Bizim gibi anaç toplumlarda anne kurabiyesi sadece bir tatlı olmaktan ziyade sıla hasreti, aile özlemi gibi manevi duyguların da sembolüdür. Bu yüzden kurabiye firmaları reklamlarını yaparken kurabiyenin içeriğinden ziyade sizin bu duygularınızı harekete geçirmeye çalışırlar. Amerika’da ise kurabiye bu metafordan çok uzak ama her evde her zaman bulunan ve çok sevilen bir tatlıdır.
Son yıllarda ülkemizde de büyük ilgi gören 'Cookie' denilen kurabiyeler her zaman kavanozda yedekli bir şekilde bulunur hatta filmlerde denk gelmişsinizdir Amerikalılar gizli saklı eşyalarını yada paralarını da bu kurabiye kutularına saklarlar ve kavanozdaki son kurabiye onlar için neredeyse kutsaldır. İşte bu yazının amacı da o son kurabiyeyle ilgili..
Modern çağda yani şimdiki zamanlarda arkadaşlık, aşk, ciddi ilişki, flört işleri birbirine girmiş durumda. kim kiminle arkadaş, kim kiminle sevgili? ilişkinin içinde olanlar bile bazen adını koyamıyor. Hal böyle olunca yeni yeni sendromlar hayatımızda ve biraz da duygusalsak kalbimizde adeta bungee jumping yapıyor. Bunlardan bir yenisi de ‘Cookie Jarring’ ya da Türkçe ismiyle 'kurabiye kavanozu sendromu'...
Flörtleri ile ilişkiye adım atamayan ancak beraber vakit geçirmekten keyif alanların karşılaştığı bir durum. Sizinle harika vakit geçirirken bir türlü sizinle ilişkiye başlamak istemeyen biri hayatınızda varsa kavanoza sen de hoşgeldin sevgili kurabiye kardeşim. Yani bu erkek veya kadın seni istemezken bir yandan da bir sürü insana şans verir ve her seferinde de dönüp tekrar senin yanına gelir çünkü sen kavanozdaki son kurabiyesindir...
Amerikalılar kavanozdaki kurabiyelerine düşkün oldukları için bu ismi takmış olsalarda bence bunun türkçeye doğru yansıması ‘yedek lastik’ olmalıdır. Çünkü her lastiği patladığında sana gelen bu kişi, seni ara sıra yamadığı yedek lastik olarak görür. Eğer şimdilerin saf dediği aslında duygusal ve naif bir kişilikseniz yedek lastik olduğunuzun dahi farkına varmadan kendinizi onunla aynı arabada yolculuk ettiğinizi düşünür hatta mutlu bile olabilirsiniz. Eğer hali hazırda var olan bir ilişkiniz içinde bunu hissediyorsanız o zaman üzülerek söylemeliyim ki o kişinin sizinle ciddi bir ilişki kurma niyeti yok...
Peki insan insana neden bunu yapıyor? Bana göre en basit cevabı bencillikten ama psikologların tabii ki daha uzun cevapları var. Amerikalı Psikoterapistler, bunun temelde yatan özgüvensizlikten ya da geçmişte aldatma yüzünden boşanmış olan ebeveynlerinden kaynaklanabileceğini iddia ediyor. Bu yüzden siz de böyle hissediyorsanız kurabiye canavarı gelmeden olduğunuz yerden hızla uzaklaşın. Kavanozdaki kurabiye ya da yedek lastik olmaktansa bir kuru yaprak gibi savrulun hüzün rüzgarlarında gitsin ve Şükrü Erbaş’ın şu dizeleri kılavuzunuz olsun;
"Benim gittiğim uzaklar değil, içimdeki sözlerdir."