Bademler Köyünü bilmeyen yoktur. 1930’lardan beri tiyatrosu olan ve Mahmut Türkmenoğlu’nun köy kooperatifçiliğini başlattığı ilk köydür.  
Yıllar önce Bademler’den bir dostuma, Nüfusun çok büyük çoğunluğu Alevi olmasına rağmen köyde neden bir “Alevi Dedesi” bulunmadığını sorduğumda gülümsemiş ve bana şu yanıtı vermişti; 

“Alevi dedeliği, yol gösterici ve aydınlatıcı olması için vardır. Bizim Bademlerde Tiyatromuzun sahnesinde, okulumuzun sınıflarında yanmakta olan ışığımız ile geçmişten günümüze bizi aydınlatan önderlerimiz var!” 
“Dedelik kurumu” -giderek ağırlığı azalsa da- Alevilerin bulunduğu hemen her yerde varlığını koruyor olması nedeniyle bu “farklı” yaklaşım ilginç gelmişti. 
 

BADEMLER SANAT KÖYÜ BİR YILDIZ 

Bir köy düşünün, 1930’larda açılan ve oyuncuları köylülerden olan tiyatrosu hiç kapanmadan, her yıl birkaç oyun sahneye konarak bugünlere gelme başarısını göstermektedir! Bademler Köyü Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı şimdi de, köyde devrim niteliğinde yeni bir olayı gerçekleştirerek Bademler Sanat Köyü’nü açmış. 17 dönüm arazi içinde çok önemli iki müzenin yanı sıra restoranlar, kafeler, atölyeler ve konaklama alanları var.  
Müzelerden biri, Musa Baran Çocuk Oyuncakları Müzesi (Musa Baran; 1924 yılında Bademler Köyü’nde doğmuş ve Türkiye’de iz bırakmış bir arkeolog ve yazar) 
Diğeri ise; Sabiha Tansuğ koleksiyonundan alınan eserlerin sergilendiği Etnografya Müzesi. (Sabiha Tansuğ; halk kültürü araştırmacısı, turizm gazetecisi, yazar ve koleksiyoner. 50 kuruşların üzerinde, Anadolu kadın başlığıyla portresi bulunmaktadır.) 
 

BÜYÜKERŞEN VE KOCAOĞLU 


Bademler Köyü Muhtarı Ali Şen ile Bademler Sanat Köyü Müdürü Nisa Baran, Yılmaz Büyükerşen’i (Aziz Kocaoğlu aracılığı ile) özel olarak Bademler Sanat Köyü’nü görmeye davet etmişlerdi.  Sanat Köyü Müdürü Nisa Baran amaçlarını şöyle özetliyordu; “Resim, müzik ve tiyatro alanlarında, sürdürülebilir bir sanat bilinci ve algısı yaratmayı öncelikli hedef olarak belirledik!” 

Bademler Sanat Köyü’nde şu sıralar yoğun bir çalışma var. Çok sayıda konaklama birimi tamamlandığında sadece Bademler için değil tüm İzmir için yüz akı bir sanat ve kültür merkezi olacak. Düşününüz! Gelen konuklar, doğa ile bütünleşmiş bir kültür atmosferinde -belki tiyatroya giderek- hoş bir gece geçiriyor, kimi zaman da resim ya da tiyatro atölye çalışmalarına katılıyorlar. Ne hoş değil mi?  
İyi ki Bademler Köyü var!