Ulusal bayramlar her zaman, her yaşta farklı çağrışımlar yaratır bende. Duygularımı dizginleyemem. Gönenirim.

Kuşkusuz Cumhuriyet değerlerine, çağdaşlığa, uygarlığa, bağımsızlığa, özgürlüğe, aydınlanmaya inanan, saygı ve güven duyan her yurttaş için de ulusal bayramların ayrı bir yeri, önemi, değeri vardır.

19 Mayıs, 23 Nisan, 30 Ağustos, 29 Ekim takvim yaprağından koparılan sıradan günler değil; anlamı, anlatımı, duygusal çağrışımı, söylemi, eylemiyle ayrıcalıklı günlerdir, bayramlardır.

Yaş aldıkça, yılları atladıkça, düşünce dünyasında devinim yaşadıkça daha çok ayrımına varıyor insan bu bayramların, bu bayramlara giden yolculukların. Bu savaşlar nasıl kazanıldı? Öyle sözle geçiştirilecek gibi değil. Dönemin zorlukları, koşulların sıkıntıları, yokluklar, yoksulluklar… Gerçek tarihe nesnel açıdan bakınca daha çok anlıyor insan.

***

Bugün cumhuriyete yürüyüşün ilk adımı, kazanımı olan 19 Mayıs’ın 102. yıldönümü.

Yayılımcılığa, egemen güçlere karşı başlatılan ulusal savaşımın; sömürüye, baskıya direnmenin, onurlu yaşamın, ulus olmanın, bağımsızlığın adı olan 19 Mayıs… Yurtta ve dünyada barışın soylu anlatımı olan 19 Mayıs…

102 yıl sonra bile geleceği bu denli doğru okuyabilen bir önderi; aydınlanmaya, çağdaşlığa sevdalı Mustafa Kemal’i yeniden anlamanın, algılamanın günü…

Ben Halim Yağcıoğlu’nun “Atatürk’ten Son Mektup” şiirini severim. Bugün de geçerliğini koruyan bir anlayışı yansıtır bize: “Siz beni hâlâ anlayamadınız, / Ve anlayamayacaksınız çağlarca da,” diye başlar, şu anlamlı sözler, uyarılarla sürer: Laboratuvarlarda sabahlayın, kahvelerde değil, / Bilim ağartsın saçlarınızı, kitaplar, / Ancak böyle aydınlanır o sonsuz karanlıklar. / Mustafa Kemal'i anlamak ağlamak değil, / Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil.

Demokrasiyi getirmiştim size, özgürlüğü / Görüyorum ki hâlâ aynı yerdesiniz hiç ilerlememiş; / Birbirinize düşmüşsünüz halka eğilmek dururken, / Hani köylerde ışık, hani bolluk, hani kaygısız gülen,”

Değeri bilinmeli bu günlerin, bu bayramların. Yeniden okunmalı bu olayların öyküleri, romanları, belgeselleri. Düşünmeli yeniden. İlerlemeli, gelişmeli. Kolay kazanılmış yürüyüşler, savaşımlar, savaşlar değil bunlar.

19 Mayıs 1919’dan 19 Mayıs 2021’e, bir salgın sürecinde girdik. Hüznümüz, kederimiz, sıkıntımız, derdimiz büyük; ama umudumuz da, geleceğe inancımız da büyük.

Değeriyle, anlamıyla, coşkusuyla kutlayalım.

MUSTAFA KEMAL’İN FEDAİSİ

Emine Azboz, şiir, roman, öykü, deneme, gezi, inceleme dallarında ürünler vermiş bir eğitimci, yazar. Yazı dünyasına ilk, orta, lise ders kitaplarının yanında üniversite hazırlık kitaplarıyla başladı. Daha sonra çok sayıda öykü, roman, deneme, inceleme, gezi kitaplarına imza attı. Şimdi Datça’nın Kızlan köyünde yeni dosyalar çoğaltıyor.

Türkçeyi iyi kullanan bir yazardır Emine Azboz. Çağdaştır. Cumhuriyet değerlerine, Atatürk devrimlerine saygılıdır.

Yakın günlerde elime ulaştı belgesel romanı “Mustafa Kemal’in Fedaisi Giresun Şahini”. (*)

Azboz romanını “Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkışının ve Giresunlu Osman Ağa ile Havza’da buluşmasının 100. yılı anısına” hazırladığını söylüyor. Bu süre içinde de yayına hazırlayıp okurla buluşturmuş.

“Türk Ulusunun yayılmacılığa karşı verdiği Kutlu Savaş’ın yazılmayan Doğu Karadeniz Bölgesiyle ilgili bölümü”ne kalem oynatmış Emine Azboz. Giresunlu Osman Ağa’nın yaşamı üzerinden Kadın Kahramanlarca anlatıyor olayları; kadın gözü, dili, duyarlılığı ve kadın yüreğiyle…

(*) Mustafa Kemal’in Fedaisi Giresun Şahini, Emine Azboz romanı, Kanguru Yayınları, Mart 2021, 360 sayfa