Arjantin'in yeni başkanı Javier Milei, 1970 doğumlu İtalyan kökenli bir ekonomi profesörü...

Çocukluğuna dair babasına yönelik psikolojik istismar anıları var ancak şimdilerde buna değindiğinde 'o kötü anıların kendisini güçlendirdiğini' ifade ediyor... Katolik ağırlıklı müfredatı olan okullarda okurken bir yandan da futbol ve müzik ile ilgilenmiş... Takımda kalecilik yapmış ve rock gruplarında müzisyen olmuş. Daha sonraları içine gireceği televizyon programcılığı için sosyal çalışma deneyimlerini burada oluşturduğu tahmin ediliyor. 

Lisans eğitimini, Buenos Aires'te 1964 yılında kurulan Belgrano Üniversitesi'nde tamamlamış. Bu okulun hemen yakınında bulunan ve ünlü sanayici Torcuato Di Tella'nın 1991 yılında kendi adına kurduğu üniversitede de ekonomi ve sosyal kalkınma dallarında yüksek lisans yapmış..

Aktif çalışma yaşamına, şimdilerde kapatmaktan bahsettiği Arjantin Merkez Bankası'nda başlaması garip bir tecelli olarak kayıtlara geçmiş... Arkasından bankacılık kariyerine başta HSBC olmak üzere bir çok küresel finans şirketinde devam ederken akademik dünyadan da hiç kopmamış ve iktisat profesörlüğü titrine ulaşmış... Nihayetinde, televizyonda haber programları ve ekonomi oturumlarının vazgeçilmez yüzü olarak, politikaya girmeden önce Arjantin'de bir hayli popüler bir isim olarak tanınıyordu... Televizyonlarda ekonomi yorumları yaparken politikaya da girdi ve kongre üyesi olarak seçilmeyi başardı.

Geçenlerde yapılan başkanlık seçimleri öncesi de kendisine 'deli' sıfatını kazandıran, bir çok sosyal ve iktisadi kurumlarla ilgili, şimdilerde tüm medyada paylaşılan Merkez Bankası dahil eğitim ve sağlık bakanlıklarının kapatılması gerektiğine dair 'sivri' çıkışları ve fikirleri biliniyordu. Esasında bahsettiği, kapitalist liberal ekonomi perspektifinden hareketle, bu kurumlar için kamusal kaynakların kullanılmaması, özel sektörün dinamiklerinden yararlanılması bağlamında ama radikal ifadeler herkes için ilgi çekici oluyor! Yoksa kamu kuruluşlarından bazılarını ve ulusal sağlık sistemini özelleştirmek dendiğinde kimsenin dikkatini cezbetmek mümkün değil! Seçmen, dünyanın heryerinde 'Kapatmak' gibi radikal söylemler duymak istiyor!

HHH

Peki ne oldu da, Javier Milei profilindeki bir karakter Arjantin'de seçimleri kazandı? Halbuki bir ay önce yapılan ilk tur seçimlerinde Milei, %37 oy alan ılımlı sosyal demokrat ekonomi bakanı Sergio Massa'nın yedi puan gerisinde kalmıştı. Görüldüğü kadarı ile ilk turu %24 oy oranı ile üçüncü bitiren Patricia Bullrich'in desteği ve radikal söylemleri ile seçimde ipi göğüslemeyi başardı ancak, son yirmi yıldır ekonomik kriz sarmalındaki ülkeyi düzlüğe çıkarabilecek mi göreceğiz.

1536 Yılında İspanyol denizci Pedro de Mendoza tarafından keşfedilen Arjantin, tarih boyunca yeraltı kaynaklarının zenginliği ve tarıma elverişli devasa plantasyonları ile hep zengin bir ülke olarak dikkat çekti. İspanyollara karşı Rio de la Plata Birleşik Devleti ismi ile bağımsızlık ilan ettiğinde yıl 1816 idi.

Arjantin'de halen dünyadaki en yüksek üçüncü enflasyon oranları mevcut: %140... Brezilya'dan sonra Güney Amerika'nın en büyük ekonomisi olan ülke, GSYİH'ye bakıldığında dünyanın en büyük ülkeleri arasında... Küresel Semaye İndeksi (FTSE) referans alınırsa yükselen pazarlar kategorisinde ve G20 üyesi... 2.780.000 kilometrekarelik yüzölçüme sahip ülkede 45 milyon insan yaşıyor ve dünyanın sayılı gıda tedarikçilerinden olması yanında günümüzün gözdesi elektrikli otomobillerin bataryalarında kullanılan lityumun en büyük rezervlerine sahip... Ayrıca petrol ve kaya gaz potansiyeli de cabası... Tüm bu verilere rağmen, ne yazık ki, her on Arjantinlinin dördü yoksulluk sınırında yaşıyor! İşsizlik dizboyu!

Esasında Arjantin'deki finans ağırlıklı ekonomik krizin, ünlü İngiliz iktisatçı John Maynard Keynes'in makroekonomik modellerinden uzaklaşan ve sınırsız sermaye egemenliğine çanak tutan kof monetarist programların bir sonucu olduğunu herkes biliyor... Basit anlatımla, ihracatın artırılması için devalüasyon ve bütçe açıklarının para basılarak giderilmesi gibi radikal önlemler yerine tercih edilen palyatif tedbirlerin, Arjantin'i getirdiği nokta hiperenflasyon ve kronik ekonımik  krizler oldu. Bunun üzerine binen Peroncu popülist politikacıların yarattığı siyasi istikrarsızlık, var olan her kötülüğü körükledi ve ülkenin zengin yeraltı, yerüstü zenginlikleri ve mirası ile örtüşmeyen ve Arjantinlilerin 'quema la plata' dedikleri parayı yakmak anlamında elindeki paranın değerinin düşmeden hemen harcamasının yapıldığı hiperenflasyon dönemini getirdi..

Pek çok iktisatçı umutlu değil ama bakarsınız 'deli' lakaplı yeni başkan Javier Milei, herkesi şaşırtarak radikal ekonomik reformları peşi sıra uygulamaya koyarak, ülkesini güvenli limana taşır ve krizden çıkabilen bir Arjantin örneği, pandemi sonrası durgunluğa soluksuz giden küresel ekonomi için de bir ilham kaynağı olur!