Tam da hükumet açıklandı,
Kimler var diyecektik,
Uçak düşürme haberi geldi.
Tam da bizim mahallede,
Taşları dökmeye başlamıştık...

Neyse vaktimiz bol,
Önce memleket meseleleri,
En önce de angajman...
Hayatımızın en önemli kelimesi artık.

Bizim F4 uçağımızı,
Suriye füzeleri vurunca,
“Abicim dikkat edin artık,
Yanaştığınızda vururuz” dedik.

Önce bir uçağı vurmuştuk zaten,
Bir ara topçularımız da vurduydu.
O yüzden alışkanlık oldu.
Ama sonuncusu öyle değil.

Şam'da Cuma namazı hayali,
Koskoca Türkiye'yi,
Öyle bir hale getirdi ki,
“Savaştayız” deseler normal gelecek.

Hepimiz sanıyoruz ki,
Angajman denilen şey,
Uluslararası hukuk kuralı,
Hiç de öyle değil halbuki.

Angajman denilen şey,
Bir ülke ile savaşmadan önce,
Karşı karşıya geldiğinde,
Neler yapacağının açıklamasıdır.

Örneğin Türkiye derki,
Birisi hava sahama girerse,
Önce iletişim kurup uyarırım.
Bu yeterli gelmez ise,
Uçak kaldırır dibine girerim,
Uyarıma devam ederim.
Karşıdan tehdit gelirse eğer,
İşte o zaman silah kullanırım...

Yani Türkiye de dahil,
Hiç bir ülke angajmanını,
Bir başkasıyla görüşerek almaz,
Sadece alır ve açıklar...

Bu yüzden yıllardır,
Ege'de Türk-Yunan jetleri,
Karşılaşırlar, didişirler,
Ama birbirlerine silah çekmezler...

Şimdi düştüğümüz durum,
Bu yüzden çok farklıdır.
Amerikan uçaklarına,
Suriye'de IŞİD'i vurmak için,
Bırak hava sahanı,
Üslerini bile açarken,
Aynı işi yaptığını söyleyen,
Rusya'ya silah çekmek,
Pek de akıllıca bir iş değildir...

Açık açık söyleyeyim,
Kimse bana güvenip,
Savaşa girmesin abicim,
Girerlerse de,
Önce Bilal'i göndersinler bana ne?