ya, geri dönüşler zaten ödüldü. Ancak ödülün bana verildiğini duyduğum an ne kadar duygulandığımı anlatamam.
Eşiktekiler'i iki buçuk yılda yazdım. 'Bitti' dediğim andan sonra üzerinde üç ay daha gece gündüz çalıştım. Sayısını bilmediğim kadar sabahladım. Amacım kitap sayımı artırmak olmadı hiçbir zaman. Sonradan hatalarını görüp utanmayacağım metinler yazmak istedim hep, o nedenle uğraştım.”

MELİH CEVDET ANDAY ÖDÜLLERİ MÜMTAZ TUZCU VE HÜSEYİN PEKER’E…


Seçici Kurulu’nu Arife Kalender, Ataol Behramoğlu, Erdal Alova, Eray Canberk ve Turgay Fişekçi’nin oluşturduğu, Milas Belediyesi tarafından bu yıl 13'üncüsü düzenlenen Melih Cevdet Anday Şiir Ödülü, İzmirli iki şair’e, Mehmet Mümtaz Tuzcu’nun “Keşif-baz” ve Hüseyin Peker’in “Toz Bile Değilken” adlı yapıtları arasında paylaştırıldı. İbrahim Ergin’in “Aşkın Bana İhtiyacı Var” adlı yapıtı ise Jüri Özel Emek Ödülü’ne değer görülmüş.
Henüz Tuzcu’nun ve Peker’in kitaplarını okuyamadım. İlk fırsatta bulup okuyacağım elbette. İzmir’in şiir yüzünü ağartan iki dostumun ödülünü kutluyorum.

SENNUR SEZER ŞİİR ÖDÜLÜ ÖZGE SÖNMEZ’E…


Bu yılın ilk güzel haberi Mayıs 2018’de gelmişti. Şükrü Erbaş, Nalan Çelik, Orhan Alkaya, Gülce Başer ve C. Hakkı Zariç’ten oluşan “Sennur Sezer Emek-Direniş Şiir Ödülleri” Seçici kurulu, bu yıl şiir dalında birinciliği “Güle Batır Öfkeni” adlı dosyasıyla İzmirli şair Özge Sönmez kazanmıştı. Daha sonra kitap Manas Yayınları tarafından basılıp raflardaki yerini aldı.
Güle Batır Öfkeni’de bir kadın, memleketin ve dünyanın durumunu sorguluyor. Barışa ve dostluğa uzatıyor elini. Kendiyle ve hayatla dalga geçmenin, ciddi adamların façasını bozmanın şiiriyle…