Ülkemizin en eski ve köklü gazetesi Yeni Asır, 19 Ağustos 1895 yılında, 'Asır' ismi ile Abdurrahman Arif Bilgin tarafından Selanik'te yayın hayatına  başlamıştı. 'Yeni Asır' olarak değişiklik ise 22 Temmuz 1908'de gerçekleşti.

1924 yılında gazete Yunanlılar tarafından kundaklanma dahil bir çok baskılara maruz kaldı ve İzmir'e taşınmak bir zorunluluk olarak gerçekleşti.Gazete, Şevket Bilgin ve Dinç Bilgin dönemlerinde, ulusal basında ilk kez renkli fotograflar basmadan, ilk seri ilan yayınlamaya ve en yeni  matbaa teknolojisini kurmaya kadar, ulusal basın tarihimizde, ismi gazetecilikte fark yaratan bir sektör lideri vasfını devam ettirdi.

Yeni Asır'lı olma ruhunu her daim taşıyan Sevgili Yaşar Aksoy, yeni kitabı '1917 Selanik Yangını' kitabı ile bugünlerde yeniden kamuoyunun gündeminde.

Selanik Yangını, işgalçi güçlerin bir kültürü yok etmek ve toplumsal hafızayı yeniden kurgulamak için başvurdukları en acımasız yöntemlerden birisi olarak tarihteki yerini aldı. Ayrıca dönemin Yunan otoriteleri, bu stratejiyi  30 Ağustos – 9 Eylül 1922 tarihinde, Ege ve İzmir'den çekilirken kentlerimizi  yakarak devam ettirdiler.Gerçek ismi John Patrick Douglas Balfour olan ama daha çok Lord Kinross olarak bilinen İngiliz yazar, o günlere tanık olmuştu ve gördüklerini şöyle kaleme aldı: Kasabaların çoğu yakılarak harabeye döndürülmüştü. Uşak'ın üçte biri artık yoktu. Alaşehir yamaçları kavrulmuş bir boşluk haline gelmişti. Köyler, Yunan askerlerince kül yığına haline getirilmişti. Tarihi, kutsal şehir Manisa'da varolan 18.000 binadan sadece 500'ü yangından etkilenmemiş durumda idi''.. İşgalçi Yunan ordusunun yangın çıkarmakla görevli özel birlikleri vardı: 48. yangın tümeni gibi.  Bunun komutanıı da  Albay Niloaos Plastiras idi. Türk Ordusunun önünde tüm yerleşim yerlerini ateşe verip Çeşme üzerinden Yunanistan'a kaçtığını ve orada da hükümet darbesi yapıp başbakan olduğunu Yaşar Aksoy'un İzmir Yangını kitabında okumuştuk.

Selanik,1. Murat zamanında alındı ve 518 yıl Osmanlı egemenliğinde kaldı.Günümüzde İzmir'e benzerliği her zaman dile getirilen Selanik'i , milattan önce 315 yılında, Büyük İskerder'in çağdaşı Kral Cassender kurdu..İsmini, Cassender'in karısı olan  Büyük İskender'in kızkardeşi Thessaloniki'den aldı.

Selanik,Osmanlı egemenliğinde, özellikle Elhamra Kararnemesi ile İspanya'dan sürülen Yahudilerin II. Bayezıt tarafından  Osmanlı topraklarına kabulünün ardından canlı ticaret hayatı ile hızla zenginleşerek, çok kültürlü bir liman kenti kimliği kazandı. Osmanlının entelektüel kalbi olan Selanik, 1912 yılında kaybedildiğinde,Yunan ırkçılığının dolayısı ile de milliyetçiliğinin beşiği ordu ve aşırı tutucu kilise için tek amaç vardı, eski Selanik ruhunu ortadan kaldırmak.

İşte , Yaşar Aksoy, bu kitabında, çıkarılan Selanik yangını ile kentin Osmanlı özü ve  Yahudi çekirdeğinin nasıl yok edildiğini orijinal belgeler eşliğinde anlatıyor.

Yangın ana konu olmakla birlikte, kitap, okuyucuyu, yakın tarihimize dair detaylı bir yolculuğa çıkartıyor. Jön Türklerden, İttihatçılara, II. Abdülhamit'ten ilk Osmanlı siyasi klüplerine, milliyetçilik akımlarından balkan savaşlarına, Masonluktan Sabetayistlere kadar Selanik orijinli bir çok olgu ve olay,detaylı şekilde ele alınıyor. İzmirli Yahudi din adamı  Sabetay Sevi'nin kendini mesih ilan etmesi ile ortaya çıkan heyecan ve sosyal çalkantının en yoğun yaşandığı kent Selanik idi, daha sonraları hayal kırıklığına uğrayan  Sabetayist Yahudi cemaatı, dönmelik denen kültürel yapının merkezini Selanik'te hayata geçirdi.

Selanik'e olan ilgimizi bizler açısından arttıran bir başka neden de, devletimizin kurucusu M.Kemal Atatürk'ün doğum yeri olması..Kitapta, Atatürk'ün aile seceresi de ayrıntılı olarak ele alınıyor.

Kitabın ilginç bölümlerinden birisi de Yunan yazar Elias Petropoulos hakkında anlatılanlar..  Kendisini 'kentsel antropolog' olarak tanımlayan yazar, 1917 Selanik Yangınını Yunan Devletinin çıkardığını ve bir kültürel soykırım yaptığı  iddiasında bulunuyor, bunu da belgelerle ispat ediyor. Bu düşünceleri ve yazdığı kitaplar nedeni ile özellikle 1967-74 yılları arasında iktidarda olan Yunan Cuntası tarafından tutuklanarak işkenceye maruz kalıyor, hapis cezasına mahkum ediliyor. Nihayetinde de ülkesinden kaçarak Fransa'ya yerleşiyor.

Yaşar Aksoy, iki sene önce çıkan 'İzmir Yangını' kitabını, bu ay raflarda yerini alan 'Selanik Yangını' ile tamamlıyor ve yakın  tarihimizin bilinmeyen olaylarının iç yüzünü bir araştırmacı tarihçi kimliği ile gün yüzüne çıkarıyor. Kitabı okuyanlar, İzmir Yangınını,her ne kadar dönemin İtfaiye Kumandanı Greskovich ile  Körfezdeki ittifak donanma amiralleri Bristol ve Dumesnil'in raporlarından kimin çıkardığını öğrenebilse de,  ordusunun içinde özel yangın taburları olan ve ilk icraatlarını 1917 Selanik Yangınında gerçekleştirenlerin kimler olduğunu belgeler eşliğinde takip edebiliyor.

Tüm okuyucularıma öneriyorum.